Filistinli 2000 Esirin Direnişi ve Sorumluluklarımız

Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün kurtuluşu yolunda ağır bedeller ödemeyi göze almış tutsak kardeşlerimiz için üzerimize düşen hiç mi sorumluluk yok?

Kenan Alpay, Siyonist İsrail zindanlarındaki zulme karşı direnişe geçen ve açlık grevinde bulunan 2.000’i aşkın Filistinli esirin mücadelesini yazdı ve üzerimize düşen sorumlulukları hatırlattı:

İsrail’deki Filistin Toplama Kampları!

17 Nisan tarihi Filistin halkı için “Esir Günü” olarak anılıyor. Herhangi bir kutlama, şenlik filan yok 17 Nisan’da. Tersine Siyonist İsrail tarafından tutsak edilen Filistinli esirler ve maruz kaldıkları haksızlıklara karşı sürdürülen mücadeleyi geliştirmek üzere bir muhasebe, silkinme ve atılım imkânı olarak değerlendiriliyor. Filistin halkı çok yerinde bir tutum olarak Siyonist işgale karşı direniş yolunda tutsak edilen evlatlarına sahip çıkmayı büyük bir onur ve ertelenemez bir görev sayıyor.

Ortadoğu’nun NAZİ’leri

Filistin halkının yanı sıra Filistin’in özgürlüğü mücadelesine gönül veren farklı ideoloji ve kimlikteki birçok hareket için İsrail, bir aparthaid rejimidir. Yani işgalci kimliğinin yanı sıra ayrımcı ve ırkçı bir rejimdir. Filistin halkına gerek Arap ve gerekse İslami kimliğinden ötürü Siyonist ve Yahudi ırkçılığına dayalı kibrinden ötürü her türlü kötü muameleyi reva gören konsepte, uluslararası literatürde aparthaid rejimi deniliyor. Aynı niteleme sömürgeleştirdiği yerli halka karşı ırkçı-ayrımcı muameleyi kanunlaştıran Güney Afrika rejimi için kullanılıyordu.

Irkçı ve işgalci politikalara zemin hazırlayan her şeyden önce İsrail’in Siyonist kimliğidir. Önce İngiltere sonra da ABD emperyalizminin ileri karakolu olarak İslam coğrafyasının tam ortasına zehirli bir hançer gibi saplanan İsrail işgaline karşı direnmek en büyük ‘suç’ sayılıyor. Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı, Filistin topraklarını özgürlüğüne kavuşturmak için bütün imkânları seferber ederek direnmenin adı emperyalist ve Siyonist literatürde ‘terör’ olarak niteleniyor. İşgalci Siyonist rejimin bekası adına tutuklama, işkence, infaz, katliam, sürgün, yıkım gibi hemen her türlü zulmü icra eden İsrail; bunları mümkün kılan ve onaylayansa emperyalist Batı’dır elbet.

Bugün işgalci İsrail rejiminin elinde 4.600’den fazla Filistinli tutsak durumundadır. Bu esirlerin 300’den fazlası için İsrail mahkemelerinde açılmış bir dava dahi söz konusu değildir. İdari hapis denilen ve 6 ay süren tutukluluk uygulamalarına İsrail’in herhangi bir sebep göstermesi gerekmiyor. Fakat idari hapis kararını tekrarlamanın önünde hiçbir engel de bulunmuyor. Bu nedenle herhangi bir yargılanma olmaksızın onlarca Filistinli yıllardır esir tutuluyor. 18 yaş altında 300’den fazla çocuk ve 10’dan fazla kadın da işgal zindanlarında tutsak bulunuyor.

Görüşmek İstiyorsan Aşağılanmayı Kabul Et!

Siyonist İsrail, hapishaneleri açıkça NAZİ Kampları olarak kullanıyor. Bir farkla, Gaz Odası uygulamaları yerine Filistinli tutsakları ve yakınlarını ‘yavaş ölüm’e mahkûm ederek. Nasıl mı? Filistinli tutsakların bir kısmı 2x2 metrelik hücrelerde tutuluyorlar. Ailelerinden hiç kimseyi görme imkânları bulunmuyor. Mesela Mahmut İsa tam 13 yıldır bu durumda. Gazze’den İsrail topraklarına giriş yasak denilerek 700’den fazla Gazze doğumlu tutsak aileleriyle görüştürülmüyor. Lakin Batı Şerialı mahkûmlar da aynı muameleye tabiler. Bütün bunlar normal şartlarda aile ziyaretini engelleyen bir yasa olmamasına rağmen icra ediliyor. (...)

Yazının Devamı İçin Tıklayınız…

 

Filistin Haberleri

İşgalci İsrail güçleri, Kemal Advan hastanesinin giriş kapısına yaklaştı
Oxfam: Gazze'nin kuzeyine 2.5 ayda yalnızca 12 yardım tırı girdi
Siyonist çete Gazze'deki 'güvenli bölgede' 11 sivili katletti
Direnişçilerle çatışmada Abbas rejiminin bir subayı öldürüldü
Siyonistler Batı Şeria'da 7 yeni "kaçak yerleşim birimi" kurdu