Kasım’da dedim ama Aralık’a sarktı.. Aralık’ta da olmazsa Ocak’ta, derin devlet davasında yeni bir dönem başlayacak.. 12 Eylül, 28 Şubat, Muhsin Yazıcıoğlu, Özal suikastı davası..
Eymür’ün gözaltına alınıp sorgulanmasının Yeşil’le ilgili olduğu söyleniyor.
Bu işin başından beri en önemli, en geniş soruşturma dalgasının eşiğindeyiz. Eymür serbest kalsa da, fırtına öncesi sessizliği yaşıyoruz gibi sanki.
Hep söylüyorum daha işin ucu siyaset ve bürokrasi dünyasına gelmedi.. İş dünyasına, basına gelmedi.. KCK davası Kürt Ergenekonuna dönüşebilir.. Oradan sadece terör değil Kürt mafiasına da ulaşılabilir. Gelinen noktada Ağar’dan Çiller’e, Karadayı’dan Çevik Bir’e, hatta Demirel’e kadar daha birçok kişinin kapısı çalınabilir.. Yargı ayağında bunlar olurken, siyaset ayağında da bir yandan Dersim’i konuşuyoruz, öte yandan Anayasa değişikliğini..
Öncelik Anayasada olmalı.. Bana kalırsa bu konuda ciddi bir yöntem sorunu var. Çok yavaş ilerliyor işler. Anayasa değişikliği ile bitmeyecek bu iş, buna göre yasaların, yönetmeliklerin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.. Daha kozmik odaya girilecek, devletin arşivleri açılacak..
Mafiadan kayıt dışına birçok konu çözüm bekliyor..
Mesela Mısırlıların işi daha kolay aslında. Onlar uygun bir araziye bina yapıyor. Bizim önce yanlış yapılan bir binayı yıkmamız, sonra onun enkazını kaldırıp yerine yeni bir bina yapmamız gerekiyor.
İşin daha da kötüsü, ev işgal edilmiş ve işgalci yıkıma karşı çıkıyor.. Birileri de yıkımı engellemek için direniyor.. Bana sorarsanız, bu çete davalarında daha işin başındayız.. Birileri bu işin genişlemesini engelliyor.. Sanki bu derin yapıyı teslim almak ve yeniden farklı bir biçimde yapılandırmak isteyen derin ve gizli bir el varmış gibi..
Bu arada kamuda derin yapılanmanın bir şekilde oluşmaya başladığını da belirtelim.. Güç ve iktidar birilerinin başını döndürüyor.. Birileri bu aşamada oynanan derin oyunun farkında olmayabilir ama farkına vardıklarında ise çok geç kalmış olabilirler..
Yeni bir derin devlet, daha genç ve zinde bir baş belası demektir. Derin devlet derin devlettir. Bunun sağı-solu belli olmaz.. Şimdi sanık sandalyesinde oturanların yanında dün dincisi de vardı, solcusu da, milliyetçisi de.. Kemalizm gider, anti Kemalizm gelir, sonunda değişen bir şey olmaz..
Bana kalırsa bu işlerde kritik eşik aşıldı. Geri dönüş yok. Ama bu işin bu kadar uzamaması da gerekiyor.. Mesele 5-10 kişiyi içeri tıkmaktan ibaret değil..
İçeri tıkılanların içinde merkez komitede kaç kişi var ona bakmak gerek.. Birçoğu emir-komuta zinciri içinde hareket eden insanlar.. Onların altında, bu işlerin böyle olduğunu, hep böyle olacağını düşünen insanlardan oluşan kalabalık bir kesim var. Bir kısmı ise bunların şerrinden emin olmak ya da gücünden istifade etmek için bunlara yanaşan menfaatçi tipler.. Bunları aynı kategoride değerlendirmemek gerek. Hatta uyuşturucu bağımlısı, psikopat birtakım tetikçilerin bile ayrı kategoride değerlendirilmesi gerek..
Bunlar arasında ayırım gözetmeden hepsini aynı şekilde suçlamak ya da tutuklamak bana çok da doğru gelmiyor.. Ben hâlâ işin başındaki kanaatimi taşıyorum.. Derin devlet tasfiye edilmiyor, kontrol dışı unsurlar tasfiye edilerek yeniden yapılandırılıyor.. Sadece kontrol dışı unsurlar tasfiye edilmekle kalmıyor, laikçi Kemalist yapı da tasfiye ediliyor. Çünkü artık iş göremez hale geldiler. İnandırıcılıklarını ve ciddiyetlerini kaybettiler.. Sadece sorun üretiyorlar..
Geçmişin defterlerinin de bir şekilde tasfiye edilmesi gerekiyordu..
Ümid ederim savcılar bu işi sıradan bir ceza davası olarak ele almıyorlardır.. Bana kalırsa bu işte hiç silah kullanmayanlar, en çok cinayet işleyen adamdan daha suçludurlar.. Ötekiler biyonik bir robot hükmünde bana göre.. Bir terminatör..
Bu yapıda görev alanlar şimdi yeni yeni konuşmaya başladılar.. Dolaylı olarak bu yapıda görev alanlar dışarı çıksalar aslında daha çok konuşurlar gibi geliyor bana..
Yeni yılda konuşanların sayısı daha da çoğalacak gibi geliyor bana.
Bir de “Hayata dönüş operasyonu”ndaki gibi, emir veren, operasyonu yönetenler hayatta iken, operasyona katılanlar kolayca belirlenebilecekken, hâlâ Genelkurmay ve bakanlıklarda konuyla ilgili bilgi ve belge bulunmadığı yönünde mahkemeye yazı gönderenler de dahil ifadelerine başvurulacak olursa, bir daha kimse mahkemeyle dalga geçer gibi böyle cevaplar yazamaz. Yazarsa da hesabının sorulacağını bilir.. Madem öyle, çağırıp sorun bugünün HSYK üyesi, o günün Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’a.. O bilmeyecekse kim bilecek.. O kadar insanın öldüğü, yaralandığı bir operasyonun belgeleri nasıl kayıt dışı olabilir?
Ha sahi şu kozmik oda araştırması ne oldu? Şu iki kamyon el bombası hikayesi, suikast planları filan?.. Selam ve dua ile.
YENİ AKİT