Eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya Neden İçeride?

Bazı Ulusolcu ve laik-Kemalislerin eski Van savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında verilen tutuklama kararı üzerine yaşadığı sevince dikkat çeken Ali Karahasanoğlu, yargı ve siyaset cephesinde tedavülde olan çelişki ve adaletsizlikleri değerlendiriyor.

Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’teki konuyla alakalı yazısı (09 Kasım 2018) şöyle:

Elele Eylemine İhraç Verenler Dışarda, Sarıkaya Cezaevinde!

“Yaşayın, varolun” demeyelim de ne diyelim?

Yıl 1998.

Türkiye’nin tamamında..

Edirne’den Kars’a..

Askeri vesayetçileri titreten bir eylem..

Sivil mi sivil..

Barışçıl mı barışçıl..

Ne memurların veya işçilerin mesailerine zarar veriyor. Çünkü pazar günü yapıldı.

Ne yolları kilitliyor; çünkü kimi yerde kaldırımda, kimi yerde caddede tek sıra dizilerek yapıldı..

Edirne’den bir el ele tutuşuluyor ki..

Diğer el Kars’ta..

Samsun’dan bir el ele tutuşuluyor ki.. Diğer el Antalya’da.. Adana’da..

Amma velakin..

Bu genişlikteki bir sivil eyleme..

Pazar günü katıldığı iddiası ile..

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kurucu dekanı Dursun Odabaş’ı ihraç ediyorlar.

Sadece dekanlıktan değil.

Sadece öğretim üyeliğinden değil.

Profesörlük unvanını bile kullanamayacak tenzili rütbe ile, kapının önüne koyuyorlar...

Kim yapıyor bunları?

Aynı üniversitede bir başka fakültede dekan olan Yücel Aşkın’ın da içinde bulunduğu Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörlüğü ile YÖK!

Kısa süre sonra da, Yücel Aşkın, bu üniversiteye rektör oluyor..

Ne yaptık, o Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin yöneticilerine?.

Ne yapabildik, YÖK’ün o tarihteki başkanına, yöneticilerine?.

Hiçbir şey..

FETÖ’cüler bir ara Kemal Gürüz’ü tutuklamışlardı..

Onla kaldı..

FETÖ temizliği başladıktan sonra..

1998’deki bir dekana reva görülen o ahlaksızlığın hesabı soruldu mu?

Sorulmadı..

2005’te Van savcısı Ferhat Sarıkaya’nın, tarihi eser kaçakçılığı ve üniversiteye yapılan alımlardaki yolsuzluk sebebi ile açtığı dava, yıllar sonra sudan sebeplerle bitirildi..

 Suçu işleyenin yanına kâr kaldı..

Şimdi, o suçu takip eden Ferhat Sarıkaya’yı, bir avuç laikçinin isteği ile, tutukluyoruz..

HSYK’da üyelik yapacak kadar üst seviyede isimleri bile, iki tane bilgi verdi diye tahliye ediyoruz..

2013 emniyet darbesinden sonra, FETÖ’den yana tavır alıp, siyasi iktidara rest çeken HSYK üyelerine bile “İtirafçı oldular” gerekçesi ile özgürlük veriyoruz..

Ama..

FETÖ’nün gerçek yüzünü gösterdiği 17 Aralık 2013’ten sonra, o örgüt adına hiçbir olumsuz fiile destek vermeyen Ferhat Sarıkaya’yı içeri tıkıyoruz..

17 Aralık darbe girişiminden hemen sonra, FETÖ’nün emri ile, Sözcü gazetesine manşet atanlar serbest..

Laikçilerin dindarları ezdikleri yıllarda, bir üniversite rektörünü tutuklattı diye, Ferhat Sarıkaya’dan intikam alınıyor, FETÖ’den tutuklanıyor..

Oysa FETÖ’nün emri ile hareket edenler, sokaklarda geziyor.. Karşımıza geçip, nanik yapıyorlar..

Sözcü gazetesinin manşetinde karşımıza çıkıp, FETÖ’cü emniyetçileri ölümüne savunup, “Artık Başbakan’dan habersiz operasyon yapılmayacak. Yandaşın rüşvet alması yolsuzluk yapması ve çalıp çırpması serbest” diye ahlaksızca haber yapanlar, Sarıkaya’nın tutuklanmasını kutluyorlar..

23 Aralık 2013’te, FETÖ’cü emniyet müdürlerini savunurken, “Emniyet dağıtıldı, yeni operasyonların yapılması durduruldu. Yargının eli kolu bağlandı. Gazetecilerin emniyete girmesi yasaklandı” diyenler bugün serbest.

Bu yazdıklarından dolayı, hesap vermediler..

“Cemaatin yeni operasyonlarından korkan iktidar, tedbirini aldı. Emniyetin yolsuzlukla mücadele eden birimleri dağıtıldı..” diyerek FETÖ’cülerin avukatlığını yapan Saygı Öztürk serbest..

FETÖ’cü emniyet müdürleri ile görüşüp, onların isimlerini gizleyerek, “Bir yetkili şöyle konuştu: ‘Her şey yasaklandı. Bizim sadece oturup maaş almamızı istiyorlar.’ Görevden alınan şube müdürleri de polis akademisine ‘öğretmen’kadrosuyla kızağa çekildi.” şeklinde anlatımlarla, bugün cezaevinde olan veya ABD’ye sığınan CIA bağlantılı FETÖ’cü komiserlerin emri ile haber yazanlar, kalem oynatanlar serbest..

Ama.. Başörtü yasakçısı Yücel Aşkın’ı tutuklatan Ferhat Sarıkaya cezaevinde..

Ferhat Sarıkaya, Zekeriya Öz’ler gibi.. Muammer Akkaş’lar gibi.. Celal Kara’lar gibi.. Onlarca dosyada, FETÖ’nün isteği doğrultusunda kararlar almış olur.. Dinlemeler yaptırmış olur.. Kumpas iddianameleri hazırlamış olur..

Canı cehenneme deriz..

Fakat...

Bir; Yücel Aşkın..

İki; Yaşar Büyükanıt..

İki başörtü yasakçısını korumak için, onları memnun etmek için, bir savcı gözümüzün önünde infaz edilmek isteniyorsa..

Vicdanlı her insan gibi..

Bizim de sesimizi çıkartmamız gerekir..

Başörtü yasakçılarının hesap vermediği bu ülkede..

Başörtü yasakçılarından hesap sorduğu için, bir savcı cezaevine konulamaz..

17 Aralık darbe girişimine, elindeki kalemle destek veren, FETÖ’cülerle kol kola girip, siyasi iktidarı devirmeleri için onlarca iftiraya imza atanların hesap vermediği bir ülkede..

2005 yılında yazdığı bir iddianame sebebi ile, 13 yıl sonra bir savcı tutuklanıyorsa, “Hop arkadaş” demek, bizim görevimizdir..

“Hop arkadaş” demek de yetmez..

“Çankaya’da umre ödüllü bilgi yarışması” diye başlık atıp, dindar yöneticileri hedef gösterip, FETÖ’cü Milli Eğitim bürokratlarının kızağa çekildiğini iddia eden Saygı Öztürk’ü sevindirenlere de “Kimi sevindiriyorsunuz, farkında mısınız” diye sormamız gerekir..

“Deneyimli bürokratları kızağa çeken, onları emekliliğe zorlayan Bakanlık yetkilileri, okullarda dini ağırlıklı eğitimi yerleştirmek için kadrolaşıyor” diye yazan adama, “Bu yazıyı yazarken, hangi FETÖ’cü ile görüşmüştün” diye sormuyorlarsa..

“Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde bulunan Mehmet Akif İnan Ortaokulu’nda, öğrencilere 250 Kur’an-ı Kerim dağıtıldı” diyerek, Kur’an-ı Kerim, sanki zararlı bir kitapmış gibi algı oluşturmak isteyen hokkabaza, “Sana bu bilgi, hangi FETÖ’cü bürokrattan geldi” diye sormuyorlarsa..

“Öğrencilere ödev olarak cami maketleri yaptırılıyor. Bunun, okul müdürü Mehmet Yılmaz’ın talimatıyla yaptırıldığı söylendi. Okul müdürüne sordum. ‘Ben değil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yaptırmış olabilir’ dedi” şeklinde, okul yöneticilerini hesaba çekmeye kalkışan şarlatana, “Sen kimsin? Kimin adına, cami maketini, Kur’an-ı Kerim dağıtımını sorgulayabiliyorsun?” denilmiyorsa..

Bunu sormayanlara da.. Bunu demeyenlere de.. Bir gün gelir..

“Ferhat Sarıkaya’yı, başörtüsü yasakçıları istiyor diye tutuklattınız.. Peki, okulda Kur’an-ı Kerim dağıtılmasını suçmuş gibi sorgulayan adama iki çift soruyu niye sormadınız? FETÖ’cü emniyet müdürlerini savunup, ‘kızağa çekiliyorlar’ diye halkı iktidara karşı kışkırtan adama niye, derdinin ne olduğunu sormadınız” denilir..

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!