Filipinler nüfusunun yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan, yaşam biçimleri nedeniyle ön yargılara maruz kalan ve ihmal edilen Morolar, İslam'ı 14. yüzyılda benimsedi.
Bangsamoro veya Bangsa Moro olarak da adlandırılan Morolar, Filipinler'de Katolik olmayan en büyük ikinci grubu oluşturuyor ve içinde 13 farklı dil konuşan etnik unsuru barındırıyor.
Irksal ve kültürel açıdan Filipinlilerin büyük bölümüyle ortak kökeni paylaşan Morolar, yüzyıllarca sömürgeci İspanyollar ile Amerikalılara karşı mücadele verdi. 20. yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerinde yaşayan Morolar, 1946'da ABD sömürge yönetimi tarafından Hıristiyan Filipinler idaresine bırakılınca bağımsızlıklarını kaybetti.
Moro halkı bu tarihten itibaren bağımsızlıklarını yeniden elde etmek için siyasi müzakere yollarını kullanmaya başladı.
Kendilerini korumak için silahlı mücadele kararı aldılar
Siyasi müzakerelerin sonuç vermemesi ve Müslüman halkı hedef alan saldırıların etnik temizliğe dönüşmesi, Moroların kendilerini korumak amacıyla 1970'li yıllarda silahlı mücadele kararı almasına neden oldu.
Filipinler devleti ile Morolu Müslümanlar arasında 40 yılı aşkın süre devam eden çatışmalarda 120 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü.
Moro halkının nüfusu bugün 10 milyonun üzerinde. Moroların en yoğun yaşadıkları bölgeler Maguindanao, Lanao del Sur, Sulu, Twai Twai ve Basilan olarak sıralanıyor.
Moro isminin kökeni
Moro ifadesi, etimolojik olarak "Moor (Faslı)" kelimesinden türerken, "Moor" da kuzeydoğu Afrika'da eski Roma'nın Moritanya vilayetinde yaşayanlar için kullanılan Latince "Mauru" sözcüğünden geliyor. Bugün bu bölgede Cezayir, Moritanya ve Fas bulunuyor.
Filipinler'e İslam'ın gelişi
İslamiyet, Filipinler'deki adalara Arap Yarımadası'ndan ticaret yolları üzerinden gelirken, daha sonra yerli halkla evlenen Müslüman davetliler ve tacirler aracılığıyla güney Filipinler'de yayıldı.
Tarihçiler, 1280 yılında Sulu takımadasına ayak basan Tuan Maşha'ika'nın burada evlenip ilk Müslüman topluluğu kurduğunu kabul ediyor. Maşha'ika'nın ardından 14. yüzyılın ortalarında bölgeye gelen Kerim-ül Mahdum'un Müslümanlığın yayılmasında önemli yere sahip olduğu ifade ediliyor.
İslam dini 15. yüzyılın ortasına gelindiğinde kıyı bölgelerinden dağlık ve iç kesimlere yayılırken, bölgede İslami eğitim öğretim, zamanla kurumsallaşmaya başladı.
AA