Kenya’nın başkenti Nairobi’de yaklaşık 2 milyon yoksulun yaşadığı Kibera Mahallesi’nde barınan Zeynep Fatuma, yıllar önce eşi tarafından terk edildi.
İngiliz sömürge yönetimi tarafından 19. yüzyılın ortalarında Sudan’dan Kenya’ya getirilen “Nübyelilerden” olan Fatuma, 6 çocuğuna hem annelik hem babalık yapmaya çalışıyor.
Hayat mücadelesini AA muhabirine anlatan Fatuma, eşinin yaklaşık 10 yıl önce Müslüman olacağı bahanesiyle kendisini kandırarak kaçtığını söyledi.
Anne ve babasını erken yaşta kaybeden Fatuma, kocası kaçtıktan sonra bir başına kaldığını, o dönemde kendisine büyükannesinin sahip çıktığını ifade etti.
“Aldığım Maaş Yeterli Değil”
Fatuma, “Büyükannemin desteğiyle ufak bir işe başlamıştım. Evde samosa ve mandazi dediğimiz hamur işlerini yapıp sokakta satıyordum. Fakat büyükannem ölünce biz yine bir başımıza kaldık. Çocuklarımla çok zor zamanlar geçirdik.” dedi.
Bir okulda hizmetli olarak çalıştığını belirten Fatuma, “Okuldan aldığım maaş yeterli değil. Çocuklarımın okul ücretlerini ben ödüyorum. Kıyafetlerini ben alıyorum. Karınlarını ben doyuruyorum. Onların okul ücretlerini çıkarınca geriye 20 dolar gibi bir para kalıyor. Elimdeki bu para da evi geçindirmemize, yiyecek bir şeyler almamıza yetmiyor.” diye konuştu.
Camide İftar
Ramazan ayının zor geçtiğini söyleyen Fatuma, parası olmadığı için alışveriş yapamadığını, çoğu kez komşularının kendisine yardım ettiğini dile getirdi.
Fatuma, “Evde yemek olmadığı için çocuklar iftarlarını camide yaptılar. İftar vakti geldiğinde camiye gidiyorlar, namazlarını kılıp karınlarını doyurduktan sonra eve geliyorlardı.” ifadesini kullandı.
Anne Fatuma, evdeki az malzemeyle de çocuklarına sahur yaptırdığını belirtti.
Türkiyeli Hayırseverler Sayesinde Et Yediler
Birkaç ay önce Türkiye’den gelen hayırseverlerin kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Fatuma, onlar sayesinde 9 ay gibi uzun bir aradan sonra evlerine et girdiğini kaydetti.
Fatuma, hayırseverlerin kendilerine getirdiği eti yiyen çocuklarının o gün çok mutlu olduğunu anlatarak “Çocuklarımın o zamandan beri en çok özledikleri ve yemek istedikleri şey et oldu.” diye konuştu.
Tuvalet ve Banyoyu Komşularla Ortak Kullanıyorlar
Altyapı ve şebeke suyunun olmadığı Kibera’da yaşayan çoğu ailenin evinde tuvalet ve banyo bulunmuyor. Mahallede ortak kullanılan tuvalet ve banyolara herkes kendi evinden su götürmek zorunda. Fatuma da bu zor şartlar altında çocuklarının temizliğini sağlamaya çalışıyor.
Fatuma, “Çoğu zaman elektrik olmadığı için ramazan ayını gaz lambasıyla geçirdik. Çocuklar derslerini bu ışıkla çalışıp yanık gaz yağı kokusuyla Kur’an okudular.” dedi.
Ayrımcılığa Uğruyorlar
Fatuma’nın en büyük oğlu Adem, “Yıllar önce Sudan’dan Kenya’ya gelmişiz. Babaannem bana dedemin İngiliz sömürge ordusunda asker olduğunu söylerdi. Dedem babaannemle yaşamıyormuş. Ayda bir gelip birkaç gün kaldıktan sonra yeniden gidermiş.” diye konuştu.
Adem, “Ben Kibera’da yaşayan Nübyeli biri olarak pasaport ya da kimlik kartı için hükümet binalarına gittiğimde ayrımcılığa uğruyorum. Kimlik kartı için başvuru yaparken benden annemin, babamın, dedemin de dâhil olmak üzere birçok kişinin doğum belgesini istiyorlar. Hristiyanlardan istenilmeyen dokümanları bizden istiyorlar.” ifadesini kullandı.
İngiliz sömürgesi adına savaştırılmak için 19. yüzyılın ortalarında asker olarak Sudan’dan Kenya’ya getirilen Müslüman Nübyeliler yıllardır tapu ve kimlikleri olmadan yaşıyorlar.
Sayıları 100 bini bulan Nübyeliler, hem toplum içinde hem de devlet dairelerinde hâlâ ayrımcılığa uğruyorlar.