Stuff'ın haberine göre, Ardern'in parlamentodaki son konuşmasını 2021'de yaşanan Pike River maden faciasında hayatını kaybedenlerin aileleri, Müslüman toplumunun üyeleri, eski başbakanlar ve Ardern'in ailesi ve eski çalışanları izledi.
Veda konuşmasına iklim değişikliğine odaklanarak başlayan Ardern, iklim değişikliğinin, modern siyasetin "belirleyici" bir gündemi olduğunu ve olmaya devam edeceğini söyledi.
Başbakanlıktan istifa etmişti
Ardern, 19 Ocak'ta televizyonda yaptığı açıklamayla başbakanlıktan istifasını duyurmuş ve 14 Ekim'de düzenlenecek genel seçimlerde yarışmayacağını, İşçi Partisi liderliğinden de ayrılacağını ifade etmişti.
Ardern, Ekim 2017'de 37 yaşında başbakan seçildiğinde "dünyanın en genç kadın başbakanı" unvanını almıştı.
AA’nın naklettiğine göre, eski Başbakan, parlamentodan ayrıldıktan sonra “Christchurch Çağrısı” için özel elçi olarak gönüllü faaliyetlerine devam edecek.
Yeni Zelanda saldırısı ve Christchurch Çağrısı
Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde, 15 Mart 2019'da cuma namazı sırasında 10 dakika arayla iki camiye düzenlenen terör saldırılarında 51 kişi yaşamını yitirmiş, 49 kişi yaralanmıştı. Terör saldırıları Facebook, YouTube ve Twitter gibi sosyal platformlarda paylaşılmıştı.
Facebook, saldırılardan sonraki ilk 24 saatte dünya çapında 1,5 milyon videoyu platformdan kaldırdığını, 1,2 milyonunun ise yüklendiği sırada bloke edildiğini duyurmuştu.
Teröristin yaptığı 17 dakikalık canlı yayın sırasında 200 kişinin videoyu görüntülediği ancak bu sürede kendilerine hiçbir şikayet gelmediğini belirten Facebook yönetimi, sosyal ağın yapay zekasının da terör saldırısının canlı yayınını yakalayamadığını açıklamıştı.
Saldırının ardından eski Başbakan Ardern, internette terör ve nefrete karşı mücadele etmek amacıyla "Christchurch Çağrısı" girişimini kurmak için Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile işbirliği yapmıştı.
Dünyanın önde gelen internet şirketlerinin bu konuda eyleme geçeceklerini aktaran Ardern, "Christchurch Çağrısı ülkemde yaşanan saldırıya karşı uluslararası bir tepkidir." ifadesini kullanmıştı.
100'den fazla hükümet ve teknoloji şirketi, teröre yardımcı olan içeriğin yayılmasını yavaşlatan veya durduran protokolleri benimseme sözü vererek girişime katılmıştı.
ABD yönetimi, "Christchurch Çağrısı" girişimini, "ifade özgürlüğüne engel olacağı" gerekçesiyle imzalamayacağını duyurmuştu.