HAKSÖZ HABER
Gülen Cemaatinin yayın organlarından Yeni Ümit dergisi “Ailenin korunması ve muta fitnesi” başlığıyla bir sempozyum düzenledi. İstanbul Kongre Merkezinde farklı ülkelerden İslam alimlerinin katılımıyla tam gün olarak düzenlenen etkinlikte Muta olayı çeşitli boyutlarıyla ele alındı. Muta nikahının fıkhi açıdan batıl olduğunun vurgulandığı sempozyumda ayrıca sosyal açıdan da bu konunun tam bir fitne mahiyeti taşıdığına dikkat çekildi. Bekleneceği üzere muta olayının bir şantaj malzemesi olarak da kullanıldığının dile getirildiği programda dolaylı da olsa güncel tartışmalara ilişkin ima yoluyla mesajlar verilmeye çalışıldığı da anlaşılıyordu.(Aşağıda Bugün gazetesinden alıntılanan haberde programa ilişkin haberi okuyabilirsiniz.)
Doğrusu ima yoluyla fıkhi bir mesele üzerinden siyasi mesaj verme gayretinin, hatta açıkça iftira atma çabasının bir sempozyum konusuna dönüştürülmesinin ahlaki açıdan ne ifade ettiği tartışılabilir. Daha ötesinde bunun vicdani bağlamda nereye oturtulabileceği de ayrıca üzerinde düşünmeye değer bir konu olsa gerek. Ama biz konunun bu boyutunu bir kenara bırakalım ve programın hatırlattığı bazı hususlara dikkat çekelim.
Öncelikle pek çok açıdan tam bir çürüme, ifsad faaliyeti olduğu kuşku götürmeyen muta nikahı meselesinin geniş boyutlarıyla ele alınmasının ve uyarı saikiyle gündemleşmesinin gerekliliği ve yararı tartışılmaz. Bununla birlikte fitne kavramını muta nikahıyla sınırlandırılmaması gerektiğini de eklemek gerekir.
Siyasi saiklerle bu konuyu özellikle gündeme getirdiği anlaşılan Gülen Cemaatine neden fitne deyince aklınıza sadece bu konu geliyor diye sormak gerekmez mi? Mesela bir başka çürümüşlük ve ifsad kapısı olduğu kuşku götürmeyen takiyye konusuna da aynı dikkatle yaklaşabiliyorlar mı? Bilhassa devlet bürokrasisi içinde kadrolaşma mantığıyla başvurulan bu taktiğin nasıl bir kişilik erozyonuna yol açtığının ve İslami şahsiyeti erittiğinin de bir sempozyum konusu olarak ele alınması gayet faydalı olacaktır.
Yine söz konusu cemaatin dikkate alması gereken bir başka konunun da zaruret mantığıyla İslami emirlerin çok rahatlıkla terk edilmesi eğilimi olduğunu görmek lazım. Bu zihniyetin çok rahatlıkla ilim için baş açılabilir; bir makama gelebilmek, yükselebilmek için gerektiğinde namazlar ertelenebilir ya da gizlenebilir; ekonomik zorunluluklar faizli alışverişi mübah kılar; noktasına gelebildiğini, harama fetva vermekte pek zorlanmadığını biliyoruz. .
Yani bilesiniz ki, fitne muta’dan ibaret değil, muta ile sınırlı da değil! Muta ifsadına dikkat kesildiğiniz kadar diğer fitne kanallarına da dikkat etmiş olsaydınız, belki de bugün yaşadığımız tartışmanın pek çoğu gündeme gelmez, İslami camiada size karşı bu kadar güvensizlik oluşmazdı.
Söz Konusu Haber:
Mut'a nikahı mezhepleri karıştıran büyük bir fitne
Yeni Ümit Dergisi Genel Koordinatörü Ergun Çapan, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sas) 25’ten fazla sahabeden gelen değişik hadislerle mut'anın haram kıldığını söyledi.
Ergun Çapan, 'Mut'anın yuvaları yıkan, çocukları perişan eden mezhepleri karıştıran mirası ortadan kaldıran yüksek karakterli ailelerin ve nesillerin oluşmasına engel olan büyük bir fitne olduğuna dikkat çekti.
İslam alimlerine göre zinadan farkı olmayan mut'anikahı, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Yeni Ümit Dergisi sempozyumunda ele alınıyor. Sunuculuğunu Samanyolu Televizyonu Ana Haber Sunucusu Kemal Gülen’in yaptığı, ‘Ailenin korunması ve mut'a fitnesi’ konulu konferans Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Sempozyumda ilk konuşmayı Yeni Ümit Dergisi Genel Koordinatörü Ergun Çapan yaptı. Ayet ve hadislerden örneklerle mut'a nikahının haram kılındığını anlatan Çapan, “İslam dini emir ve yasaklarıyla 5 esasın korunmasını hedeflemiştir. Din, can, akıl, mal ve neslin korunması. Bu aynı zamanda hemen hemen bütün hukuk sistemlerinde insanla ilgili korumayı esas aldığı temel hükümlerdendir. Sağlam insanlardan, salam aileler sağlam ailelerden de sağlam toplumlar teşekkül eder. Karakterli, insani ve ahlaki değerlerle donanmış insan ve aileler yüce toplumları meydana getirmiştir. Bu dünden bu güne böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. İslam dini bu değerleri gerek fertte gerekse ailede çok önemsemiş ve ailenin temellerini bunun üzerine atmıştır. Aile kutsi bir müessesedir.” diye konuştu.
Ailenin sağlam ve sıhhatine göre toplumların şekillendiğini ifade eden Çapan, şöyle devam etti: “Ailenin korunması insanların korunması ve muhafaza edilmesine bağlanmaktadır. İslam dini ta baştan ailenin temellerini sağlama bağlamıştır. Evvela erkek ve bayanın nikahla yuva kurması esasını getirmiştir. İslam’da ailenin kurulmasında, kadın ve erkek bir bütünün eşit parçasıdır. Bunların duygu ve düşüncelerini zaptu rap altına almak için disiplin getirmiştir. İnsani değerlere bağlı insanlığa hizmet edecek faydalı insanların yetiştirilmesi kadın ve erkeğin belli şartlarla nikahla bir araya gelmesinde hedeftir. İnsan fıtratına donanımına göre nesillerin üremesi ve yetişmesi için nefse ve bedene bakan duygular konulmuştur. Bunlar yüce gayenin gerçekleştirilmesi için önceden bahşedilmiş birer avans kabilindendir. Bunların suistimal edilerek insan onurunun karakterinin yerlerde sürünmesine İslam bariyerler koyarak engel oluşturmuştur. Daha baştan sahih nikah şartlarının dışında kadın ve erkeğin bir araya gelerek buna götüren yolları kesmiştir.”
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sas) 25’ten fazla sahabeden gelen hadislerine göre geçici evlilikleri ve mut'ayı haram kıldığını hatırlatan Çapan, “Mut'a yuvaları yıkan, çocukları perişan eden mezhepleri karıştıran, mirası ortadan kaldıran, yüksek karakterli ailelerin ve nesillerin oluşmasına engel olan büyük bir fitnedir.” şeklinde konuştu.
PROFESÖR KUDAT: İSLAM'DA EVLİLİK BİR EMİR, MUT'A HARAMDIR
Ürdün Üniversitesi Öğretin Üyesi Prof. Dr. Muhammed Kudat, İslam’da evliliğin bir emir olduğunu söyledi. Geçici bir zevk olan mut’anın haram kılındığına dikkat çeken Kudat, “Çünkü mut'a geçicidir. Aynı kadına, baba ve oğlunun mut'a yapma ihtimali gibi bir durum var. Bunun 4 mezhepte de haram olduğunu görüyoruz. Hiçbir akıllı insan bunun caiz olduğunu söylemez.” dedi.
İslam alimlerine göre zinadan farkı olmayan mut'a nikahı, İstanbul’da düzenlenen Yeni Ümit Dergisi sempozyumunda ele alınıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen akademisyenlerin de katıldığı sempozyumun açılış konferansında Prof. Dr. Muhammed Kudat konuştu. Daha önce de Hizmet Hareketi’nin daveti üzerine okulları ve üniversiteleri ziyaret ettiğini söyledi. Kudat, konuşmasına başlamadan önce, Fethullah Gülen Hocaefendi’ye sağlıklı bir ömür dileklerinde bulundu. Dünyanın neresine giderse Gülen’in izlerini gördüklerine dikkat çeken Kudat, “İslam’ın ve Müslüman’ın düşmanları ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar onu küçük düşürmeye, bu hizmet ehlini küçük düşürmeye çalışsınlar, ama hiçbir bağırma çağırmalar bulutlara zarar vermez. Bulutlar yine yağmur yağdırır.” diye konuştu.
Allah’ın insanları dişi ve erkekten yarattığını belirten Prof. Dr. Kudat, insanların Allah katında en iyilerinin en takvalılar olduğunu ifade etti. Peygamber Efendimiz’den (sas) bunun anlaşıldığın kaydeden Kudat, “Evlilik, süreklilik vasfına sahip bir akittir. İslam mut'ayı haram kılmıştır. Çünkü geçici bir evliliktir o. Evliliğin maksadına ters bir şey geçicilik. Evlilik hayatının temellerinden bir tanesi her bir tarafın diğerini iyi seçmesidir. Mut'ada böyle bir şey yoktur. Onda sadece geçici bir zevktir. Bu süre geçince de herkes kendi yoluna gider. Salih bir zürriyetin tesis edildiği bir aile mut’a gölgesinde yetişmiyor. Meşru evlilikte Allah’ın uygun gördüğü bir ortam oluyor.
Mut’ada ilişki hırsız gibidir. Ama evlilikte insanların gözü önünde olur. Aile hayatında güzel bir ilişki gerekiyor. Meşru evlilikte eşlerden her biri Allah katında sorumludur. Her birimiz çobandır ve herkes sürüsünden sorumlusudur hadisi ışığında hareket edilmelidir.” şeklinde konuştu.
Bütün İslam alimlerinin evliliği tarif ederken bir erkek bir kadın arasında sürekli bir akittir şeklinde olduğunu hatırlatan Kudat, şöyle devam etti: “Mut’ada ne aile var ne de nesil söz konusu. İslam’da evliliğin meşruluğuna baktığımızda, Şeri nikah velinin izni şeklinde evlenme helal yolla olan kabul gören nikahtır. Mut’aya gelince o nefsi haramlara karşı korumaz. Mut’a nikahı yapan insanın mantığı şu. Mut’a yapan erkek birini bitirirken diğerini düşündüğü haram bir nikahtır. Mut'ada insanı koruma gibi bir amaç yok orada. Bizim ümmetimiz, hatta Şia’dan Yemen’dekiler mut'ayı haram kılmış. İnsanın bunu düşünmesi bile doğru olmaz. Mut’ayı caiz olarak ortaya atanlara kulak bile verilmez. Hz. Ali kesinlikle haram olduğunu görüyor. Şia’nın bunu caiz olmasını Hz. İbnü Abbas’tan bir rivayete dayanıyorlar. Ama Hz. İbnü Abbas vefat etmeden önce görüşünü değiştirmiş ve haram demiştir.”
Peygamber Efendimiz’den (sas) gelen hadislerin hepsinin mut’a’yı haram olarak nitelendiğini ifade eden Kudat, “Hadiste dikkat edin bu haramdır. Bugünden kıyamete kadar haram olacak demiştir. İslam ülkelerinde gençlerin arasına sızıyorlar mut'aya alıştırıyorlar ama bu zinanın ta kendisidir. Bizim üzerimize düşen görev bunların yayılmasına fırsat vermememiz lazım. İçtihadi yönüne gelince mut’anın haram olduğuna dair delil var. Çocuklar zayi oluyor. Özellikle kız çocuğu, ailesine bir utanma olayı yaşanıyor. Hele bir de çocuk olduysa daha kötü. Aynı insanla baba ve oğlunun mut'a yapma ihtimali gibi bir durum var. Mekke’nin fethinden sonra tamamen haram kılınmıştır. Bunu haram olduğunu 4 mezhepte de görüyoruz. Hiçbir akıllı insan bunu caiz olduğunu söylemez.” dedi.
(CİHAN)