Artık insaf edin. Gözlerinizi açıp uyanın!
Bin yıldır İslam'ın ana rahmi merhametine sahip sinesinde kucak kucağa, ikiz kardeşler gibi yaşadınız.
Namaza birlikte koştunuz.
Savaşlara birlikte gittiniz.
Bayramları birlikte yaşadınız.
Resmi tarihin dehşetli ve hainane yalanlarını da biliyorsunuz.
Şehit olurken Türk-Kürt olmanız bir şey ifade etmedi.
Allah yolunda savaşan müminler oldunuz.
Kız alıp kız verdiniz.
Türk'tünüz, Kürt'tünüz.
Kiminiz "Ne Mutlu Türküm diyene" uçurumundan, kiminiz "Kürtçülük" uçurumuna düştünüz.
Bir asırdır birlikte yaşadığınız halde bugün gözlerinizi açamıyorsunuz.
Boğmak istediğiniz kardeşiniz, tecavüz etmek istediğiniz kardeşinizdir.
Ey Müslüman Kürtler ve Türkler insaf edin!
Bugün sesinizi yükseltmez, bugün bir asırdır heba edilmekte olan hukukunuza sahip çıkmazsanız yarınınız da olmayacak.
Bu fırsat bir daha gelmeyebilir.
Diyarbakır Cezaevi'nde yaşadıklarınıza bakıp Türkler'e düşmanlık beslemeye hakkınız yok.
Size bunları yapanlar bir avuç şuursuz ırkçı ve süfyan çarpıklarıydı.
Cehennem onlara yeter.
Türkler de bunların dehşetli zulümlerine uğramıştır.
Türkler'in de dağa çıkmış bir avuç ırkçı teröristi bahane ederek bütün Kürtler'i düşman ilan etmeye hakkı yok.
Kürtçülüğün Kürtler'e, Türkçülüğün Türkler'e hiç faydası yok.
Hepimizin kurtuluşu bizi bin yıldır birlikte yaşatan İslamiyet'in parlak hakikatlerinde ve sımsıcak sinesindedir.
Değilse bu dehşetli asırda düşmanlarınızın boyunduruğu altına gireceksiniz.
Yaşasın Türkler ve Kürtler'in kardeşliği.
Kahrolsun kardeşi kardeşe kırdıran kafatasçı ırkçılar.
Ey AK Partili devlet ricali...
Sizin bugün verdiğiniz destansı mücadeleyi ancak gelecek nesiller anlayacak ve sizi rahmetle yadedecekler.
TBMM ilk defa ülkenin en önemli sorununu tartışıyor. Bundan daha önemli gelişme olabilir mi?
Devlet Bahçeli'nin, Deniz Baykal'ın gürültüsüne, ortaya çıkardıkları dehşetli hercümerce bakıp yılmayın.
Allah doğruların yardımcısıdır!
Dersimiz Dersim!
Dersim'in adını önce Tunceli yapıp sonra da yakıp yıkan, çoluk çocuk yaşlı, kadın kız demeden zehirli gazla yok eden Onur Öymen'in CHP'sidir!
Dersim Osmanlı zamanında özerkti. Dersimliler Osmanlı'ya da zaman zaman ayaklandılar.
Önce, 1935'te Dersim'in adı Tunceli olarak değiştirildi. Tunceli'ye General Abdullah Alpdoğan vali olarak atandı.
Başbakan İnönü Tunceli'de iki yıldır izlenen reform programının bölgeyi uygar hale getirmek için uygulandığını belirtti ve buna direniş olduğunu söyledi.
Askere gitmek ve vergi vermek istemeyen aşiretlerce bir ayaklanma çıkarıldı.
General Abdullah Alpdoğan komutasında başlatılan askeri harekat 13 Eylül 1937'de sona erdi.
Harekata Hava Kuvvetleri'nden üç uçak filosu katıldı.
Sabiha Gökçen bu harekatta görev aldı.
Ancak olaylar durdurulamadı ve 1938'de yeni bir ayaklanma çıktı. Eylül 1938'de Dersim tamamen söndürüldü.
Şimdi...
İhsan Sabri Çağlayangil o zaman Malatya Emniyet Müdürü'dür.
Kendi ses kaydında şöyle demekte:
"...Neticeyi söylüyorum. Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtleri'ni kestiler. Kanlı bir harekat oldu, Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi Dersim'e girdi..."
Dersim'de kurulan mahkeme Türkçe bilmeyen sanıkları yargıladı ve çoğunu idama mahkum etti.
Ne savunma, ne avukat vardı.
Seyyid Rıza'nın oğlunun yaşı 17 idi, asmak için 21 yaptılar.
Çağlayangil şöyle anlatıyor:
"Seyyid Rıza'yı meydana çıkardık. Etrafta hiç kimse yoktu. Seyyid Rıza bağırdı:
"Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, zulümdür, cinayettir."
Benim tüylerim diken diken oldu.
Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingene'yi itti, ipi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu ve kendini astı.
Gömüleceği yerde türbe olmasın diye cenazesi yakıldı..."
BUGÜN