Ferguson’daki Olaylar, Filistin ve Siyonist Anlatı

Zulmetmekte oldukları topluluklar söze konu edildiğinde kurbanını suçlama kültürü hem beyaz Amerikalılarda hem de İsrail Yahudi toplumunda yaygındır.

HAKSÖZ-HABER

Asa Winstanley, Ferguson’daki olaylara yaklaşım ile Filistin’deki olaylara yaklaşım arasında baskın unsurlarındaki paralelliğe dikkat çekerek; buna karşılık Ferguson protstucuları ile Filistinliler arasındaki dayanışma örneklerine işaret ediyor.

Winstanley’in makalesini Salih Orhan kardeşimiz sitemiz için Middle East Monitor’dan tercüme etti.

***

Ferguson’daki Olaylar Hakkında Değişen Siyonist Anlatı

Asa Winstanley / Middle East Monitor

Ağustos ayında, silahsız Afro-Amerikalı genç Mike Brown elleri yukarda olduğu halde vuruldu. St. Louis, Ferguson’un gecekondu mahallesinde ona ateş eden beyaz polis memuru Darren Wilson’dı.

Oradaki siyah halka karşı sergilenen polis şiddeti ve ırkçılığının, hemen protestolara dönüşmesine sebep teşkil eden uzun bir geçmişi var. Jüri heyeti diye bilinen Amerikan usulsüz mahkeme sisteminin (normal delil toplama kurallarının geçerli olmadığı son derece yanlış bir süreç içeren) Wilson’ın herhangi bir suçtan dolayı yargılanmasına gerek görmedi. Tek bir duruşma dahi olmayacak, bu yüzden protestocular anlaşılır bir şekilde öfkeliler.

Başından beri sosyal medya hareketin stratejisinin belirlendiği iletişim ortamını sağladı. Ve yine sosyal medya işgal altındaki Filistinliler tarafından Mike Brown için adalet hareketiyle dayanışma sergilemek amacıyla kullanıldı. Hatta Filistinliler Ferfuson’dakilere biber gazıyla en iyi nasıl başa çıkılır bunun hakkında tavsiyelerde bulundular. (Ferguson’da kullanılan Amerikan menşeili biber gazı tüplerinin markası İsrail işgal güçleri tarafından Filistin’de kullanılanlarla aynı marka.)

Ferguson sokaklarındaki bazı kişiler söylentiye göre gösteriler sırasında “Free Gaza” diye slogan atarak cevap verdiler bu desteğe. Ekim ayındaki “Filistin’den Ferguson’a” birliği  “Ferguson Ekimi”nin dayanışma örneklerinden biriydi.

Irkçı beyaz Amerika’da mazlumlarla İsrail işgali altındaki Filistin’deki mazlumlar arasında oluşan kendiliğinden bağlar artıyor gibi görünüyordu. İsrail yanlısı propaganda grupları bu olguya cevap vermekte bocaladılar.

Mutaassıplık derecesinde bir Filistin karşıtı örgüt olan Hakaret Karşıtı Birlik (The Anti- Defamation League) (ki, 1980’lerde Güney Afrika apartheid rejimi karşıtı ABD dayanışma hareketine sızıp orada casusluk faaliyetinde bulunmuşlardı) Ağustos ayında bunun yanlış  “bir kıyaslama” olduğunu belirten bir açıklama yaptı. Görünüşe göre  yeni ortaya çıkan bu dayanışmanın dikkatleri İsrail’in işlediği savaş suçlarına çekeceğinden endişe etmişlerdi.

Geçen ay, 2.9 milyon Twitter takipçisi olan Amerikan futbolu yıldızı Reggie Bush, sosyal medyada Filistinlilere desteğini ifade ettiği ve her iki ülkedeki ırkçılığa dikkat çektiği bir paylaşımda bulundu. Bush Ferguson ile dayanışmayı gösteren bir işaret ile Hamdi Ebu Rahme ‘nin ( Batı Şeria’nın Bilin kasabasından Filistinli bir fotoğrafçı) bir fotoğrafını paylaştı.

Hakaret Karşıtı Birlik’in müdürü Abe Foxman üstten ifadelerle Bush’a “topuna bakmasını” söyleyip, Bush’un bu sosyal medya paylaşımının “her iki meseleyi anlamaktaki ciddi eksikliğini gösterdiğini” iddia etti. Foxman mesele hiç de sizin bildiğiniz gibi değil dercesine: “İsrail ile Filistin arasındaki çatışma ırka dayanmıyor” diye sızlandı.

Ama bu ilk inkârlardan bugüne gelindiğinde iki durumun epey ortak özelliklere sahip olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine mutaassıp Siyonistler gerçekten benzerlikler olduğunu kabul etmeye ve hatta açıkça kendi tespit ettikleri bazı benzerliklere dikkat çekmeye başladılar. Bu şekilde, Filistinliler karşısındaki her zamanki dillerine oldukça benzer ırkçı ifadelerle Afro- Amerikalıları karalayarak daha geniş kitlelere ırkçılıklarını göstermiş oldular.

Yasal ayaklanma ismindeki bir blogda şöyle endişe verici komplo teorileri geliştirildi mesela “İsrail karşıtları Ferguson’daki gösterilerin kontrolden çıkmasına sebep olabilir. ” “Ferguson’daki gerilimi istismar etmek isteyen son derece örgütlü bir çaba”ydı bu, Yasal Ayaklanma yine mesele hiç de sizin bildiğiniz gibi değil: “İsrail’in Ferguson’da ne olup ne olmadığıyla hiçbir ilişkisi yok” diyerek sızlandı. Oysa belgelerle sabit olan St Louis Polisi’nin İsrail’de eğitim aldığı gerçeğini kendisi de itiraf ediyordu.

Ama bu iddiamızın en açık örneği bir İsrail haber sitesi olan The Times of Israel’deki bir blog yazısından geldi. StandWithUs’ın (Seattle’da İsrail yanlısı bir propaganda grubu) danışma kurulu üyesi Robert Wilkes son derece ırkçı ifadelerle dolu “Filistin ile Ferguson arasındaki dokuz benzerlik” hakkında bir yazı kaleme aldı. Filistinliler ve Afro-Amerikalı protestocular sert, “vahşi” akıldışı bir şekilde “öfkeli”dir ve “kendini savunan bir beyaz polis ya da bir Yahudi askerin” gösterdiği şiddeti hak etmektedirler!

Bu makale az biraz ırkçılık karşıtı olan biri için bile çok saldırgandı kaçıyordu ki, sosyal medyadaki bir itiraz üzerine The Times of Israel sitesi tarafından hemen kaldırıldı.

Ferguson hakkındaki Siyonist anlatının seyri işte böyle ilginç bir yere varmıştır. “Hadi oradan! Burada görülecek bir şey yok”tan “Evet iki topluluk benzerdir ve zulüm görmeleri kendi hatalarından kaynaklanıyor.”

Zulmetmekte oldukları topluluklar söze konu edildiğinde kurbanını suçlama kültürü hem beyaz Amerikalılarda (ve beyaz Britanyalılar’ da) hem de İsrail Yahudi toplumunda yaygındır.

Bu propaganda cephesi Filistinlilerin başlarına ne geldiyse kendi elleriyle geldiğini söyler: Filistinliler bizimle müzakere etmez ya da barış yapmazlar.  Benzer şekilde Afro-Amerikalılar da bütün sıkıntıların kendilerinden kaynaklandığı iddia edilerek eleştirilmektedir. İnsanlar devletlerindeki sömürgecilik ve kurumsal ırkçılık gibi kökleşmiş sorunlarla yüzleşmeyi reddettiklerinde olan şey budur.

Wilkes şöyle diyerek açık bir kıyas yapmakta “Amerika’daki siyahi önderler bir karşı kahraman ve bir yüz karasıdırlar. Öfke yüklü bir iş tutmuş ırk-simsarıdırlar.”  ve Filistinliler de hakeza aynı böyledir.

Böylece şöyle bir yere varıyoruz ki, her iki ülkedeki mazlumlar ve her iki ülkedeki zalimler birbirleriyle dayanışma içerisindedir ve kendi emsaliyle bağları vardır. Sonuç itibariyle: İnsanları İsrail’in, Orta Doğu “cangılı”nda (İsrail’in kullandığı ırkçı bir ifade  olarak) bir çeşit modern insan hakları timsali ütopik bir yer gibi gösterip insanları kandırma girişimleri giderek başarısız kalıyora benziyor.

Çeviri: Salih Orhan / Haksöz-Haber

 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm