Nizamettin Taş, Başbakan Erdoğan ile Barzani'nin Diyarbakır'daki buluşmasını televizyondan izlerken ağladığını belirterek, 'Tarihte Özal'ın Kürt sorunu konusunda böyle bir girişimi olmuştur ama Erdoğan bu tavrıyla Özal'ı da aştı. Bunlara seçim yatırımı demek gerçekçi değildir' dedi.
Taş, siyasi çalışmalarını sürdürdüğü Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Erbil kentinde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyarbakır'da gerçekleşen buluşmayı televizyondan izlerken ağladığını söyledi.
Barzani'nin, ilk defa "Kürdistan bölgesinin başkanı' sıfatıyla Diyarbakır'da bulunduğunu belirten Taş, 'Bu kendi başına tarihi bir olaydır. Barzani, Kürt kıyafetiyle, başkanlık sıfatıyla Başbakan Erdoğan'ın yanında kitlelere Kürtçe hitap etti. Müthiş bir sahneydi. Geçmişte Kürtlere karşı izlenen politikayla kıyaslandığında hayal bile edilemeyecek bir olay gerçekleşti" diye konuştu.
Diyarbakır buluşması için, "Türkiye'nin Kürt politikasının artık tamamen değişmek zorunda olduğunun mührüdür" ifadesini kullanan Taş, "Barzani'nin Diyarbakır ziyareti, çözüm sürecine tahminlerin çok ötesinde olumlu katkılarda bulunacaktır. Ziyaret, her şeyden önce Türkiye'nin kırmızı çizgisi kabul edilen, tabu haline getirilen birçok faktörü bir çırpıda devreden çıkardı" şeklinde konuştu.
"Seçim yatırımı demek gerçekçi değildir"
Taş, Başbakan Erdoğan'ın "Kürdistan" ifadesini kullanmasıyla aynı zamanda Kürt sorununun Kürdistan'ın sorunu olduğunu kabul ettiğini ileri sürerek, şöyle konuştu:
"Başbakan'ın, Barzani için 'Kürdistan başkanı' demesi, Türkiye tarihi açısından inanılmaz bir açılımdır. Bu, niteliksel bir sıçramadır. Düşüncede devrimsel bir değişimdir. Tarihte Özal'ın Kürt sorunu konusunda böyle bir girişimi olmuştur ama Erdoğan bu tavrıyla Özal'ı da aştı. Bunlara seçim yatırımı demek gerçekçi değildir."
"Süreç sabote edilmezse temelde bazı gelişmeler olabilir'
Kürtlerin kafasında çözüm süreciyle ilgili artık soru işaretleri kalmadığını vurgulayan Taş, şunları söyledi:
"Erdoğan'ın, Diyarbakır konuşmasında 1920'lerden ve ilk meclisten söz etmesi, Kürt sorununu kabul ettiğini ve tarihsel bir perspektife oturttuğunu gösteriyor. Şimdiye kadar Erdoğan'ın ve devletin Kürt politikasındaki tavırları ve çözüm niyetleri net değildi. Kürtlerin bu hususlarda kaygıları vardı. Fakat şu anda devletin de Erdoğan'ın da sorunu belli bir çerçeveye oturttuğu görülüyor. Geçmişe göre çözüme çok daha yakınlar. Kürt sorunu, artık çözüm rotasına giriyor, devlet bir strateji oluşturmaya başlamış ve bunun politikasını uyguluyor."
Taş, Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin, çözüm sürecinin devam edeceği ve dağdakilerin döneceği bir ortam hazırlanacağı anlamına geldiğini belirterek,"Bu, hemen yarın gerçekleşemez. Süreç devam ettiği sürece olabilecek bir sonuçtur. Olumlu, olması gereken bir adımdır. Süreç, sabote edilmezse temelde bazı gelişmeler olabilir" ifadesini kullandı.
Nizamettin Taş, Barzani ve Şivan Perwer'in Diyarbakır ziyaretine karşı çıkan BDP ve PKK'ya da eleştirilerde bulundu. PKK ve BDP'nin ziyareti, tarihi çığırından çıkararak, seçimlere endekslemesinin son derece yanlış, sığ bir düşüncenin ürünü olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Çözüm sürecini, en fazla sahiplenmesi ve sürece katkı sunması gereken BDP ve PKK'dır. Hatta başka güçlerin katkısını isteyen parti BDP olmalıydı. Maalesef her iki kanat, CHP gibi Kürtlere tek parti devri yaşatmak istiyor. Bunlarda hiçbir siyasi öngörü ve yaklaşım yok, çocukça tepkiler veriyorlar."
"Asıl utanması gerekenler Perwer'i engelleyenlerdir"
Diyarbakır ziyaretinden sonra internet üzerinden Şivan Perwer'e olmadık hakaretler edilmesine tepki gösteren Taş, şunları anlattı:
"Şivan, 37 yıl önce Türkiye'den çıkmasaydı tutuklanacaktı, sanatını icra edemeyecekti. Ahmet Kaya, kaldığı için linç edildi, sürgünden sonra da kahrından öldü. Türkiye'de kalsaydı benzer bir akıbeti Şivan da yaşayacaktı. Şimdi bir tarafta kahrından ölen bir Ahmet Kaya gerçekliği var. Bu tarafta ise Başbakan Erdoğan'ın davet ettiği, kendi koltuğuna oturttuğu bir Şivan gerçekliği var. Şivan, Kürtçe türküler söyledi, barış mesajları verdi. Asıl utanması gereken onun gelişini engellemek isteyenlerdir."
Şivan Perwer'in, "buradan bir delikanlı olarak gittim, yaşlı bir adam olarak geri döndüm" sözlerinden çok etkilendiğini anlatan Taş, Perwer'in yurtdışında iken maruz kaldığı örgüt baskılarını şöyle aktardı:
"Kani Yılmaz, PKK'nın Avrupa sorumlusuyken Perwer, ona adeta isyan eder gibi 'bana ne yaptınız' dedi. Çünkü PKK, birçok yerde Şivan Perwer'i engelledi, konserlerine katılmasını önledi, hatta dövmeye bile kalktı. Mahalle baskısı uyguladı. O, sürgündeyken PKK en verimli yıllarının heba olmasına neden oldu. Yoksa dünyanın sayılı seslerindendir. İşte zulüm denilecekse budur."
Taş, Diyarbakır'da Tatlıses ile Perwer'in birlikte türkü söylemesinin milyonlarca Kürdün hayali olduğuna işaret ederek, "İnanılmaz güzel bir sahneydi. Ben de ağladım, milyonlar da. Ama Tatlıses'in durumu herkesi herhalde kahretmiştir. Bu sese asla kıyılmamalıydı" dedi.
"Leyla Zana'nın yaptığı cesaret ister"
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın büyük bir cesaret göstererek Başbakan Erdoğan'ı karşıladığını, Zana'nın cesareti nedeniyle kutlanması gerektiğini belirten Taş, "Zana'nın şu anda tehdit olmasa bile büyük bir baskı altında olduğunu biliyorum. BDP'nin tavır koyduğu, mesafeli davrandığı bir yere gidip inandığı düşünceler doğrultusunda hareket etmek zordur. Zana'nın Başbakanı karşılaması, nikah törenine katılması cesaret ister' diye konuştu.
'Baydemir, o atmosferi kaldıramadığı için katılmadı'
Taş, Erdoğan ve Barzani'nin katıldığı toplu düğün töreninde nikahı kıyması gereken kişinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir olduğunu, ancak Baydemir'ın, o atmosferi kaldıramadığı için törene katılmadığını öne sürdü.
Baydemir'in kendi özgür iradesiyle hareket etmesi halinde nikah törenine katılacağını beliten Taş, 'Öyle anlaşılıyor ki Baydemir, önündeki psikolojik bariyeri aşamadı ve bundan dolayı nikah törenine katılmaktan vazgeçti. Zana ise her şeye rağmen bütün olasılıkları göğüsleyerek Başbakanın programına katıldı" dedi.
"Bizim durumumuz özlemenin ötesindedir"
Bir yasal hazırlık yapılması durumunda Türkiye'ye dönecek binlerce insanın olduğunu kaydeden Nizamettin Taş, kendi misyonunun farklı olduğunu, dağda kimsenin kalmadığı gün Türkiye'ye döneceğini söyledi.
"Bizim için önemli olan Kürt sorununun çözüme kavuşmasıdır. Bizim durumumuz, sorunun çözümüne bağlıdır" diyen Taş, "Kanun çıktığında hemen Türkiye'ye dönecek değiliz. Ben 1979'tan beri dönemiyorum. Memleketim Muş Varto. Durumumuz artık özlemenin ötesindedir. Kürt sorunu, demokratik yöntemlerle çözüme kavuştuğu an döneriz. Yoksa dağda tek bir insan kaldığı sürece dönmeyiz" diye konuştu.
Kaynak: AA