Siyonist katillerin Mavi Marmara katliamında suçlarını kabule ve cezalarını çekmeye zorlanmaları için onları köşeye sıkıştırma amaçlı politikalara destek verilmesi gerekirdi.
Fakat ne yazık ki sözde “Arap Barış Girişimi” tam tersini yaparak Filistin'in, Gazze'nin, Mescidi Aksa'nın özgürlüğü için verilen mücadeleye, bu mücadelede şehit olanlara ihanet etti. Bu, içinde zilleti barındıran bir ihanettir.
Öncelikle, Mahmud Abbas'a güya işgal devletiyle doğrudan görüşme yetkisi veren sözde “Arap Barış Girişimi”nin konumunu gözden geçirmekte yarar var. Siyonist işgalden dolayı mağdur edilen, haksızlığa uğratılan taraf Filistin halkıdır. Dolayısıyla burada hak mücadelesinin ve gerekirse pazarlığın birinci derecede tarafı Filistin halkıdır. “Arap Barış Girişimi” logosunu kullananlar kim adına ve hangi yetkiyle Abbas'a doğrudan görüşme yetkisi veriyorlar? Filistin halkı veya bu halkın desteğiyle oluşturulmuş kuruluşlar, bu halk adına mücadele eden direniş hareketleri, siyasi mekanizmalar onlara kendilerini temsilen karar vermeleri için vekalet mi verdi? Tam aksine Filistin halkını temsil eden kurumlar ve Fetih dışındaki direniş organlarının tümü Filistin halkı yararına hiçbir olumlu işaretin alınmadığı ortamda işgalcilerle görüşmenin kendi açılarından abesle iştigal anlamına geldiğini, buna karşılık işgalcileri zorlayan siyasi ablukanın kalkmasını sağlayacağı için tamamen onların işine yarayacağını dile getirdiler.
Sözde “Arap Barış Girişimi”nin böyle bir yetkiyi kullanmaya kalkışabilmesi için en azından Filistin halkının ve davasının yararına bir şeyler yaptığını, niyet ve amellerinin bu doğrultuda olduğunu ispat etmesi gerekir. Tam aksine ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi Mitchell'in talimatları doğrultusunda ve tamamen siyonist işgalcileri rahatlatma amacıyla hareket ettikleri hadiselerin gelişme sürecinden ve sergilenen tutumdan anlaşılıyor.
Yine George Mitchell'in talimatlarıyla ve Filistin halkından alamadığı yetkiyi “Arap Barış Girişimi” adlı göstermelik organizasyondan alan Abbas'ın da bu meselede Filistin halkını temsil ve onun adına pazarlık yetkisi yoktur. Çünkü her şeyden önce Filistin Özerk Yönetimi Anayasası'na göre başkanlık süresi 9 Ocak 2009'da sona ermiştir ve o tarihten bu yana Özerk Yönetimin değil ABD Özel Sorumlusu General Keith Dayton'un başkanıdır. Dürüst bir seçim yapılması durumunda yeniden başkanlığa seçilmesi ihtimali bulunmadığını çok iyi bildiği için şartların müsait olmadığı gerekçesine dayanarak başkanlık seçimlerini sürekli ertelemekte ve Dayton'un verdiği yetkiyle başkanlık koltuğu gaspını sürdürmektedir.
Meşru yetkiden yoksun Abbas'ın pazarlık gücüne de bakalım. Onun işgalci siyonistlerle doğrudan görüşmesi farenin kediyle doğrudan görüşmesi gibidir. Bir iki örnekle açıklığa kavuşturalım.
Geçtiğimiz Mart ayında Çeçenistan'daki işbirlikçi yönetimin başkanı Kadirov'un annesi Kudüs'ü ziyaret ediyor. Abbas'ın eşi de ona refakat ediyor. Çeçen bayan Mescidi Aksa'ya girerek namaz kılmak istiyor. Abbas'ın eşi de onunla birlikte girmeye kalkışıyor, ama işgalci askerler “sen giremezsin” diyerek geri itiyorlar. Ne bu muameleye maruz kalan bayan ne de onun eşi sözde “başkan” bir itirazda bulunabiliyor. Üstelik bu olayla ilgili haberi de İsrail'in Yediot Aharanoot gazetesi, adeta Abbas'ı ve konumunu hafife alıcı bir üslupla yayınladı. Şimdi düşünelim hanımının Mescidi Aksa'ya girmesinin engellenmesine ve aşağılanmasına itiraz edemeyen Abbas doğrudan görüşmelerde neyin pazarlığını yapacak ve nasıl bir performans ortaya koyabilecek?
Bir diğer örnek: Ramallah'ta oluşturulan kukla yönetimin başkanı Abbas, bu şehirden yine ona bağlı Beytulahim'e seyahat için işgal yönetiminden izin istemek zorundadır. Aksi takdirde işgalci askerler güvenlik kontrol noktasında durdurup geri çevirebilirler. Bu durumdaki bir kişinin doğrudan görüşmelerinin Filistin halkı ve davası yararına ne sonuç vermesi beklenebilir?
Bu görüşmeler tamamen siyonist işgalcileri rahatlatma ve düzlüğe çıkarma amacıyla yapılmaktadır. İşte bu Abbas, sırf Batı Yaka'daki direniş gruplarına karşı İsrail hesabına savaşmak amacıyla ABD'den 400 milyon dolar yardım almıştır. Diğer amaçlarla aldıkları bunun dışındadır.
O savaşı nasıl yürüttüğü hakkında Filistin Enformasyon Merkezi Türkçe bölümünde (www.filistinhaber.com) “Abbas Milisleriyle Siyonist İşgal Devleti Direnişe Karşı El Ele” başlıklı dosya yayınlandı. Mutlaka okuyun. 20 dakikanızı alır. Filistin iç barışı konusunda zihinlerinizi zorlayan sorulara cevap bulmak için 20 dakikanızı feda edin. Okuduğunuzda işbirlikçi Abbas'ın Karzai'yi ve Kadirov'u ne kadar geride bıraktığını da göreceksiniz. Filistin iç görüşmelerinde dayattığı şartlardan bir adım geri atmazken, Mitchell'in bir işaretiyle işgalcilerle doğrudan görüşmelere geçen Abbas'la neden iç barış sağlanamadığını da daha iyi anlayacaksınız.
VAKİT