“Filistinli Basil el-A’rac’ın Şehadeti”

Batı Şeria’nın Ramallah kentinde işgalci İsrail güçleri tarafından katledilen Basil el-A’rac hakkında değerlendirmelerde bulunan Ahmet Cemil Azm, “Onun şehadeti, birçok kişiyi, ulaşmak istediği şey üzerinde düşünmeye teşvik edecektir.” diyor.

Filistinli Basil el-A’rac’ın Şehadeti

Ahmet Cemil Azm / el-Gad

Pazartesi günü (6 Mart 2017) evinde şehit edilen Basil el-A’rac’ın şehadetini farklı kılan birçok husus var. İnsanlar, genelde şehit olduktan sonra eylem yapan Filistinlileri tanıyorlardı. Hâlbuki herkes, Basil’i şehit olmadan önce de tanıyordu. Hem de Basil, 31 yaşında olup herhangi bir gruba veya partiye bağlı değilken.

Basil ile 2014 yılında internet üzerinden tanıştık. Tanışmamız, daha çok tartışmaydı. Birçok kişi de Basil şehit olduktan sonra kendisiyle siyasi ve fikri tartışmalara girdiklerini bana anlattı.

Basil ile tartışmamız, çok sayıda katılımcının katıldığı faaliyetler düzenlemeye çalışan bir grup Filistinli genç üzerineydi. Basil, onları “küçük burjuvazi” diye eleştiriyordu. Tartışmamıza rağmen Basil’in samimiyetinden şüphe etmedim.

Basil, Mısır’da eczacılık okudu ve Filistin’e döndükten sonra bu alanda biraz çalıştı. Daha sonra sivil direniş başta olmak üzere direnişe gönül verdi. Yaptığı faaliyet ve eylemler arasında yerleşimcilerin otobüslerine girip orada protesto gösterisi yapmak, arazilere el konulmasına ve Filistin Yönetimi’nin (el-Fetih) güvenlik siyâsetlerine karşı gösteri düzenlemek, yerleşim yerlerindeki marketlere baskın düzenleyip oraları boykot etmeyen Filistinlileri kınamak yer alıyordu.

Basil, direniş üzerine yaşıyordu. Bir taraftan Filistin içinde dolaşıp İsrail’e karşı savaşanların hikâyelerini topluyordu. Basil, bunu yaparken sanki kendisi, bu eylemi bir daha gerçekleştirecekmiş gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar soruyordu. Aynı zamanda eylemi yapanlara hayrandı ve kendisi de onlardan olmadığı için utanıyordu. Kendisinden küçük olup da eylem gerçekleştirenlerden bahsederken “Ayıp bize.” diyordu. Sanki o, Filistin’de direniş haritası hazırlıyordu. Gerçekten de bazen direniş eylemleri haritası önünde duruyor ve bunları sosyal medyada paylaşıyordu. Tıpkı 2014’teki Gazze savaşıyla dayanışma faaliyetlerinde olduğu gibi.

Diğer taraftan ferdî ve yerel mücadele mekanizmalarını geliştirmek için çalışıyordu. Bunun yanında bu eylemlerin tek bir elden yönetilip siyasi olarak onlar adına taviz verilmesinden de korkuyordu. Belki de sosyal medyadaki halk direnişi üzerinde yaptığı çalışmaları, onun “devrimci bir münevver” olarak tanınmasını sağladı.

Şehitlerin hayatları, Basil’i özendiriyordu. Fakat Filistin Yönetimi’nin resmî gazetecileri de onu tiksindiriyordu. Onlar ise Basil’i ciddiyetsizlikle suçluyor ve işgâle karşı savaşmada kimsenin onu engellemediğini söylüyorlardı.

Basil, barışçıl direnişi büyük oranda terk etmişti. Belki de bunun sebebi bu direnişin engellenmiş olması ve Filistinli gruplar ile Filistin liderliğinin bu direnişi gençleri kapsayacak bir program hâline getirememesiydi. Zaten Basil ve arkadaşları, Filistin Yönetimi tarafından tutuklandılar. Filistin Yönetimi ise güya kontrolü kendi elinde olan A bölgesini korumuyor. İsrail, istediği zaman oraya giriyor ve istediğini tutukluyor. Hâlbuki dünyada olduğu gibi bir yönetimin görevi, kendi vatandaşlarını korumaktır. Bunun yanında Filistin Yönetimi, yerleşim ve işgâl devam ederken silahlı direnişi engellemeye devam etmenin nasıl mümkün olduğu sorusuna da cevap veremiyor.

Basil, belki geliştirmek istediği teoriyi geliştiremedi veya uygulamadan önce şehit oldu. Fakat suç, ona yüklenemez. Onun şehadeti, birçok kişiyi, ulaşmak istediği şey üzerinde düşünmeye teşvik edecektir.

Kaynak: Filistin Sahnesi (Sayı: 169)

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye