Bir okuyucumun internette bana aktardığı bir yazıda, benim "enflasyon farkının faiz olmadığı" hakkındaki açıklamamı tenkit ve ret ediliyor, bu münasebetle de "para, İslam bankacılığı, enflasyon, faiz" hakkında ilgi çekici açıklamalar yapılıyor.
Herhalde birkaç yazıda bu konulardaki bilgi, yorum ve düşüncemi bir daha yazman gerekecek.
Tenkit yazısında benden aktarılan açıklama şöyle:
"Soru:
"Enflasyon oranında faiz helal midir? Yoksa faiz yerine altın, döviz vs. mi alınmalı?
"Cevap:
"Faiz olursa, oran ne olursa olsun helal olmaz. Enflasyon oranında fazlalık faiz değildir. Mesela birine yüz lira ödünç verseniz, alt ay sonra enflasyon yüzde otuz olduğu için 130 lira alsanız bu otuz liralık rakkam fazlalığı faiz değildir, alt ay önce verdiğiniz paranın –satın alma gücü bakımından- eşit karşılığıdır. Bu böyle olmakla beraber faizcilik yapan bankalara para yatırarak buradan enflasyon oranında faiz almak caiz olmaz; çünkü: a) Bu bankalar sizden aldıkları parayı reel (enflasyon oranından fazla) faizle satmak suretiyle para kazanmakta ve size de o paradan ödeme yapmaktadırlar. b) Bankaya para yatırmak bir akit yapmaktır; bu akit, faizli para alım satım aktidir, sonunda kâr da olsa zarar da olsa yapılan akit faizli akit olduğu için İslam'a göre meşru değildir. Elinizde para var da bunu meşru yoldan nemalandıramıyorsanız Özel Finans Kurumlarına yatırabilirsiniz."
Bu nakilden sonra tenkitçi şöyle diyor: "Enflasyon oranında fazlalık faizdir. Öncelikle yukarıdaki verilen hükmün Kuran ve hadis gibi kutsal metinlerle delillendirilmemesinin önemli bir eksiklik olduğunu belirtmek gerekiyor."
Müctehid imamlar devrinden bu yana fetvalarda, fıkıh açıklamalarında her zaman ayetler ve hadisler zikredilmemiş, muhataplara sonuç (naslardan çıkarılan hüküm) lazım olduğu için yalnızca o yazılmış ve söylenmiştir. Benim bu açıklamam bir soruya verilen kısa cevaptan ibarettir. Faiz ve enflasyon konusunda delillere (ayetlere, hadislere, kıyasa...) dayalı detaylı açıklamaları da ilgili kitaplarımda yaptım (Mesela Mukayeseli İslam Hukuku 2. cilde bakılabilir).
(Bana gönderilen yazıda tenkit eden zatın adı olmadığı için "tenkitçi" diyorum, okursa kusura bakmasın, lütfen.)
Tenkitçi yazıya faizin (faizli işlemlerin) tarifi ile başlamış ve şöyle demiş: "Kısaca paradan para kazanmak diye açıklanan faizli işlemler"
Önce bu tarifin hem seküler bilime hem de fıkıhta yapılan tariflere uygun olmadığını kaydetmem gerekiyor. Kendisinin aktardığı hadislerde, mesela buğdayın buğday ile "eşit olsa bile veresi" veya "eşit olmadan peşin" alınıp satılması da faizdir (ribadır) ve bunun "paradan para kazanmakla bir ilgisi yoktur; olsa olsa "buğdaydan buğday kazanmak" söz konusu olur.
Bize göre doğru tarif şöyledir: "Malın mal ile veya paranın para ile değişimi (satımı veya ödünç verilmesi) mahiyetindeki bir akitte karşılığı bulunmayan bir fazlalıktır."
İslam'a göre peşin yüz lira, vadeli yüz liradan kıymetli olduğu için satım yoluyla mübadele edilirse (mesela peşin yüz lira üç ay sonra ödenecek yüz liraya satılırsa) faiz gerçekleşir. Peşin veya vadeli olarak yüz lira mesela yüz bir liraya satılırsa yine faiz oluşur. Ama peşin yüz lira vadeli olandan daha kıymetli olduğu halde bu kıymet Allah rızası için ihtiyacı olana bağışlanır; yani para ödünç verilirse faiz olmaz, karz-ı hasen olur, üç ay sonra yine aynı değerde ödeme yapılır ve ödünç veren sevap kazanmış olur.
(Devam edecek.)
YENİ ŞAFAK