Fitnelere Karşı Ramazan Panzehiri

AK Parti’den milletvekili seçilen Yeni Şafak yazarı Markar Esayan danışmanının kitabı üzerinden köpürtülmeye çalışılan Abdullah Gül ile Erdoğan ayrışmasına dikkat çektiği yazısında Ramazan ayının manevi iklimine ve onarıcı mahiyetine dikkat çekmiş.

Fitnelere karşı Ramazan panzehiri

Markar Esayan / Yeni Şafak

Sayın Başbakanımız ve Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu'nun 16 Haziran'da AK Parti Meclis Grubu'na yaptığı konuşmanın tarihi olduğunu ve sadece AK Parti seçmenlerinin değil, ülkenin geleceğini düşünen tüm vatandaşlarımızın beklediği ilkeli, sorumlu, net duruşu sergilediğini dünkü yazımda da ifade etmiştim.

Sayın Davutoğlu, seçimin üç mesajını vererek başladı konuşmasına. 1) Halk iradesi tecelli etmiştir. 2) Millet Türkiye siyasetinin sorumluluğunu AK Parti'ye emanet etmiştir. 3) CHP'nin 37, MHP'nin 34 ve HDP'nin 55 ilde dışlandığı bir ortamda, AK Parti milli iradeyi layıkıyla temsil eden tek partidir. Bu durum demokrasimizin en güçlü teminatının AK Parti olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.

New York Times'ından Guardian'ına, Doğan medyasından cemaat gazetelerine, AB'sinden muhalefet partilerine kadar seçime şaibe karışacağına, ülkede diktatörlük/otoriterlik yönetimi olduğuna dair algı operasyonu çökmüştür. Ancak AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu noktada bu algı operasyonu devam edecek ve sokaklar hareketlendirilmeye çalışılacaktı.

Sayın Başbakanımız'ın yaptığı bir diğer önemli tesbit ise, AK Parti'nin siyasete ahlak kavramını getirdiği ve kurumsallaştırdığı idi. AK Parti hiçbir zaman kapalı kapıların arkasında ve kulislerde emanet aldığı halk iradesini pazarlık konusu yapmamış, Eski Türkiye'nin en dürüst politikacısı olarak bilinen Ecevit'in dahi tevessül ettiği Güneş Motel türü gayrı ahlaki yöntemlere başvurmamıştır, asla da başvurmayacaktır. AK Parti şeffaf, dürüst ve halk iradesine dönük temiz siyaset anlayışından vazgeçmeyecektir.

Bu nedenledir ki, çok zor dönemlerde dahi, bu hareket birbirine düşmemiş, birkaç ehemmiyetsiz kişisel örnek dışında davasına ihanet eden çıkmamış, onlar da halk tarafından tarihin çöp sepetine gönderilmiştir. 22, 23 ve 24. dönem milletvekillerimiz siyasi ahlak ve dava yoldaşlığı konusunda tarih yazmışlardır. Onların mücadelesi, kararlılığı ve ahlaki duruşları sayesinde ülke çok zor dönemlerden bugünlere ulaşmıştır. AK Parti istişare geleneği içinde demokrat, mücadele sathında ise tek bir yumruk gibidir.
Sayın Başbakanımız'ın önümüzdeki günlerle ilgili partinin tutumu hakkında kilit cümleleri ise şöyleydi:

“Türkiye 12-13 yıl içinde kazandırdığımız olağanüstü hal ile aldığımız bir ülkeyi her türlü fikrin, görüşün tartışılabildiği, her türlü, her dilde propagandanın yapılabildiği örnek bir demokratik ülke haline getirmişsek bunlardan bu kazanımlardan herhangi bir şekilde geri adım atılmasına izin vermeyiz, vizyonumuz açık ve nettir.”

Gelelim muhalefet partilerinin ve medyadaki yerli/yabancı ittifaklarının Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a dönük sürek avının değerlendirilmesine. Koalisyon sürecini “Ver Erdoğan'ı kurtul” çerçevesine oturtmaya çalışmalarına dair Sayın Davutoğlu her zaman olduğu gibi son derece netti.

“Daha geçen sene halkın yüzde 52 oyuyla büyük bir teveccühle ilk defa halkoyuyla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımız'la ilgili öyle bir hava estirilmeye çalışılıyor ki meşruiyeti tartışmaya açılmaya çalışılıyor. Meşruiyetin kaynağı millettir, meşruiyetin kaynağı lobiler veya perde gerisinde yapılan pazarlıklar değildir. Ve bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımız'ın ve Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetini tartışma konusu yapmayız bir, bu makamı yıpratmaya yönelik hiçbir tavra kesinlikle taviz vermeyiz iki. Bu anayasal süreçte de hükümet kurma görevini verecek makam Cumhurbaşkanlığı makamıdır.”

Nokta.

Son günlerde Hürriyet ve paralel medyanın köpürtmeye çalıştığı kitap meselesi, bu hareketin önemli isimlerinin birbiri ile medya önünde polemiğe girmelerini sağlamaya dönüktür. Amaç hareketi bölmektir. Hedef Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu ve Sayın Gül'ün yıpratılması üzerinden halk iradesine darbe yapmaktır. Muhatapların görüş bildirmediği noktada kraldan çok kralcı olmak, tuzağa düşmek olur.

İşte Mısır örneği ortada. Mısırlı kardeşlerimiz kendi 27 Mayıslarını yaşıyor, Allah onlara sabır ve dirayet versin. Bizler çok daha şanslıyız. Kolonyal aklın Doğuluları birbirlerine düşürecek oyunlarını okuyor, deşifre ediyoruz.

Bu zor süreçten birlik beraberlik içinde, ortaya akıl koyarak ve soğukkanlı kalarak rahatlıkla çıkma kapasitesine sahibiz. İnançlarımızda, hele aziz Ramazan ayına girerken, fitneye karşı çok sağlam ahlaki dayanaklarımız ve evrensel stratejilerimiz vardır.
Fitne kitaplarına karşı panzehir, ayetlerde, hadislerde ve onlarla temizlenen yüreklerdedir. Okunmaya değer olanları okuyalım, gerisine de o gözle bakalım.

Kutsal Ramazan ayının ve orucun bu zor günlere denk gelmesini bir işaret sayıyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!