HAKSÖZ HABER
Levent Gültekin kişiliği, karakteri oldukça tartışmalı bir isim. Gültekin, propagandif tarzı ile Türkiye’de bir tipolojiyi temsil ediyor. Hiçbir şekilde muteber birisi olarak görmediğimiz Gültekin’in sorunlu yaklaşımları Türkiye’deki çatışmacı ortamı da artırıyor.
Ancak bu durum Bakırköy Meydanı’nda 20 kişi tarafından darp edilmesine de meşruiyet kazandırmıyor. Halk TV’de MHP’ye yönelik sözleri sebebiyle saldırıya uğrayan Gültekin artık oldukça problemli yaklaşımlarına meşru bir zemin bile buldu!
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın tarafından hedef gösterilen Gültekin’i yaklaşık 20 kişilik bir grup Bakırköy’ün orta yerinde dövüyor. Türkiye’nin en ücra yerinde bile sadece ‘hilafet’ dedikleri için Hizb-ut Tahrir mensuplarını gözaltına alınmakla meşgul olan polis teşkilatı Bakırköy Meydan’da yaşanan saldırganlığı ise unutmuş olmalı!
Gültekin geçen hafta katıldığı programda Alparslan Türkeş hakkında şunları söylemişti: "Türkeş milliyetçilik hastalığını, ırkçılık hastalığını bu ülkenin milyonlarca evladının zihnine bolca dökmüş, sırf o milliyetçilik biz ülkeyi herkesten daha fazla seviyoruz tuhaflığıyla, milyonlarca gencin hayatını karartmıştır."
Bu sözler üzerine sosyal medyadan Gültekin’e cevap veren Semih Yalçın ise şu ifadeleri kullandı: L. Gültekin'in kulakları tırmalayan üslubu, mantık örgüsü ve akıl kırıntısından azade ifadeleri, rastgele tokatlanan dümbeleğin gürültüsüne benziyor. Gültekin; yüreğindeki karamsarlık ve tatminsizliğin, ruhundaki hastalıkların acısını merhum Başbuğ Alpaslan Türkeş'e ve MHP'ye düşmanlık ederek yatıştırmaya çalışıyor.
Halk TV gibi zaten ne olduğu belli bir haber kanalında söylediği sözler sebebiyle yine meş’um bakış açısıyla tanınan birisine 20 kişilik linç ekibiyle saldırmak saldırganların mantığını da gözler önüne seriyor. Burada Levent Gültekin’in yaptığı bir hukuksuzluk sebebiyle (ki Gültekin pekala böyle bir şey yapabilecek bir kimse) gösterilen tekil bir tepkiden söz etmiyoruz. Bir siyasi partinin hedef göstermesi ile linç ekipleri tarafından bir kişinin darp edilmesinden bahsediyoruz.
MHP’nin ‘istediğimi söyler, istediğimi yaparım, kimseye de hesap vermem’ anlayışı insan hakları paketleri veya yeni anayasa tekliflerini de bağlamından saptırıyor. Bu yönüyle bu saldırı insan hakları eylem planını yönelik bir sabotaj ve provokasyon olarak değerlendirilebilir. Kimsenin ciddiye almadığı bir kimseye 20 kişi ile yapılan saldırı MHP’deki panik havasını da gözler önüne seriyor denilebilir. AK Parti’nin ise görmezden geldiği bu tarz saldırganlıklar zaten var olan derin tutarsızlığı daha da derinleştiriyor.