Filistin’in bütünlüğü unutulmamalı

Ahmet Varol

Filistin’e Destek İçin Uluslararası Halk Kongresi’nin Beyrut’taki toplantısı bir hazırlık çalışması olduğundan, günümüzde yaygınlık kazanan isimlendirmeyle “atölye çalışmaları”na ağırlık veriyordu.

Ancak başlangıcında bütün katılımcıların iştirak ettiği bir açılış oturumu düzenlendi. Yaklaşık bir saat süren açılış oturumundaki konuşmalar, yapılacak çalışma ve Filistin davası hakkında önemli mesajlar içeriyordu.

Açılış oturumunda konuşma yapan Sudan’ın tanınmış ilim adamlarından Isam el-Beşir, bu çalışmanın sadece Gazze’ye özel değil, tüm Filistin’e yardım ve destek amacı taşıdığını ifade etti ve Filistin’in bir bütün olduğunun, sadece Gazze’ye indirgenemeyeceğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çekti.

Bu konu üzerinde biraz durmakta yarar görüyoruz. Gazze’nin Filistin davasındaki yeri basite alınamaz. Bölgeye uygulanan insanlık dışı ambargo uzun süreden beri haklı olarak dikkatlerin oraya yoğunlaşmasına sebep oldu. 27 Aralık 2008’de başlayan vahşi saldırı ve bu saldırıya karşı kazanılan zafer Gazze’nin tüm dünyada özel bir yer kazanmasını sağladı. Fakat Gazze’nin Filistin davasından ayrı tutulmaması, Filistin’in bütünlüğünün unutulmaması gerekir. Buna Gazze ahalisi ve orada işgale karşı direnişi sürdürenler de razı değildir.

Ayrıca Kudüs davasının, bu kutsal beldenin İslâmî kimliğinin korunmasının Filistin davasında öncelikli bir yeri ve önemi var. Biz bunu yazılarımızda sürekli vurgulamaya çalışıyoruz.

İşgal devleti bir yandan Gazze saldırısında ağır bir yenilgi almasından dolayı ciddi sarsıntı yaşadıysa da, öbür yandan dünya kamuoyunun ve özellikle İslâm âleminin dikkatinin Gazze’ye teksif edilmesinden Kudüs’le ilgili planlarını hayata geçirmek için yararlanmaya çalışıyor. İşgalciye bu fırsatı vermemek ve Kudüs davasına sahip çıkma konusundaki duyarlılığı canlı tutmak için gayret sarf etmek gerekir. Filistin’in bütünlüğünün ve Gazze’nin Filistin’den bir parça olduğunun dikkatten kaçırılmaması bu açıdan da önem taşıyor.

Isam el-Beşir’in vurguladığı bir husus da bu çalışmanın sıfır noktasından değil, öncekilerin kaldığı yerden başlayacağıydı. Bu konudaki sorun da koordinasyon eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu eksiklik çalışmaların üst üste bina edilememesine yol açtığından, sonuç yapılanların bir toplamı olarak karşımıza çıkmıyor. Bu, sadece Filistin davasıyla ilgili çalışmalara münhasır değil, İslâmî camianın ortak davalar ve sorunlar için yürüttüğü çalışmaların genel bir problemidir.

Değerli ilim adamı ve dava önderi Isam el-Beşir’in vurguladığı bir husus da Filistin’e Destek İçin Uluslararası Halk Konferansı’nın kurumların bir alternatifi olmadığıydı. Amaç koordinasyon, çalışma disiplini, güçlerin birleştirilmesi, kitlelerin enerjisinin doğru yönlendirilmesi için istişare kurulları oluşturulması ve en verimli neticelerin elde edilmesi için birlikteliğin sağlanmasıydı. Kurumlar yine yerlerinde duracak, Filistin davasıyla ilgili kendi bağımsız çalışmalarını yürütmeye devam edecekler. Ama bu organizasyon sayesinde birbirlerinin çalışmalarından haberleri olacak. Nerede eksik kalındığının, nerede gereğinden fazla enerji harcandığının bilinmesi için ve daha başka amaçlarla bilgi akışı sağlanacak.

Açılış oturumunda daha başka konuşmalar da yapıldı ve güzel şeyler söylendi. Ama ben sadece bazı önemli notları aktarmakla yetinmek zorundayım.

Sonrasında “atölye çalışmaları” olarak da adlandırılan grup faaliyetlerine geçildi. Bu faaliyetlerde üzerinde durulan hususların kamuoyuna yönelik yanı zaten İstanbul’daki konferansta gündeme getirilecek. Biz de Allah izin verirse bu konferanstan sonra sizlere aktarmaya çalışacağız.

.....

VAKİT