Hüseyin Öztürk/Yeni Akit
Cinsiyete müdahale fıtrat katliamıdır
Aile kavramına inanan her insanımız hem vicdanen hem amentüsü gereği, cinsiyet sapıklığının fıtrat katliamı olduğunu bilir ve inanır.
Dün İstanbul’da bu inanca sahip çıkan Müslümanların katıldığı bir uyarı yürüyüşü vardı. Aile Vakfı tarafından düzenlenen sessiz yürüyüş, “Dursun Hayasızca Akın Büyük Aile Buluşması” başlığı altında gerçekleştirildi.
Helak kavimlerinin veletleri, bütün bir dünyada “aile mefhumuna” inanan toplumları afete sürüklemek için ekonomiyi, siyaseti, kültürü ve medyayı kullanarak, akıl almaz ölçülerde mikroplarını bütün bir topluma yaymaktalar.
Herkesin malumu olduğu üzere bu küresel bir kalkışmadır! Siyonizm’in ve Yahudi sermayelerinin teslim aldığı Amerika, İsrail ve Batılı ülkeler, medyaya büyük paralar aktararak desteklerini sürdürmektedirler.
Yalnız bunu yaparken, kendi ürettikleri sapıklıkları, kendi topraklarından ve kendi toplumlarından ziyade, Müslüman ülkelere ihraç etmektedirler.
Bu ihraç ülkelerinden birisi ve en başta geleni de hâlâ “aile yuvasını”, “aile bütünlüğünü” can çekişir şekilde muhafaza etmeye çalışan ülkemizdir.
Küresel sermayelerin küresel bu sapkınlığının arenası Türkiye’mizdir ve ardından diğer İslam ülkeleri gelmektedir.
LGBT sapkınlığı yıllardır Batıda vardı ve kendi elleriyle kendi toplumlarını çürüttüler. Şimdi bütün güçleriyle, Müslüman ülkelere operasyon çekmekteler. Medyanın her türlüsü başta olmak üzere televizyonların gündüz kuşaklarıyla, dizilerde bu hakikat görülmektedir.
Sosyal medya araçlarının onlarca çeşidiyle birlikte, LGBT destekçisi televizyonlar, reyting ve reklamdan para kazanma uğruna helak edilme yarışında koşmaktadırlar.
Aile birliğine inanan biz Müslümanlar, ahiretin tarlası olduğuna inandığımız dünyadan, ahirete götüremeyeceğimiz dünyalıklarımızı kaybetme korkusuyla nemelazımcılık yaparak beklemek yerine, ailemizi bu cereyanlardan korumak vazifesini yerine getirmek mecburiyetindeyiz.
Aile Vakfı’nın yaptığı, “Dursun Hayasızca Akın” yürüyüşü, en ücra köylerimizden en kalabalık şehirlerimizin ücra köşelerine kadar “Ben de Müslümanlardanım” diyen herkese sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır.
Burada elbet esaslı vazife, devletimize düşmektedir. Devlet denetleyen ve denetlediğini düzene koyan sistemin adıdır. Her vatandaşını her türlü sapkınlıktan korumakla yükümlüdür.
Batıdan kürtün gibi akan bu hayasızlığın içerisinde bilerek ve isteyerek boğulacağını göze alan, kendileri boğulurken bütün bir Müslüman toplumu da felakete sürüklemek için LGBT’ye destek veren medya, siyasi, sosyal ve ekonomi çevrelere karşı devlet ve millet olarak mücadele etmeliyiz.
Büyük felaketin öncüleri, medyanın her türlüsü ile ana muhalefetten küçüklerine kadar siyasi partilerdir. CHP ve yanlarında duran partilerin meseleye nasıl baktıkları malumdur.
Fıtrata müdahale, tüm felaketlerin zirvesidir. Yaymak ve olağan kabul etmek yahut ettirmek; Yüce Allah’a karşı isyan, küfür, şirk ve kafa tutmaktır.
Ezcümle:
Benzeri fıtrata müdahaleler sebebiyle helak olan Lut, Medyen, Semûd, Res ve Kârûn kavimlerinin sonlarını yaşamamak için ahiret gününe iman eden her Müslüman, aile mefhumuna sahip çıkmalıdır.