Ez-Ziri: Kudüs Bütüm Ümmetin Meselesidir

İsrail hapishanelerinde yaklaşık çeyrek asır kalan 'Filistin'in Mandelası' lakaplı Selim ez-Ziri, Filistinli taraflara birlik çağrısında bulundu.

İsrail hapishanelerinde 24 yıl tutuklu kaldıktan sonra 1993 Oslo Anlaşması sonrası serbest bırakılan, hapishaneden çıktığında ise ailesinden kimseyi bulamayan Ziri, AA muhabirinin sorularını cevapladı.

"Bütün Filistinli siyasi taraflara, grupçu değil milli birlik eksenli düşünmelerini tavsiye ediyorum" diyen Ziri, "Çünkü Filistin gruplardan daha büyüktür. Böyle düşünün, işte o zaman bütün renklere gönlünüzü açacaksınız. Herkesin, Filistin'i yöneten liderlere değil, vatanına hizmet etmesi gerekir. Bölünme bize büyük zarar verir. Ben birlik ve beraberliğin yakın gelecekte oluşacağı konusunda iyimserim" dedi.

-Gençlik yılları-

Aslen Bi'r Sebalı (Beersheva) olan ailesinin birçok Filistinli aile gibi İsrail tarafından göçe zorlandığını ve Gazze'ye yerleştiğini kaydeden Ziri, "1967'de işgalcinin saldırıları yüzünden eğitimimi tamamlayamadım. Fetih Hareketi'nde direnişe katıldım ve görevimi yerine getirdim. Birçok cephede bizimle savaşanlarla savaştım. O dönem birçok üniversite öğrencisi özgürlük rüyasıyla halkını savunmak için kitaplarını yakarak fedai hareketine katıldı" diye konuştu.

Hayfa kentinde esir düştüğünü belirten Ziri, şöyle devam etti:

"O günlerde birçok Filistinli, işgalciler tarafından idam edildi. İdam edilme sebepleri sadece Arap ve Müslüman olmalarıydı. Biz barış ve özgürlüğü seven bir milletiz. Ancak aslen Rus olup Rus kimliği taşıyanların Avrupa'dan gelip topraklarımızı işgal etmelerine ve bizi yurtlarımızdan çıkarmalarını kabul edemezdik. Filistin halkı, Yahudilerin Nazilerden kurtarılmasında büyük rol oynamıştır, onlara kapılarımızı açtık fakat onlar bizi, bizim evimizden kovdu. Vietnam'da da olduğu gibi tarih bize işgalcilerin kazanamayacağını gösterdi. Hak, adalet ve özgürlük kazanacaktır. Biz haklıyız eğer haklı olmasaydık İşgalcilere karşı bunca sene direnemezdik."

-Hapishane yılları-

Hapishane yıllarındaki esirleri örgütlemesi ve oluşturdukları akademik ortama dair Ziri şunları söyledi:

"Esaret esnasında, insanın kendisi kavganın alanı haline geliyor. İşgalciler bizimle yemek, su, kıyafet ve teneffüs ettiğimiz havayı koz olarak kullanmaya başladı. Dolayısıyla dışarıdaki savaşla içerideki birbirinden farklılık arzediyordu. Savaş ilim ve kültürle olur. Arkadaşlarımız arasında öğretmen, doktor, mühendis ve akademisyenler vardı. Biz de esirler arasında kültür ve kalkınma ortamı oluşturmayı başardık. Ülkemize silahla hizmet ettiğimiz gibi ilimle de hizmet edebilelim diye günlük olarak tarih, coğrafya ve hayatın bütün alanlarındaki konularda dersler yapıyorduk. Hapishane üniversitesinden mezun olanlar dışarıda görev yaptılar. Bu Filistin sokaklarını, üniversitelerini ve okullarını etkiledi."

Esirleri nasıl örgütlediklerine de değinen Ziri, "Hatırlıyorum da, bir defasında 11 bin Filistinli esir aynı gün aynı saatte açlık grevine başlamıştık bu işgalcilerin canını çok sıkmıştı. Bazı kötü şartları düzeltmek zorunda kalmıştı" ifadelerini kullandı.

Ziri, Şeyh Ahmed Yasin ile aynı cezaevinde kaldığını hatırlatarak Ziri, "Ahmed Yasin dost, erdemli ve vatanı için mücadele eden biriydi. Milli birliğe inanıyor ve Filistin'in bütün Filistinlilere ait olduğunu düşünüyordu" şeklinde konuştu.

Serbest bırakılması ve Mandela ile görüşmesi ile ilgili ise Ziri şunları anlattı:

"Oslo Anlaşması sırasında Yasir Arafat'ın ABD Başkanı Bill Clinton'dan benim ve Şeyh Ahmed Yasin'in serbest bırakılmasını talep etmesi sonucu cezaevinden çıktım. Ancak Ahmed Yasin'i serbest bırakmadılar. Cezaevinden çıkarken çok üzüldüm çünkü arkamda 11 bin Filistinli esir bırakmıştım. Esir arkadaşlarımla ailemden daha fazla vakit geçirmiştim. Evime döndüğümde ailemden hiç kimse kalmamıştı, hepsi ölmüştü. Ancak şunu düşünüyordum 11 milyon Filistinli benim ailemdi ve her Filistinlinin evi benim evimdi. Nelson Mandela ile görüşmek benim için bir hayaldi çünkü bu adam kelimenin tam anlamıyla özgürlüğü temsil ediyordu. Arafat benim Mandela ile görüşmemi sağladı ve hayalim gerçek oldu."

-Arap Baharı-

"Arap Baharı'nın uzun vadede Ortadoğu için olumlu sonuçları olacağına inancını dile getiren Ziri, "Suriye'de gördüklerimiz bize acı veriyor. Kendisine saygısı olan bir lider halkını katletmez" dedi. Arap Baharı'nın olduğu ülkelerin kendi işleriyle meşgul oldukları için Filistin'e gerekli önemin gösterilmediğini görüyoruz. Filistin, benim şahsi meselem değil, bütün İslam Ümmeti ve Arapların meselesidir. Mescid-i Aksa Endonezya'dan Fas'a, oradan Türkiye'ye bütün Müslümanlarındır. Biz mızrağın ucunda olabiliriz ama ümmetin bütün fertlerinden adil davamızın yanında olmalarını umuyoruz. Müslüman, tabiatı itibariyle nerede olursa olsun haktan yana tavır alır. Haklı ise Müslüman olmayanların bile yanında durmalıyız."

-Türkiye'ye Teşekkür-

"Türkiye'ye Filistin meselesindeki duruşundan dolayı teşekkür ediyorum" diyen Ziri sözlerini şöyle tamamladı:

"Şunu açıkça ifade edebilirim ki Türkiye, Filistin meselesine Araplardan daha çok şey sunmuştur. Türkiye'nin desteğini arttırmasını umuyorum. Türkiye'nin Ortadoğu'daki tarihi rolünü yeniden kazanmasını bekliyoruz. Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nden daha çok Ortadoğu'yu önemsemesi gerekir."

Filistin Haberleri

Siyonist çete Gazze'deki 'güvenli bölgede' 11 sivili katletti
Direnişçilerle çatışmada Abbas rejiminin bir subayı öldürüldü
Siyonistler Batı Şeria'da 7 yeni "kaçak yerleşim birimi" kurdu
Son 2 ayda Gazze'nin kuzeyine sadece 12 yardım tırı ulaştı
Fas'ta doktorlar Gazze'de sağlık çalışanlarının hedef alınmasını protesto etti