Ahmet Varol / Yeni Akit
İşgal rejiminde şimdi de paketçiler meydanlarda
Yenilikçi anlamına gelen reformist kelimesi zihinlerde genellikle olumlu bir algı oluşturur. Araçlar gibi sistem ve uygulamaların da zamanla eskidiği, insanların yeni keşif ve tecrübelerle yeniliğe açık olmaları gerektiği düşünülür.
Bunun Türkçede yaygın olarak kullanılan zıt anlamlısı muhafazakardır. Bu da Arapça bir kelimeyle Farsça bir ekten oluşur. Muhafaza, Arapçada korumak anlamına gelir. Kar Farsçada tekil olarak iş anlamına gelir ancak bir kelimenin sonuna eklendiğinde onun taraflısı anlamı kazandırır. Muhafazakar da koruma yanlısı, geçerli olan yapının devam etmesinden yana anlamına gelir.
Fakat yeniliğin amacı her zaman yeni keşif ve tecrübeleri olumlu yönde değerlendirmek değildir. Bazen bir kadro başkalarını zorlamak, sıkıştırmak ve kendi dayatmalarını geçerli hale getirmek amacıyla da sistemde, uygulamalarda değişikliğe gitmek isteyebilir ki bunun adı da reformdur.
Siyonist işgal rejiminde Netanyahu’nun son koalisyon hükümeti yargı sisteminde böyle bir değişiklik gerçekleştirmek istiyor ve bu girişimini de “Yargı Reformu Paketi” olarak isimlendirdi. Buna ihtiyaç duymasının sebebi ortaklarından birinin bakan yapılmasının işgal rejimi Yüksek Mahkemesi tarafından engellenmesi üzerine bu mahkemenin yetkilerinin sınırlandırılması ve idari mekanizmaya çok fazla müdahalede bulunmasının engellenmesiydi.
Netanyahu hükümetini sallamak için sebep arayan muhalif partiler de bunu bir fırsat olarak değerlendirdi ve böyle bir reform paketinin onaylanmasının yargı denetiminin tamamen devre dışı bırakılması anlamına geleceğini iddia ederek taraftarlarını meydanlara döktüler. Haftalar süren gösteriler neticesinde Netanyahu paket çerçevesindeki yasal düzenlemeleri işgal rejimi parlamentosu Knesset’e getirme işlemini erteleme kararı aldı.
Aşırı ırkçı partiler önce bazı siyasi çıkarlar ve hesaplar karşılığında böyle bir ertelemeye onay verdi. Ama yine de paketin tamamen gündemden çıkarılmasını istemiyorlardı.
İşin ilginç yanı ise bu olayda reform yanlılarının aşırı ırkçı ve aşırı siyonist mutaassıp kesimden, reforma karşı çıkanların ise yenilik yanlısı ve taassupçu tutuma karşı duruyormuş görünümü verenlerden oluşmasıydı. Reform isteyenlerin amacı da zaten olumlu yönde bir yenilik değil, yargı mekanizmasının kendilerine ayak bağı olmasını sonlandırma amaçlı bir yenilikti. Tabii burada birbirleriyle karşı karşıya gelmelerinin sebebi sadece kendi siyonist yapılanmalarıyla ilgili düzenlemelerdi. Yoksa Filistin halkına yapılan zulüm ve haksızlıklar hiçbir tarafın umurunda değildi. Nitekim paketin ertelenmesi kararına onay vermesi için işgal rejimi Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in 1948’de işgal edilmiş bölgedeki Filistinlilere yönelik baltacı faaliyetlerini organize etmek amacıyla “Ulusal Muhafız Gücü” adında bir milis gücü oluşturma planına ve bu plan için büyük miktarda bütçe tahsis edilmesine muhaliflerin söze gelir bir tepkileri olmadı. Sadece küçük çapta eleştirilerde bulundular.
Ancak anlaşıldığı kadarıyla şimdi de Yargı Reformu Paketi’nin mutlaka Knesset’e getirilmesini ve değişikliklerin yasalaştırılmasını isteyen aşırı ırkçı kesim kendi kitlesel tabanlarını devreye sokma ve meydanları doldurma atağı başlatmış durumda.
27 Nisan Perşembe akşamı aşırı ırkçı partilerin liderlerinden ve Netanyahu’nun ortaklarından Ben Gvir ile Bezalel Smotrich’in çağrılarıyla ve iştirakleriyle, “sağ kesim” olarak tanımlanan siyonist kitleye mensup 200 bin kişinin Kudüs’teki Yüksek Mahkeme binası önünde toplanarak gösteri yaptığı siyonistlere ait haber kaynaklarında dile getirildi.
Bu arada Netanyahu da sosyal medyada bu gösteriye katılmak için Kudüs’e giden siyonist kitlesel tabana teşekkürlerini dile getirdi. Belli ki gösteriye katılanlar arasında onun partisinin mensupları da vardı.
Muhalif lider Lapid de göstericilerin Yüksek Mahkeme üyelerinin fotoğraflarını ayaklarıyla çiğnediklerine dikkat çekti. Umarız sadece birbirlerinin fotoğraflarını çiğnemekle kalmazlar.