Hamas kitabının yazarı Bora Bayraktar ile Kanal A’nın programlarından birinde beraberdik. Bizlerle bölgeyle ilgili bazı anılarını paylaştı. Bu meyanda bir ara Netanyahu ile mülakatlarına değindi ve onun ofisinde arka fonda Süleyman Mabedi grafiğine veya tasarımını, kabartmasını (bir anlamda maket) gördüğünü anlattı. Bora Bayraktar’ın tanıklığı da gösteriyor ki, diğer Yahudi liderler gibi Netanyahu’nun da en büyük emeli Mescid-i Aksa yerine Süleyman Mabedini inşa etmektir. Aksa’nın yerinde Süleyman Mabedini görmektir. Onu hayata geçirmektir. Elbette asıl niyetleri Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine tasarladıkları Süleyman Mabedini ikame etmektir. Bununla birlikte ara formüllere de açık olduklarını ima ediyorlar. Ara formüllerden maksat şudur: Arap ve İslam alemini de razı ederek Halil’de yaptıkları gibi Kudüs’teki Harem-i Şerif bölgesini paylaşmak ve Mescid-i Aksa’nın yanına tasarladıkları mabedi kondurmak. Yani ya yerine ya yanına Süleyman Mabedini dikmek. Bu eski bir planları. Burak Duvarını, Süleyman Mabedinin kalıntılarından sayıyorlar. Burasını bilindiği gibi Ağlama Duvarı olarak kullanıyorlar. Devamını da bulmak için Mescid-i Aksa ve civarında kazılar yapıyorlar. Lakin bugüne kadar maksatlarına nail olabilmiş değiller. Bora Bayraktar’a, Zaman gazetesinde iken 1988 veya 1989 yılında İsrail Hava Yolları El Al’ın aylık bültenlerinden birisinin kapağında yer alan tasarlanmış Süleyman Mabedini manşetten yayınladığımızı hatırlattım. Zaten İsrail hava alanlarında hediyelik eşya satan stant veya reyonlarda Süleyman Mabedini anlatan ve tasvir eden kitapçıklar satılıyor. Böylece rindaş ve ırkdaşları Yahudilere bu yolla bir gün Süleyman Mabedini ikame edeceklerini müjdelemiş oluyorlar. Yani İsrail bu niyetini alenen açığa vuruyor.
¥
Buna mukabil Filistin tarafı da aynısını yapıyor. Şeyh Ahmet Yasin Kur’an-ı Kerim’e ve ulemanın istihraçlarına dayanarak Mescid-i Aksa’nın 2015 ile 2026 yılları arasında kurtarılacağını öngörüyordu. Sarahaten 2015-2016 ve 2021 ve 2025 tarihlerini veriyordu. Filistinliler sadece öngörüde de bulunmuyorlar ve ön hazırlıklar da yapıyorlar. Bu ön hazırlıklardan birisi de 1969 yılında yakılan Nureddin Zengi-Salahaddin Eyyübi’nin minberini yenilemek. Yıkılan minberin yerine yenisi yapıldı. Lakin Filistinliler bunu yeterli görmüyorlar. Fetih minberi hazırlıyorlar. Halbuki, 2007 yılında Salahaddin Minberi olarak anılan minber Türk ustalar tarafından yenilenmiş ve 38 yıllık aradan sonra eski yerine yerleştirilmişti. Yapımında ve montaj çalışmalarında iki Türk kündekari ustası Recep Elitok ve Mehmet Ali Uçar’ın da çalıştığı ahşap minber, 4 yılı aşkın bir çabanın ürünü olarak Amman’da tamamlanmıştı. ‘Selahaddin Minberi’ olarak tanınan orijinal minber, aslen Türk asıllı olan Nureddin Mahmud Zengi tarafından 1168 yılında yaptırılmıştı. Türkmen atabeyi Nureddin Zengi’nin emriyle 1168 yılında yapılan minberin Aksa’ya yerleştirilmesi 1174 yılında erken vefatı nedeniyle Zengi’ye nasip olmamıştı. Bu misyon ardılı ve halefi olan Salahaddin Eyyübi tarafından ifa edilmiş ve tamamlanmıştır. Minber, Mescid-i Aksa’da, yakıldığı 1969 yılına kadar, 762 yıl kalmıştır.
¥
Gazze’deki Hamas Yönetimimin Başbakanı olan İsmail Heniyye ise fethin yaklaştığını ve bu münasebetle Mescid-i Aksa için özel ve hususi bir minber yapmaya koyulduklarını açıkladı. Bu minber yapımı elbette ki isimsiz hulafa-i raşidinden sayılan bir Nureddin Zengi sünnetidir. Minberi yaptırdıktan sonra Müslümanlar onunla savaşa girmişler ve onunla moral bulmuşlar ve Haçlıları çil yavrusu gibi dağıtmışlardır. Bu sünnet aynı zamanda Beni İsrail’in Tabut sünnetidir. Musa Aleyhisselam’ın kutsal emanetlerinin olduğu Tabut Beni İsrail’in zafer nişanesi ve moral kaynağıydı. Savaşlara teberrüken onunla giriyorlardı. Tabut bugün Topkapı Sarayındaki saklanan kutsal emanetlere tekabül etmektedir. İsmail Heniyye fethin yakınlaşmasının müjdesi olarak yeni bir minber sipariş ettiklerini ve bu yönde Selahaddin Eyyübi ve selefinin sünnetini ihya ettiklerini ifade etmektedir. Bu yeni ve özel minber yapma fikri yeni kurtarılan esirlerden Dr. Abdulaziz Ömer tarafından dile getirilmiş ve tavsiye edilmiş. Heniyye: “Allah’a güvenimiz tam ve biz fethe en yakın mesafede ve tarihi bir anda ve noktada bulunuyoruz” demektedir. Her iki taraf da bu tarihi anı bekliyor. Biz de bu bekleme ile ilgili Kur’an’a başvuralım ki hitamı misk olsun: Kul inteziru inna muntazirun. Fantaziru inni meakum mine’l müntazirin. Gününüzü görmek için bekleyin bakalım! Son gülen iyi güler. Ve’l akibetü lilmattakin.
YENİ AKİT