Etiyopya'nın Tigray bölgesinde neler oluyor?

Eski adı Habeşistan olan Etiyopya, Türkiye’de ismi çok duyulmuş ama hakkında az bilgi sahibi olunan bir ülke. Nüfusunun yaklaşık % 45’i Müslüman olan ülkede bir süredir yaşanan etnik çatışmalar bölgedeki krizi derinleştirmekte.

HAKSÖZ-HABER

Etiyopya'nın Tigray bölgesinde halk, isyancı güçlerin bölgenin yönetim merkezi Mekelle'yi hükümet güçlerinden geri alıp, ilerlemeye devam etmesini kutluyor.

Etiyopya hükümeti ise ateşkes ilan etti ama henüz çatışmanın sona erip ermediği belli değil. Tigray'da olan bitenler sadece Etiyopya değil tüm Doğu Afrika ülkeleri için büyük önem taşıyor.

Son birkaç yıldır ekonomisi büyüyen ve demokratik bir siyasi sistemi hayata geçirme yolunda adımlar atan Etiyopya olumlu haberlerle dünya gündemine girdi. Bu, onlarca yıl dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Etiyopya için çok önemli bir değişiklikti.

Fakat şu anda kuzeydeki Tigray bölgesinde askeri çatışmalar ve insani bir kriz durumu yaşanıyor ve bu durum Etiyopya'nın dışında, komşularını da ciddi şekilde etkileyebilir.

BBC Türkçe’nin derlediği dosya bu bağlamdaki bilgi kıtlığının giderilmesine katkı sunacak mahiyette. Ek olarak Ahmet Varol’un Yeni Akit’teki yorumu da meselenin Tigray fotoğrafının bütünsel olarak anlaşılması bağlamında önemli açılımlar içermekte.

BBC’nin haber dosyası şöyle:

“ETİYOPYA'NIN TİGRAY BÖLGESİNDE NELER OLUYOR, YAŞANANLAR NİÇİN ÖNEMLİ?”

İsyancılar 29 Haziran Salı günü Mekelle'yi ele geçirdi. Kent, Kasım ayından bu yana hükümet güçleri tarafından kontrol ediliyordu. İsyancıların girişi sonrasında kent sokaklarında kutlamalar yapıldığı haberleri geliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin verdiği bilgiye göre isyancılar bununla yetinmeyip, 140 kilometre kadar kuzey-batıdaki Shire kasabasına da girdiler.

Etiyopya hükümeti 8 aydır devam eden çatışmalarda ateşkes ilan ettiğini açıkladı ama isyancılar "düşmanları Tigray'dan sürmeye" yemin ettiklerini söylüyorlar. Tigray'dan iletişimin kesik olması nedeniyle sağlıklı haber alınamıyor.

Tigray'daki çatışmalar hangi boyutta?

Merkezi hükümet Tigray'la ilgili bir haber karartması uyguluyor ama çatışmalarda binlerce insanın öldüğü ve iki milyonu aşkın insanın evinden, yurdundan olduğu tahmin ediliyor.

BM, 5 milyonu aşkın insanın acil gıda ihtiyacı içinde olduğunu ve en az 350 bin kişinin açlıkla yüzyüze olduğunu söylüyor. Etiyopya hükümeti ise durumun BM'nin açıkladığı gibi vahim olduğunu kabul etmiyor.

Taraflar birbirlerini insan haklarını ihlal etmek ve toplu katliamlarla suçluyor.

Tigray'ın yapısı

122 milyon nüfuslu Etiyopya'da, Tigray bölgesinde yaklaşık 7 milyon kişi yaşıyor.

Tigraylılar Oromo ve Amharalardan sonra ülkedeki üçüncü büyük etnik toplumu oluşturuyor.

Etiyopya etnik ayrımlara göre büyük ölçüde özerk 10 eyalete bölünmüş bulunuyor ama federal bir merkezi devlet ve kurumları da var.

Etiyopya'nın son imparatoru Haile Selasiye'nin 1974 yılında bir darbe ile devrilmesini izleyen uzun askeri yönetim ve iç savaş döneminde ağır yaralar alan bu bölgede merkezi hükümete karşı derin bir hoşnutsuzluk var.

Tigray, 1 milyondan fazla kişinin öldüğü ve 2 milyonu aşkın insanın göç etmek zorunda kaldığı 1983-1985 yıllarındaki büyük kıtlığın merkezindeydi.

Onlarca yıl devam eden görece istikrar döneminin ardından, 2020 yılının Kasım ayında Tigray bölgesel yönetimi ile federal hükümet güçleri arasında çatışmalar patlak verdi.

Taraflar neden çatışıyor?

Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) adlı milis örgütlenmesi, 1991 yılında hükümeti deviren ittifakın bir parçasıydı.

Bu yapı, Nobel Barış Ödülü sahibi Başbakan Abiy Ahmed'in, TPLF'nin katılmayı reddettiği yeni bir koalisyon hükümeti kurduğu 2019 yılına kadar etkili olmayı sürdürdü.

Tigray'da iktidarını sürdüren Halk Kurtuluş Ordusu geçen yıl Eylül ayında, Ahmet hükümetinin ulusal düzeyde Covid-19 salgını nedeniyle seçimleri erteleme kararını tanımayarak seçimlere gitti.

İki ay sonra TPLF birlikleri bölgedeki Etiyopya ordusuna ait bir üsse saldırı düzenledi. Federal hükümet de yanıt olarak Tigray'a karşı büyük bir askeri harekata girişti.

Tigray'daki çatışma Doğu Afrika'da istikrarı nasıl etkileyebilir?

Krizin etkisi Etiyopya sınırlarını aşıyor.

Çatışmalardan kaçan binlerce kişi Sudan'a geçti.

Komşu Eritre'nin ordusu, şu anda Tigray'daki statüleri net olmamasına rağmen, geçen yıl Kasım ayında, bölgede isyancılara karşı Etiyopya ordusunu destekledi.

Ayrıca merkezi hükümetinin Tigray'a odaklanması, Etiyopya'nın, komşu Somali'de hükümetin El Şebab milislerine karşı yürüttüğü mücadeleye verdiği desteğin zayıflamasına yol açabilir.

Bölge uzmanı Raşid Abdi, "Çatışma şimdiden bölgesel bir boyut taşıyor" diyor.

Abdi gibi düşünen bazı uzmanlar bu çatışmanın Etiyopya devletini güçsüz düşüreceğini ve bunun da bölgesel etkileri olacağını savunuyor.

Örneğin farklı etnik toplumların yaşadığı ülkede başka grupların da merkezi yönetime karşı ayaklanabileceğinden söz ediyorlar.

Çatışmaların başlamasından bir gün sonra gerginliği yatıştırmaya çalışan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Etiyopya'nın istikrarı bütün bir Somali yarımadası bölgesi açısından önemli" demişti.

Uluslararası toplum ne diyor?

İngiltere ve ABD ile İrlanda, Tigray'da yaşananlar sonrası BM Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı.

Salı günü ABD Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkilisi Robert Godec, Washington'un Tigray'da "korkunç savaş suçları" işlenmesine seyirci kalmayacağını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da ateşkes ilanının "çatışmayı durduracak, suç işlenmesine son verecek ve insani yardımın engellenmeden akmasını sağlayacak" adımların yolunu açarsa olumlu olabileceğini kaydetti.

BM Genel Sekreteri Guterres Pazartesi günü, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile konuştuğunu ve ateşkesten umutlu olduğunu söylemişti.

Etiyopya hükümeti şu ana kadar "diplomatik müdahale" tekliflerine direndi. Onun yerine dünyayı bunun ülkenin iç meselesi olduğuna ikna etmeyi amaçlayan bir uluslararası kampanya yürüttü.

Hükümet Tigray'daki harekatını "Etiyopya'nın anayasal düzenini yıkmayı hedefleyen bir gruba karşı yürütülen bir "kolluk operasyonu" olarak tanımlıyor.

*

BBC Türkçe’nin haber dosyasının sağladığı bu bilgisel arka plan ışığında Ahmet Varol’un Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (1 Temmuz 2021) da Tigray meselesinin daha sağlıklı kavranması açısından yorumsal açılımlar içeriyor.

TİGRAY MESELESİ GİTTİKÇE BÜYÜYOR

Eski adı Habeşistan olan Etiyopya, Türkiye’de ismi çok duyulmuş ama hakkında az bilgi sahibi olunan bir ülkedir. Şu anki resmi adı Federal Demokratik Etiyopya Cumhuriyeti olan bu ülke Doğu Afrika bölgesindedir. Nüfusunun yaklaşık % 45’i Müslüman, % 30’u hıristiyan, kalanı yerel dinlere mensuptur. Hıristiyanların tamamına yakını Ortodokstur. Ülkedeki en kalabalık etnik unsur % 35 orana sahip ve büyük çoğunluğu Müslüman olan Oromolardır. İkinci sırada çoğunluğu hıristiyan olan ve % 30’luk orana sahip Amharalar gelir. % 6 oranında Tigray, % 6 oranında da Somalili vardır. Kalanı küçük oranlardaki muhtelif etnik unsurlardır.

Ahalisinin büyük çoğunluğunu Tigrayan veya Tigraylılar diye isimlendirilen etnik unsurun oluşturduğu Tigray Eyaleti, Federal Etiyopya’yı oluşturan 11 bölgesel yönetimden biridir. Başkenti ise Mekelle’dir. Yüzölçümü 50 bin km2 civarında olan bölgenin şu anki nüfusunun 7 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.

Tigray ahalisinin büyük çoğunluğu (%95.6) Ortodoks hıristiyanlardan oluşmaktadır. %4 civarında Müslüman nüfus var. Kalanlar katolik hıristiyanlardan oluşur.

Etiyopya’nın çok farklı etnik ve dini unsurları bünyesinde barındırması aynı zamanda bir hakimiyet mücadelesine sebep olduğu için zaman zaman önemli birtakım siyasi krizlere ve çatışmalara da neden olabilmektedir. Örneğin 29 Haziran 2020 tarihinde Oromo asıllı sanatçı ve aktivist Hachalu Gundessa’nın ülkenin başkenti Adis Ababa’da karanlık bir cinayetle öldürülmesi bu halkın ciddi tepkilerine, büyük gösterilere, eylemlere ve güvenlik güçleriyle aralarında ciddi çatışmalara neden olmuştu.

Bu ülkede ayrıca etnik unsurların çoğunun ulusal kurtuluş cepheleri vardır. Bunlar hem birer siyasi parti gibi çalışarak temsil ettikleri etnik unsurların ulusal haklarının savunuculuğunu ve koruyuculuğunu yapmak suretiyle sivil faaliyetlerde bulunmakta hem de ihtilafların çatışmalara dönüşmesi halinde sahaya çıkarak askeri faaliyetleri organize etmektedirler.

Tigraylıların da Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (İngilizcesinin kısaltması TPLF) adı verilen bir siyasi ve askeri hareketi var. 1975’te kurulan bu hareket, 1991’de Adis Ababa’daki sosyalist diktatör Mengistu Haile Mariam’ın saltanatına son verilmesinde aktif rol oynamıştı. Sonrasında Federal Demokratik Etiyopya Cumhuriyeti’nin kurulmasında, bu yönetimin anayasasının şekillenmesinde ve siyasi yapılanmasında da etkin rol oynadı. Fakat özellikle nüfusun üçte ikiye yakın bir kısmını oluşturan Oromolar ile Amharalar, %6’lık bir nüfusa sahip Tigraylıların yönetimde çok etkin olmasından memnun değildi. Bu hoşnutsuzluk özellikle Oromo asıllı Abiy Ahmed’in Etiyopya’da başbakanlık koltuğuna oturmasından sonra izlenen politikada kendini hayli belli etmeye başladı. Askeriyede üst kademelerde olan Tigray asıllı bazı önemli isimler görevden alındı. Sonrasında bazı projelerde de Tigray asıllı önemli birtakım isimlerin görevlerine son verildi.

İzlediği politikayla Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ni rahatsız eden Abiy Ahmed’in Eylül 2020’de yapılması planlanan seçimleri koronavirüs salgınını bahane ederek ertelemesi bu cephenin meydanlara çıkmasına ve merkezi hükümete karşı isyan başlatmasına neden oldu. Merkezi hükümetin askeri müdahalede bulunarak bölgeye hava saldırıları düzenlemesi ise Tigray Savaşı’nın patlak vermesine neden oldu.

Savaşın gittikçe kızışması ve özellikle son dönemde yaşanan olaylar bölgede sıkıntıların daha da artmasına neden oldu. Savaş yüzünden bölge ahalisinin önemli bir kısmı başka yerlere sığınmak zorunda kaldı. Bununla birlikte TPLF hakimiyet alanını genişleterek Tigray bölgesinin başkenti Mekelle’de kontrolü ele geçirmeyi başardı.

BM tarafından hazırlanan raporda savaşın bölgede ciddi bir açlık krizine neden olabileceğine dikkat çekildi.

Etiyopya’nın bir yandan Diriliş Barajı sebebiyle Mısır ve Sudan’la ciddi sorun yaşadığı bir dönemde Tigray Savaşı’nın alevinin geniş bir alanı sarması ülkeyi ciddi bir sıkıntının içine sokmuş durumda.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!