Hüsni Mübarek'in meydanı terk ederken yerine yerleştirdiği sonra cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için epey çaba harcayan, kazanamayınca da meydanı tamamen terk edip ülke dışına kaçan Ahmed Şefik, yeni anayasanın onaylanması için hilelere başvurulduğunu, Mısır halkının cahil ve yoksul olmasından yararlanılarak aldatıldığını ileri sürdü. Onun bu sözleri bir nükteyi hatırlatıyor. İki kör sofrada dolma yiyor. Biri diğerine "niye dolmaları çift çift yiyorsun!" diyor. Öteki "nereden çıkardın?" diye soruyor. "Ben çift çift yiyorum da oradan tahmin ettim!" diyor.
Mısır'da durum aynı değil tabii. Sadece fiilde değil nitelikte de biri diğerinden çok farklı. Ama buradaki nükte suçlama yapanın durumunu ortaya koyduğundan anlamlı. Şefik'in durumu camdan bakarak dışarıyı seyrettiğini zanneden, ama şeffaf sandığı önündeki camın aslında arkasına kaplama yapılmış ve gördüğü manzaranın gerçekte kendi kopyası olduğunu fark edemeyen birinin durumuna benziyor.
Halkı cahil bırakmak ve yoksullaştırmak sonra da bu özelliklerini istismar, Ahmed Şefik'in bugün bir karşı devrimle yeniden iş başına getirmek istediği dikta rejiminin en önemli taktik ve stratejisiydi. Bugün Mısır toplumunun önemli bir kesimi cahil bırakılmış ve yoksullaştırılmış ise sorumlusu geçmişteki dikta rejimidir. Yani Ahmed Şefik ve üstatları. Üstelik bugün toplumun bu özelliklerini istismar etmeye kalkışan yine aynı çetedir. Sokaklara çıkarılan, kargaşa ve anarşi amaçlı gösterilere yöneltilen grupların yönlendirilmesinde söz konusu çetenin maddi desteğinin payı olduğuna dair haberler muhtelif medya kaynaklarına yansıdı. Bunların hepsi de İslâmî kesime ait değil.
Bu ülkede yeniden yapılanma döneminde gürültü çıkaranları yönlendirenler aslında devrim sürecinde deliklere giren farelerdir. O dönemde Ahmed Şefik gibi bazı tarla fareleri alanda kalmayı tercih ettilerse de önemli bir kısmı deliklere girmişti. Başta yine Şefik olmak üzere alanda kalanların bazıları yolsuzluklarından ve çirkin işlerinden sorgulanacaklarını bildikleri için geçiş döneminden sonra hemen alanı terk etme yani Mısır dışına kaçma ihtiyacı duydular. Şimdi delikten çıkardıkları fareleri uzaktan kumanda ederek ortalığı karıştırıyor ve utanmadan amaçlarının bir karşı devrim olduğunu söylüyorlar. Ama heyhat! Bunu başarmaları mümkün değildir ve tutundukları dal yine kopacak.
Evet, dikta rejiminin yeniden canlandırılması ve devrimin ayağının kaydırılması için söz konusu çete şimdiye kadar muhtelif taktiklere ve oyunlara başvurdu. Son oyunları da Sina'da işgal altındaki Filistin topraklarına yakın bölgede sınır koruma görevlilerinin iftar yaptıkları sırada saldırı düzenlemeleri, sonra suçu İslâmi harekete ve Filistin'deki direnişe atmaya çalışmaları olmuştu. Ama yapılan tahkikler o karanlık güçlerin kirli ellerini ve bu ellerin işgalci siyonistlerle de bağlantılı olduğunu açığa çıkardı.
Her şeyden önce Mısır'da dikta rejimi devrilirken kazanan halktır. Eğer ki bir askerî darbe yahut derin güçlerin birbiriyle hesaplaşması söz konusu olsaydı kuvvet üstünlüğü ile karşı darbe için şartlar ve zemin oluşturulması ihtimalinden söz edilebilirdi. Mısır'da bugün her ne kadar deliklerinden çıkan farelerin oyunlarıyla ve Ahmed Şefik'in ifade ettiği şekilde cahilleştirilmiş ve yoksullaştırılmış toplumun bazı kesimlerinin bugün hâlâ o fareler çetesi tarafından istismar edilmesi sebebiyle sokaklarda bir kalabalık oluşturulsa da gerçekleştirilen devrim bir halk devrimidir. Cunta darbesi değildir. Halk, devrimine sahip çıkacak ve meydanı deliklerinden çıkan farelere teslim etmeyecektir.
"Karşı devrim" iddiasındaki fareler çetesi gerçekte bir devrim değil darbe çabası içindedir. Ama başarılı olmalarını sağlayacak araçları kaybetmişlerdir. Bu araçlar artık onları meydandan çıkaran halkın seçtiklerinin elindedir ve onlar bu araçları yeniden kendilerine kaptırmamak için bütün güçleriyle mücadele edecektir.
Yaşanan olaylar aslında gerçekleştirilen halk devrimlerinin arkasında ABD'nin ve uluslararası güçlerin olduğuna dair komplo teorilerinin saçmalığını da gözler önüne seriyor. Eğer halk devrimlerinin arkasında o güçler olsaydı bugünkü yeniden yapılanma ve yeni dönemde izlenen siyaset onları rahatsız eder miydi?
YENİ AKİT