Fikri Değersizleştirmenin En Kolay Yolu Bir Uçtan Diğerine Gitmektir!

Bir uçtan diğerine savrulanları ele aldığı bugünkü yazısında Mustafa Karaalioğlu, “Bir fikri susturmaktan daha beteri ve acımasız olanı, o fikri, yine fikir kisvesiyle seyreltmektir.” diyor.

Bir Fikrin Değil Fikrin Sonuna Doğru

Mustafa Karaalioğlu / Karar

Bir uçtan bir uca gitmek kadar bir fikri değersizleştiren başka şey yoktur. En laf dinlemez Atatürk düşmanıyken birdenbire büyük hayrana dönüşmek gibi. Yahut da coşkuyla Avrupa Birliği’ni müdafaa ederken bir sabah uyanıp haçlı ittifakı bahsini açıp Brüksel’e lanet okumak gibi. Dün, tehlikeler gözüne sokulduğu halde, belanın gelmekte olduğuna dair apaçık ikazlara rağmen devir o devir deyip şuursuzca desteklediği FETÖ’yü bugün sadece foya meydana çıkmasın diye sabah akşam yine şuursuzca eleştirmek gibi…

Misalleri saymaya kalksak sütunlar almaz. Hatta bir uçtan bir uca geçip sonra tekrar eski uca dönüşler de var ama bir kere yola çıktın mı zaten nerede duracağını kim bilebilir. Evvela milliyetçi, sonra anti-milliyetçi olup en nihayet geriye dönerek değil milliyetçiye ve hatta bronzdan bir ulusalcıya dönüşenler de vardır. Tıpkı, önce Rusyacı olup, uçak düşürüldükten sonra heyecanla Moskova’nın göbeğine Hak Yol İslam yazmaya hazırlanırken, yeni haberle tekrar Kalinka terennüm edenler gibi. Uçtan uca gitmekten daha yorucu olanı budur. Hangi uçta akşamlayıp hangisinde uyanacağını bilmemek…

***

Yalpalamak asla fikir değildir; değişmek veya gerçeği anlamak da değildir. Fikir, prensip ve fikir namusu ister. Değişmek ise zamanın ruhuna saygı gerektirir en azından empatiye lüzum duyar. Yani herhalde en azından bir hakikat kırıntısına ihtiyaç gerektirir. O çabadan iyi kötü bir netice hasıl olur.

Böylelerinin ise bir meseleye katkısı olamaz. Ne Atatürkçülük bahsine, ne ülkeye, ne de FETÖ ile mücadeleye faydası vardır. Bilakis, bulaştıkları her fikri mesainin kalitesini düşüren, tartışmayı seviyesizleştiren ve neticede sözden, tefekkürden ve tarihten ikrah ettirerek cemiyeti zehirlemekten başka bir faaliyet icra etmezler. Yalpalayıp yalpalayıp bir köşede sussalar zararı yok ama sadece kendi önemsiz pozisyonları için, hakikati çarpıtmaktan da imtina etmezler. Dün tabulara karşı bayrak açmışken bugün başka tabunun peşinde başka bayrak sallamak bundandır. Bir ülkenin fikri seviyesi ne bir uçta ne öteki uçta olabilir. Zamanı gelir bazı düşünceler sertleşir, bazı fikirler coşkuya kapılır ama her şey aynı uçta yani, aynı fikri cephede olup biter.

***

Çarpıtılmış tarih, itibarsızlaşmış ilim ve maksadı şaşmış siyaset bir araya gelince, fikir korkudan sinecek yer arar hale geldi. Çaresizce, ifrattan tefride hayasızca koşturanları seyre mahkum oldu. Bir fikri susturmaktan daha beteri ve acımasız olanı, o fikri, yine fikir kisvesiyle seyreltmektir. Hakikati; yalana, hurafeye ve gürültüyle söylenmiş söze bulayarak sözlerden bir söze indirgemektir. Daha da kötüsünü söyleyip kapatalım bu tatsız bahsi… Eğitim kalitesi düştükçe, kültür kaybolup gittikçe, gazeteci başını kuma gömdükçe, akademi makama mevkiye el bağladıkça, siyasetçi de ‘e bana mı kaldı bu yük’ dedikçe, gayrı göreceğimiz fikre antika muamelesi yapılmasıdır. Kimi, bir zamanlar ne güzel fikirler varmış diye alıp kurcalayacak, kimi de sayfalar ne hoş sararmış deyip memnuniyetle tebessüm edecek. Bilelim ki en nihayet kimse bu asarı atikaya beş kuruş vermeyecek.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!