Ahmet Varol / Yeni Akit
Leys Şebilat
Adından Türkiye’de de zaman zaman söz edenler oldu. Çünkü onun cesaretli çıkışları sadece Arap dünyasında değil bütün İslam âleminde yankı bulmuştu. Bu vesileyle ben de bazı yazılarımda ondan söz etmiştim. Ancak Türkiye’de yeterince tanınmadığını kabul etmek durumundayız. Arap dünyasında ise siyonist işgal rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi karşısındaki açık yürekli tavırlarından, Ürdün’de kolay kolay kimsenin göze alamayacağı bir şeyi yapmasından, doğrudan kralı hedef alan sert eleştirilerinden dolayı epey meşhur olmuştu.
Önceleri gıyaben tanıdığım Leys Şebilat ile sonra şahsen de tanıştım. Muhtelif uluslararası toplantılar vesilesiyle görüşme fırsatları buluyor, sohbet ediyorduk. O bana Türkiye’deki gelişmeler hakkında sorular soruyor ben de Ürdün’deki gidişat hakkındaki tespit ve kanaatlerini öğrenmeye çalışıyordum. Tabii Filistin davası sohbetlerimizin her zaman demirbaş mevzularının başında yer alıyordu. Çünkü bu, her ikimizin de önem ve öncelik verdiği konuydu.
Vefat haberini okuyunca bir kıymetli dostu daha ahirete uğurlamanın hüznünü yaşadım. Ama ne yapalım bu dünya hayatı bir imtihan. Asıl hayat ebedi olandır.
Ürdün Mühendisler Sendikası’nın eski başkanı Leys Şebilat, 18 Aralık’ta Ürdün’ün başkenti Amman’da ebedi âleme doğru yola çıkmak üzere, kalp krizi sonucu 80 yaşında dünya hayatına veda etti.
Ürdün’ün eski kralı ve şimdiki kralın babası Hüseyin bin Talal’ın siyonist işgal rejimiyle 26 Ekim 1994’te sözde barış anlaşması imzaladığı zaman Ürdün Mühendisler Sendikası’nın başkanı olan Şebilat anlaşma hakkında bir saat süren çok sert bir konuşma yapmıştı. Konuşmasında tamamen siyonist işgalcilerin çıkarlarına hizmet ettiğini, onların tam bir kuklası olduğunu, kendi halkından kopuk bir ajan görevi yaptığını ileri sürdüğü Kral Hüseyin hakkında bir de şu ifadeyi kullanmıştı: “Bütün bu özelliklerine rağmen bu adam bir de kalkmış kendisinin Hz. Peygamber (s.a.s.)’in soyundan geldiğini ileri sürüyor. O pırıl pırıl aile nerede, bu adam nerede? Bu adam olsa olsa ‘Rabinler ailesi’nden olabilir.”
Bu konuşması üzerine Mühendisler Sendikası’nın başkanlığından alınıp hapse atılmıştı. Arkasından sendika için yeniden başkanlık seçimi yapıldı. Ancak Şebilat hapisten gıyabi olarak yeniden aday oldu ve bütün İslâmi çevreler bir başka aday göstermeyerek onu destekleme kararı aldı. Böylece büyük bir oy farkıyla yeniden başkanlığa seçildi. Bu seçim krala ülkenin en etkili meslek kuruluşlarından biri tarafından atılmış oldukça etkili ve ses getiren bir tokat olmuştu. Böylece kral boyunun ölçüsünü almış oldu. Mühendisler Sendikası, Ürdün’ün İsrail’le anlaşma imzalamasına karşı açıktan tavır koyabilen, yayınladığı basın bildirileriyle, düzenlediği toplantılarla ülke yönetiminin bu konudaki çizgisini gayet sert bir şekilde eleştirebilen cesaretli bir meslek kuruluşu olarak öne çıkmıştı.
Kral Hüseyin daha sonra özel afla Şebilat’ı hapisten çıkardı. Hatta bizzat kendisi gidip cezaevinden çıkardı ve onunla birlikte basın karşısında poz verdi. O, zaman zaman bu tür şovlarla, taktiklerle imaj düzeltme oyunları yapıyor ve çoğu zaman da bu oyunlarından istediği sonucu elde edebiliyordu.
Aralık 2010’da Cezayir’de özellikle Filistinli esirlerin durumlarının konuşulması için düzenlenen ve benim de katıldığım, “Esirler İçin Uluslararası Buluşma” başlıklı sempozyumda Şebilat da kısa bir konuşma yaparak, siyonistlerin işgallerini sürdürebilmek için insanlarımızı esir aldıklarını, onlara karşı duracağımızı fakat bu arada kendi topraklarımıza hükmederken siyonistleşen yönetimlerin esirlerini gözden kaçırdığımızı dile getirmişti. “Benim ülkemde hâkim sistem Filistinli mücahitlere silah temin edenleri müebbet hapisle cezalandırıyor” diyerek işte bu şekilde siyonistlere hizmet edenlerin elinde esir tutulanları görmezden geldiğimiz sürece işgalci siyonistlerin esir ettiklerine yardım elimizi uzatmanın kolay olmayacağını hatırlatmıştı.
Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyorum. Allah mekanını cennet eylesin.