Fetih'e yönelik iç eleştiriler

Ahmet Varol, El Fetih'in önemli isimlerinden Faruk El-Kaddumi'nin ölümünü ve Fetih'e yönelik eleştirilerini hatırlatıyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Faruk El-Kaddumi 

Filistin’deki Fetih hareketinin kurucu liderleri arasında yer alan, sonrasında da gerek bu hareket, gerekse Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) içinde önemli görevler üstlenen ancak Oslo sürecinde işgali meşrulaştırmaya götürecek bir uzlaşma sürecine girilmesine itirazlarından dolayı birtakım çekingeler ortaya koyan sonrasında özellikle Mahmud Abbas yönetimiyle ciddi ihtilaflar içine giren Faruk El-Kaddumi iki gün önce yani 22 Ağustos Perşembe günü Ürdün’ün başkenti Amman’da 93 yaşında dünya hayatına veda etti. 

Kaddumi’yle Filistin davasıyla ilgili muhtelif uluslararası toplantılarda bir araya gelmiş ve konuşmalarını dinlemiştim. 

23-24 Kasım 2008 tarihlerinde Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve benim de başından sonuna kadar takip ettiğim “Uluslararası Yurda Dönüş Hakkı Buluşması” adlı sempozyumda Kaddumi’nin yaptığı konuşmada dile getirdiği hususlar zihinlerde önemli soru işaretleri oluşmasına neden olmuştu. 

Kaddumi oradaki konuşmasına “her şeyi söylemek istiyordum; ama hazırlık komisyonu üyeleri zaman müsait değil dediler” diyerek başladı. Bu cümlesi benim açımdan çok düşündürücüydü ve içimden “keşke bildiği her şeyi konuşsaydı da kralın çıplaklığını sadece Kaddumi değil bütün herkes bilseydi” demiştim. Çünkü onun konuşacaklarının, o sıralarda Batı Yaka’da İsrail hesabına şiddet fırtınaları estirenlerin, FKÖ’nün altını oyarak ABD Generali Dayton’un dümen suyuna girenlerin, direnişin önünü kapatıp yurda dönüş hakkına karşı komplo düzenleyenlerin damarına dokunacağını tahmin ediyordum. Zaten bildiklerinin çoğunu saklamasına rağmen açığa vurduklarının birçoğu da onların ve onlarla aynı telden çalanların damarlarına dokunacak nitelikteydi.

Kaddumi’nin ilk üzerinde durduğu konu Gazze kuşatmasıydı ve “uluslararası toplum” adına birilerinin bu kuşatmaya destek verdiklerine dikkat çekti. Yani emperyalizmin kendini “uluslararası toplum” olarak yutturmasından bizim gibi o da tedirgindi. Çünkü toplum hiçbir zaman bu vahşete onay vermez, onay verenler emperyalist güç odaklarıdır.

Kaddumi, çevre ülkelerin de kuşatmayı cezalandıracak yerde işgalcilerin yanında yer aldıklarına dikkat çekti. Bu arada Filistin’in içinden birilerinin de işgalcilerin yalakalığını yaptığını dile getirdi ki işte onlar da haklarında çok şey bildiği ama zamanın müsait olmaması sebebiyle konuşamadığı kişilerdi.

Vurguladığı önemli bir husus da anlaşmalar yolunun Filistinlilere hiçbir şey kazandırmadığıydı. “Oslo yolu halkımızın hedeflerinden hiçbirini gerçekleştirememiştir” diyen Kaddumi, Filistin halkını temsil etmesi gereken Filistin Konseyi’nin âtıl hale getirildiğini ve tamamen ferdi kararlarla hareket edildiğini ifade etti.

Onun işgalcilerin ve ABD’nin dümen suyuna giren Abbas yönetimine attığı önemli bir taş da Özerk Yönetim’in Batı Yaka’nın küçük bir parçası üzerinde dikta rejimine dönüştüğünü vurgulamasıydı.

İşgal yönetiminin bugüne kadar imzalanan anlaşmaların hiçbirine bağlı kalmadığına, dolayısıyla anlaşmalar yolunun çıkmaz yol olduğuna dikkat çeken Kaddumi yurda dönüş hakkını vermeyen her çözüm formülünün de eksik olacağını, bu haktan hiçbir şekilde vazgeçilemeyeceğini söyledi.

Avrupa Birliği’nin yardımlarına da dokunan Kaddumi, bu birliğin “Filistin halkına yardım” başlığı altında göstermelik bir yardım yaptığını, gerçekte ise Filistin halkına değil Özerk Yönetim’e yardım ettiğini hatırlattı.

Şimdi o ölünce, Fetih hareketinin şu anki lideri ve Filistin Yönetimi’nin Başkanı Mahmud Abbas, “Filistin için mücadele eden ve yorulmak bilmeden çalışan kardeşim, arkadaşım ve yoldaşımı kaybettik.” diye açıklama yapmış. Kaddumi söz konusu sempozyumdan sonra Abbas ve onun izlediği politika hakkında çok önemli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar Abbas’ın aslında Filistin direnişinin altını oyduğu gerçeğini teyit eder nitelikteydi. Bu konuda yaptığı açıklamaları yazsaydık zihinlerinizde önemli soru işaretleri oluşabilirdi. Ama bizim de makalemiz için tahsis edilen alan buna müsait değil. O yüzden bu kadarla yetinmek durumundayız.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango