Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER
Filistinli bir alemin kaleminden Kur'an üzerine metodik çalışmalar
Filistinli aktivist ve düşünür Muhammed İzzet Derveze çok hareketli bir hayat yaşadı. Özelde Filistin genelde bütün bir İslam coğrafyasının işgaline karşı çeşitli direniş hareketlerini destekledi. Sürüldü, eserler yazdı gene sürüldü… Bir dönem –yaklaşık dört sene- yolu Türkiye’ye düştü. Daha önce tefsir, siyer ve tefsiri üzerine metodik bir çalışma olan Kur’an’ı Anlamada Usul isimli eserleri üç eser ile zenginleştirilerek bir külliyat haline geldi.
Ekin Yayınları sistematik bir şekilde ele aldığı bu seri ile önemli bir Müslüman düşünürün eserlerini dikkatli bir yayıncılığın ürünü olarak okuyucu ile buluşturuyor. Kur’an’ı Anlamada Usul eserinin yeni baskısıyla birlikte Kur’an Cevap Veriyor, Allah Yolunda Cihad ve Hz. Muhammed’in Savaşları isimli eserler de seriye dâhil edildi.
M. İzzet Derveze Kimdir?
1888’te Nablus’ta doğan İzzet Derveze, yoksul bir aileden geliyordu. Bu yoksulluktan ötürü öğrenim hayatını tamamlayamadı ancak kendi kendisini yetiştirerek çeşitli memuriyet görevlerine atandı. Derveze’nin memurluğu esnasında İngiliz işgaline karşı direnişi desteklemesi Filistin’den sürülüp Filistin’e giriş yasağı cezası almasına sebep oldu. Farklı Osmanlı şehirlerinde çeşitli fikir ortamlarında bulundu. İttihad ve Terakki’nin Türkçü fikirlerine karşı çıktı. Osmanlı siyasi yapısı içerisinde Âdem-i Merkeziyetçi bir sistemi savundu. Çeşitli tahkikat ve kovuşturmaların yükü altında 1940 senesinde Türkiye’ye sığınmak durumunda kaldı. İstanbul ardından Aydın ve ’44 senesine kadar Bursa’da yaşadı. Bu dönemki anıları “Osmanlı Filistininde Bir Posta Memuru” ismiyle Klasik Yayınları tarafından neşredilmiştir.
İzzet Derveze uzun bir yaşamın ardından 1984 yılında vefat etti. Derveze bu uzun ömründe hareket ve düşünce tutarlılığı içinde hassaten Filistin’in önce İngiliz ardından da Siyonist işgalden kurtulması için gösterdiği çaba ile zihinlerde yer etmiş bir isim. Hayatını belirli bir mücadele yoluna adamış bir kimsenin verdiği eserler de bu durumdan bağımsız olarak düşünülemez.
İzzet Derveze’nin bir düşünür olarak en öne çıkan özelliklerinden birisi eserlerinde usul belirleme kaygısıdır. Nüzul sırasına göre yaptığı tefsir çalışması olan "Et-Tefsirü'l-Hadis" ve ondan sonra yazdığı hem onu açıklayıcı hem de genel bir perspektif sunması açısından en önemli eserleri arasında sayılabilecek olan Kur’an’ı Anlamada Usul isimli yapıtları buna örnektir. Benzeri bir vurguyu anılarını yazarken aktardığı şu anekdotta görmekteyiz:
“Rahmân ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Olayların içerisinde meydana geldiği ve bütün aşamalara eşlik eden tarihî çerçeveyi görmezden gelemeyiz. Bir lider veya dönem hakkında hüküm vermek istersen öncelikle onu, kendi zamanındaki tarihî çerçeveye oturt ve ona tesir eden amilleri açığa çıkar, sonra onun hakkında hükmünü ver. Her dönemin kendine has zorunlulukları vardır. Hüküm vermeden önce daima olayların geçtiği tarihî şartları düşünüp onları dikkate almak gerekir. Bu hadiselere sebep olan olay ve kararların doğurduğu sonuçlara şahit olduğumuz için şimdi elimize geçen fırsat ışığında değil, o zamanın şartları ışığında hüküm vermemiz lâzımdır. Eleştiri ve değerlendirme yapanların da bu ilkeye bağlı kalmaları bir vecibedir.”1
Eserlerin Muhtevası
Daha evvel değindiğimiz üzere en önemli eserleri arasında gösterilen Kur’an’ı Anlamada Usul (El Kur’anu’l-Mecid) isimli eseri Kur’an üzerine usûli bir çalışmadır. Bu eserde Kur’an üzerine metod noktasında yapılan hataları daha önceki çalışmalardan örneklerle gösteren Derveze, Kur'an’ın bütünlüklü bir okuma ile surelerin birbirleriyle bağlantılı sıralaması içerisinde daha rahat anlaşılır bir hale geleceğini öne sürer. İzzet Derveze özellikle Kur'an’ın korunmuşluğu bahsinde de akli ve Kur’ani delillere başvurur. Ayrıca sarf ve nahiv ilimlerinin inceliklerini de kullanarak Kur’an üzerine anlamsal bir bütünlük çabası içerisinde kendi tefsir metodunu geliştirme gayretindedir.
Aslında bu çabası dahi şekilciliğin ve tekdüzeliğin ötesinde Derveze’nin gerçekleştirmek istediği şeyin ne olduğu hakkında bizlere fikir vermektedir. Yukarıda bu tür şahsiyetlerin yaşantıları ile eserlerinin iç içe geçmişliği noktasında belirttiğimiz gibi çözüm odaklı bir perspektifin Derveze’de hâkimdir. Bunu yaparken de ilmi bir boş vermişliğe düşmeyen yazar dikkatli bir müelliftir. Yazı noktasında hâkimiyeti aşikâr olan İzzet Derveze, Türkçeye çevrilmeyi bekleyen altı ciltlik bir anı külliyatına sahiptir.
“Kur’an Cevap Veriyor” isimli eser ise özellikle Marksist-Leninist düşünürlerin İslam’a ve Müslümanlara yönelik olarak yaptıkları karalayıcı suçlamalara karşı bir tepki ortaya koyulmaktadır. Bu eserinde de yine aynı şekilde belirli bir usul içerisinde Kur’an üzerinde şüphe uyandırma gayretindeki sol-seküler çevrelere cevap üretme ve yönteme dair bir fikir oluşturma çabası vardır.
Böyle bir çaba içerisine girişmesi İzzet Derveze’nin düşünsel ve eylemsel bütünlüğe sahip bir mütefekkir olduğunun göstergesidir. İslam’ın Batı sömürüsü karşısında özgünlüğü ve özgürlüğünü savunan bir şahsiyetin -özellikle Kur’an üzerine düşünen bir Müslüman- Kur'an üzerinde şaibeler oluşturarak İslam’a karşı yürütülen bir karalama kampanyasının karşısında yer alması haysiyetli bir düşünürün yapacağı bir harekettir.
İzzet Derveze’nin diğer iki eseri ise yine bir usul denemesi olan “Allah Yolunda Cihad” ve “Hz. Muhammed’in Savaşları” isimli eserlerdir. Bir usul denemesi olarak cihadın ne olduğunu siyer örnekliğinden yola çıkarak anlamaya çalışan ilk eser yazarımızın da İngiliz ve Siyonist işgali karşısındaki tutumu hatırlandığında daha anlamlı bir okuma haline geliyor.
İkinci eser olan “Hz. Muhammed’in Savaşları” ise giriş bağlamında ilk eserin bir açılımını ve örneklemini sunuyor. Siyer üzerine de çalışan İzzet Derveze’nin daha özlü olarak eğildiği peygamber (s) savaşları bahsinde kronolojiye bağlı kalarak ayet ve hadisler eşliğinde meselenin izahına çalışmaktadır.
Kuran’ın ve sünnetinden bütünsel bir okumadan yoksun bir şekilde ele alındığı rivayetçi tekdüzeliğe veyahut Resul (sav) örnekliğinden soyutlandığı nevzuhur bir din algısının peşinde kitlelerin sürüklendiği dönemlerde Derveze gibi âlimler daha fazla önem kazanıyor. Bu bağlamda Derveze’deki metodik çaba yeterliliği tartışılır olmakla birlikte Kur’an ve sünnetin bütünlüğünü anlama gayretinden kaynaklanıyor.
Filistin’in çok hareketli olduğu şu günlerde Filistinli bir âlimin kalemin eserler okumak Filistin’den daha çok fazla şey öğreneceğimizin kanıtı olarak düşünülebilir. İnşallah Filistin’in direnişle yoğrulan bereketli toprakları Müslümanlara daha nice Dervezeler yetiştirecek!
[1] Osmanlı Filistininde Bir Posta Memuru isimli eserden alıntılayan Asım Öz, Haksöz Dergisi-Sayı: 216 - Mart ‘09