HAKSÖZ-HABER
Suriye direnişi konusunda vicdan ve adalet duygularını iyice yitiren Ali Bulaç, bugünkü Zaman gazetesinde kalem aldığı "Türkiye ve Filistin" başlıklı yazısında Gazze konusunda bile Suriye direnişini suçladı; üstelik yine aşağılayarak. Meğerse Suriye direnişi, İran ve Hizbullah'ı oyaladığı için İsrail, Gazze'yi rahatça vuruyormuş!!! Meşal, Şam’dan çıkmasaymış; Üsküdar büyüklüğündeki Katar ve Türkiye’ye güvenmeseymiş, bütün bunlar olmayacak, İsrail, Gazze'ye saldıramayacakmış!!!
Bulaç’ın bugünkü yazısıyla ilgili Rıdvan Kaya’nın yorumu:
Filistin’e Ağlarken, Zalimlere Methiye Düzmek!
Rıdvan Kaya / Haksöz-Haber
Siyonist saldırganlığa karşı çıkmak adına katil ve despot rejimleri övmek nasıl bir vicdanın ürünü olabilir?
İsrail çetesinin Gazze’ye yönelik yoğunlaşan saldırıları bazıları için ilkesiz ve çürük tezlerini doğrulatma fırsatı olarak değerlendirilmekte. Statüko savunucuları adeta fırsatı ganimet bilip Gazze’de yaşanan acılar üzerinden zulme ve zalimlere örtük övgüler düzebiliyorlar.
Genel mahiyetiyle söyledikleri şeyler “Bakın işte Ortadoğu’daki son yıllarda yaşanan gelişmeler İsrail’i ne kadar güçlendirdi, Filistin halkını ne kadar zor ve sahipsiz duruma düşürdü” türünden lakırdılar! İran bu kadar sıkıştırılmamış, Suriye iç savaşa sürüklenmemiş, Hizbullah can derdine düşmemiş olsaymış İsrail böyle yapamazmış!
Sanki İsrail Filistin’e ilk defa saldırıyor? Sanki Siyonist katiller bundan önce işledikleri katliamları İran ya da Suriye’nin, Hizbullah’ın korkusundan durdurmuşlardı? Sanki bugüne kadar Siyonist caniler Filistin’e saldırdıklarında İran ya da Suriye İsrail’e savaş açmıştı?
Yahu, Suriye’de kendi halkına bomba yağdıran bu rejimin bugüne kadar Siyonist çeteye üstelik de defalarca kendi tesisleri de saldırıya uğramasına rağmen tek bir fiske attığını gördünüz mü?
“Ama buna gücü yetmez” demeyin sakın! Sadece Halep’e Ramazan ayında 10 günde 273 tane varil bombası yağdırabilen bu aşağılık rejimin tek bir füze ile olsun kendisini vuran Siyonistlere karşılık vermeye gücü yok muydu?
Gayet pişkin bir tavırla hala Esed rejimine, onun hamisi İran’a ve işbirlikçisi HizbulEsed’e methiyeler düzmekten çekinmeyen bu zihniyet gerçekten tam bir vicdansızlık örneği olarak karşımızda. Bu zihniyetin öncü isimlerinden birinin bugünkü (12 Temmuz) Zaman gazetesinde yazdığı yazıdan bir paragrafı birlikte okuyalım:
“…Türkiye büyük kumar oynadı ve kaybetti. Esed’i silahlı güçlerle deviremedi, on yıllarca Suriye’nin desteğine ve cömert misafirperverliğine mazhar olan Meş’al basiretsiz davranarak Şam’ı terk etti; Üsküdar büyüklüğünde Katar’a ve altı boş kabadayılıklar yapan Türkiye’ye güvenip Şam’dan çıktı. İran ve Suriye, Hamas’a insansız hava uçakları dahil her türlü askerî, maddî ve lojistik desteği sağlıyordu. Şimdi Hamas, ortada yalnız kaldı, sonunda El-Fetih’in kapısını çaldı. El-Fetih demek Amerika ve Tel Aviv’in yol haritasını kabullenmek demektir…”
Bir Müslüman bunu nasıl yazabilir? Bu nasıl bir gözü kör İran muhabbetinin ve Esed zulmüne karşı kıyam etmiş Suriyeli Müslümanlara karşı nasıl bir düşmanlığın yansımasıdır?
Suriyeli Müslümanlara yönelik aşağılamaya dikkat! Zulme ve tuğyana kıyam eden Müminleri Türkiye’nin oyununa gelmiş piyonlar, iradesiz yığınlar olarak gören bir kafa bu!
Halid Meşal’e önerilen şeye bakın! Suriye kan gölüne dönecek, cani rejim insanları doğrayacak, Şam’da Yermük kampında binlerce Filistinli katledilecek ama o Esed rejiminin ‘cömertçe misafirperverliğine mazhar’ olduğu Şam’da kalmaya devam edecek! Senin adalet, ümmet, kardeşlik anlayışın bu mu? (...)