Filistin direnişinin sembol isimlerinden olan ve 15 yıldır cezaevinde bulunan Mervan Bergusi'nin çağrısıyla açlık grevine başlayan Filistinli esirler, 17 Nisan'dan beri sürdürdükleri bu eylemleriyle Tel Aviv yönetimi üzerinde baskı oluşturmaya ve seslerini dünyaya duyurmaya çalışıyor.
Hamas ve İslami Cihad gibi diğer tüm Filistinli direniş örgütleri de açlık grevine destek veriyor. Geçtiğimiz hafta Hamas mensubu 50 esir daha açlık grevine katıldığını duyurdu.
Hücre hapsi ve tecrit cezası
İsrail yönetimi açlık grevine öncülük eden bazı Filistinli esirleri hücre hapsine alarak cezalandırma yoluna gitti. Aileleri ve avukatlarıyla görüştürülmeyerek tecrit uygulanması da açlık grevindeki mahkumlara yönelik uygulanan yaptırımlar arasında yer alıyor.
İsrailli yetkililer de esirlerin taleplerine kulaklarını tıkayarak, "terörist" olarak niteledikleri bu esirlerle asla pazarlık yapmayacakları açıklamalarında bulundu. İsrailli yetkililer ayrıca "terörist" olarak niteledikleri açlık grevindeki esirleri hukuksuz bir şekilde zorla besleme tehdidinde bulunuyor.
İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Gilad Erdan, esirlerin açlık grevine başlamasından iki gün sonra yaptığı açıklamada, "Acımasız katiller" olarak tanımladığı esirlerle asla pazarlık yapmayacaklarını söylemişti. Daha sonra diğer İsrailli yetkililer de benzer açıklamalarda bulundu.
İsrailli yetkililer açlık grevindeki esirlerle "pazarlık yapmayacaklarını" bu şekilde tekrarlarken, haklarını arayan esirler uluslararası toplumdan da yeterli desteği görmüyor. Özellikle insan hakları konusunda hassas olduklarını öne süren Batı ülkelerinden gelen tepkilerin cılız kaldığı belirtiliyor.
Uluslararası toplumun destek açıklamaları faydasız
Filistinli esirler açlık grevini, uluslararası toplumun eleştirilerine kulak asmayan İsrail yönetiminden haklarını almanın tek yolu olarak görüyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Filistin Esir İşleri Heyeti Başkanı İsa Karaka, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve bazı dış devletlerden Filistinli esirlerin başlattığı açlık grevine destek ve İsrail’in uygulamalarına yönelik kınama açıklamaları yapıldı. Ancak bu açıklamalar fiili eylemlere dönüşmediği sürece yetersiz kalıyor. Çünkü 23'üncü gününe giren açlık grevindeki tutukluların durumu gittikçe kötüleşiyor. Bu açıklamalar biran önce İsrail’e baskıya dönüşerek somut adımlarla desteklenmelidir." dedi.
İsrail’in insan haklarına saygı duymadığını belirten Karaka, "Batılı ülkeler ve uluslararası toplum İsrail ile siyasi, ekonomik ve diğer alanlardaki ilişkilerini gözden geçirmeli. Zira bu rejim uluslararası hukuka ve insan haklarına saygı duymuyor." ifadelerini kullandı.
Karaka, diaspora ve içerideki Filistin halkının desteklerinin yeterli olduğunu belirterek, "Filistin halkı, ülkenin tüm kentlerinde kurmuş olduğu destek çadırları ve her gün düzenledikleri gösterilerle, açlık grevindeki tutuklularla tam bir dayanışma içindedir." şeklinde konuştu.
İsrail’in "Siyonist, ırkçı ve işgalci" bir rejim olduğunu belirten Karaka, "Biz bugün Filistin halkına ve Filistinli tutuklulara düşman, işgalci, Siyonist, ırkçı bir rejimle karşı karşıyayız. Dolayısıyla aşırı sağcı böylesi bir rejimin Filistinli tutuklulara şefkat göstereceğini sanmıyoruz. Biz de buna karşı Filistin halkına, toplumsal direnişimize ve uluslararası vicdan sahibi dostlarımıza güveniyoruz." dedi.
Mahkumların zorla beslenmesi
İsrailli yetkililer uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen açlık grevindeki mahkumların zorla beslenmesi konusunu gündeme getiriyor.
AA