"Fıtır Sadakası (Fitre)"

Hayrettin Karaman, Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda halk arasında "fitre" şekliyle zikredilen "fıtır sadakası"nı ele alıyor.

Hayrettin Karaman / Yeni Şafak

Fitre, hicretten sonraki ikinci yılda oruç ile birlikte farz (Hanefîlere göre vacip) kılınmıştır. Borç olarak tahakkuk etmesi Ramazan Bayramı'nın birinci günü tan yerinin ağarması ile başlar, ancak daha önce ödemek de câizdir. Zekât verecek kadar serveti olanlar hem kendileri, hem de bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri için fitre öderler; yani fitre, zekâttan farklı olarak mal üzerine değil, kişi başına yüklenmiştir.

Türkçe'de fitre denilen “fıtra", hem oruç açmak mânâsındaki iftarın köküdür hem de yaratılış mânâsındaki fıtrattır. Fitre, oruç ibâdeti ile geçirilmiş bir ayın teşekkürü ve insan olarak yaratılmış olmanın minnet borcu olarak ödenir, bayramda yoksulların da sevinmelerini sağlar.

Abdullah b. Ömer'den rivâyet edilen bir hadîse göre Hz. Peygamber (s.a.) Ramazan'dan çıkış sadakasını hurmadan bir sâ' veya arpadan bir sâ' miktarı olmak üzere, her Müslüman hür, köle, erkek ve kadına farz kılmıştır. Mâlik, Şâfiî ve Ahmed'e göre fıtır sadakası hâdiste geçen lâfız ve mânâya uygun olarak farzdır. Hanefîlere göre ise hadîsin delâleti kat'î olmadığı için vacîbdir.

Bu sadakanın hikmeti, bir yandan oruç ibâdetini yapmış Müslümanlardan sâdır olması muhtemel kusurları telâfî etmek, diğer yandan bir sevinç ve bayram gününde fakirleri anmak, onları günlük ihtiyaçlarından kurtarmaktır.

Zikri geçen hadîsin başka rivâyetlerinde “küçük, büyük, fakir, zengin" ifadeleri de yer aldığından bu mâli ibâdet, zekâttan farklılık arzetmektedir:

a) Ebû Hanife'ye göre kadına —kocası olsun olmasın— bizzat vâcibdir. Diğer üç imâma göre kadın namına kocası öder; çünkü “bakmakla mükellef olduklarınız namına ödeyin" hadîsi vardır.

b) Çocuğun malı varsa velisi onun namına öder; yoksa nafakasını temin eden bizzat öder. İmam Muhammed'e göre çocuğun malı olsa bile babası öder.

c) Hanefîlere göre bu sadakanın vâcib olabilmesi için kişinin nisâba malik olması gerekir, çünkü sadakayı zengin verir; diğer üç imâma göre hadîsler bu şarta mânidir, bayram günü 24 saatlik yiyeceği olan aile bunun fazlasından fıtır sadakası verecektir.

Buğday ve kuru üzüm dışında kalanlardan verilecek miktarın bir sâ' (buğdaya göre 2176 gr.) olduğunda ittifak vardır. Hanefîlere göre buğdaydan yarım sâ' verilecektir. Medîne'de buğday nâdir olduğu için arpa ve hurma üzerindeki kesinlik buğdayda hâsıl olmamış, her müctehid kendi ölçülerine göre sağlam gördüğü rivâyete dayanmıştır.

Cumhura göre hadîslerde geçen hurma, arpa, kuru üzüm, buğday, peynir vb. maddeler, “bunlardan başkasından verilmez" gibi bir sınırlama maksadıyla değil, o zamanın temel gıda maddeleri olduğu için zikredilmiştir. Bu sebeple bir memleketin temel gıda maddesi ne ise o esas alınabilir ve buğdaydan 2176 gram miktarını alan bir kap o madde ile doldurulup verilir veya bu miktar tartılarak karşılığı hesaplanır ve para olarak verilir. Tartı ve ölçü bulunmayan yerlerde dört koçam (müdd: iki elin birleştiği avuç) miktarı verilir.

Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ilan ettiği miktarlara uymak en kestirme yoldur.

Fitrenin Ramazan içinde ve bayrama yakın günlerde veya bayram günü öğleye kadar verilmesi en uygunudur. Ancak daha önce ve daha sonra da verildiğinde vazife yerine gelmiş olur.

Zekât ve fitre verilen kimseye bunun zekât veya fitre olduğunu açıklamak gerekli değildir.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!