“Eski Kabil Hükümeti dünyanın yolsuzluk şampiyonuydu!”

Hasenat Uluslararası İnsani Yardım Derneği Başkanı Yasin Güven ile Afganistan’da yaşanan süreci ve insani yardım çalışmalarını konuştuk.

HAKSÖZ HABER

Afganistan’da uzun yıllardır devam eden savaş ülkenin ekonomik ve siyasi kargaşaya sürüklenmesine sebep oldu. Taliban’ın zaferi sonrasında herkes Afganistan’ın geleceğini merak ediyor. Laik-seküler çevreler ideolojik saiklerle Taliban’ı hedef alırken Afganistan’da yaşananlar hakkında ciddi bir medya dezenformasyonu yaşanıyor.

Bu dezenformasyon bombardımanını aşmak için “sahadan” yeni gelmiş olan Hasenat Uluslararası İnsani Yardım Derneği Başkanı Yasin Güven ile bir röportaj gerçekleştirdik.


Öncelikle sizi ve yardım derneğinizi tanıyabilir miyiz?

Adım Yasin Güven, Düzceliyim. Lisans eğitimimi Dumlupınar Üniversitesi İşletme Bölümü'nde tamamladım. Yüksek lisansımı ise Marmara İktisat Tarihi bölümünde. Ortaöğretim çağlarımda öğrenci olarak tanıştığım İlim Yayma Cemiyeti’nde daha sonra yurt idareciliği ve öğrenci danışmanlığı gibi eğitim hizmetlerinde bulundum. 2009 senesinde İlim Yayma Cemiyeti yurt öğrencileri ile başladığımız gönüllü insani yardım çalışmalarımız 2020 senesi başında Hasenat Uluslararası İnsani Yardım Derneği adı altında faaliyet göstermeye başladı. Şu anda da bu derneğin başkanlığı görevini yürütüyorum.

Derneğiniz hangi bölgelerde faaliyette bulunuyor?

Biz dünyanın her ülkesinde çalışma yapmak ya da yapıyor görünmek yerine belli ülkelerde uzmanlaşmanın daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple Afganistan ve Etiyopya özelinde uzmanlaşmış durumdayız. Şimdilik bu iki ülke için konuşacak olursak rahatça bölgenin uzmanıyız diyebiliriz. Afganistan ve Etiyopya’daki resmi partnerlerimiz ile sürekli kontakt halindeyiz. Bölgedeki insani ve siyasi durumu sürekli takip ediyoruz. Bunun dışında Arakan, Bangladeş bölgelerinde de bölgede uzman olduğumuz partnerimiz ile birtakım çalışmalar gerçekleştirdik. Ayrıca Türkiye içinde de yardım çalışmaları yürütmekteyiz.

Afganistan ve Etiyopya halihazırda iki savaş bölgesi. Savaş bölgelerinde çalışmak zor olmuyor mu?

Elbette savaş olmayan ülkelerdeki çalışma şartları kolaylığı bu iki ülkede bulunmuyor. Fakat asıl insani krizler siz de takdir edersiniz ki sıcak savaşın olduğu bölgelerde cereyan ediyor. Maalesef buna rağmen savaş bölgelerinde çalışan yardım dernekleri bir elin parmaklarını geçmiyor. Buna derneğin ait olduğu ülkenin dış politikası ve yardım gönüllülerinin hayati tehlikesi neden olabiliyor. Ama biz en ihtiyaç sahibi olan insanlara hizmet ve yardım götürmeyi amaçlamış bir derneğiz. Karşılaşabileceğimiz zorlukların farkındayız. Zamanla bu zorluklara karşı tecrübe kazanmaktayız. Önemli olan da bu tecrübelerdir.

Afganistan'da en son hangi tarihler arasında bulundunuz?

2020 başından bu yana Afganistan’a gidip gelmekteyim. Bu sene en son Kurban Bayramı çalışmaları ve akabinde yetimlere yardım, su kuyusu inşası, Kuran-ı Kerim dağıtımı vb. gibi insani yardım faaliyetleri adına 20 Temmuz 2021 ile 7 Ağustos 2021 tarihleri arasında Afganistan’da bulundum. Kunduz, Badahşan, Tahar ve Belh şehirlerinin bulunduğu bölgelerde çalışmalarımızı gerçekleştirdik.

Bahsettiğiniz tarihler Taliban ile Afgan Hükümeti arasında gerçekleşen yoğun çatışmaların başlarına denk geliyor. Ve bu şehirler ilk çatışmaların gerçekleştiği şehirler. Çatışmalara denk geldiniz mi?

Evet bu bölgelerde sıcak çatışmalar çok yoğundu. Bir kez bir çatışmanın arasında kaldım. Bir kez de şehirde halka sorumsuzca ateş açan Eşref Gani dönemi Afganistan yönetimi askerlerinin kurşunları ile karşı karşıya kaldım.

Afganistan'da insani durum nasıl?

Onlarca yıldır bitmeyen savaşların, işgallerin ülkesi Afganistan. Kolay lokma olduğunu düşünen hemen her ülkenin işgal etmek için aklına ilk gelen ülke. Fakat işgale kim geldiyse kendi gücünü de kaybederek terk etmiş bu toprakları. Tabi biz işin bu kısmıyla ilgilenmiyoruz. Bizi insani durum ilgilendiriyor. Savaş ve işgaller ülkeyi gerçekten yokluk, fakirlik, işsizlik ülkesine çevirmiş. Afrika'ya da gidiyoruz yardım için. Afganistan Afrika'dan çok daha kötü durumda. Hatta Afrika'da fakirliğin önemli bir sebebi de maalesef tembellik diyebiliriz. Afgan halkında tembellik görmeniz neredeyse imkânsız. Savaş ülkede üretim yapmaya engel olmuş. En basit bir tarım arazisi ekerken bile yarın mahsulün ne olacağı belli değil. Bölge el değiştirebilir. Sizi tarafgirlikle itham eden işgal askerleri tarlayı talan edebilir ve benzeri...

Durum böyle olunca bu çalışkan halk geçimini sağlamada insani yardım beklemek yerine başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere çalışmaya gitmeye başlamış. Her aileden en az bir kişi çalışmaya gidip kazandığı para ile belki 20-30 kişiye bakıyor. Fakat evinde çalışmaya gidecek erkek olmayan çok fazla insan var. Dullar, yetimler, yaşlılar ve benzeri durumda olanlar. Bizim asıl hedef kitlemiz bunlar. Bir de savaştan sebep balık vermek yerine balık tutmayı teşvik eden projeler bu ülkede uygulanabilirlik açısından pek karşılık bulmuyordu. Fakat yeni süreçte bu tip çalışmalar çok faydalı olacaktır diye düşünüyoruz. Ülke istikrara kavuşsa bile ekonomik rahatlık bu dul, yetim, yaşlı vb. diye tanımladığımız kitleye belki 5 sene sonra ulaşacak. Bu süreçte Afgan halkını insani yardım ile desteklemeliyiz, desteklemek insani bir vazifemizdir.

Afganistan'da en acil insani yardım ihtiyaçları neler?

Bizim tespit ettiğimiz kadarıyla en elzem olan yardım türü yetim destekleme projesidir. Biz derneğimiz olarak bir yetime ayda 90 TL ulaştırıyoruz. Yaklaşık 10 Dolar. Bazı evlerde 5 yetim olduğunu farz edersek bu meblağ 50 dolara ulaşıyor. Tabiri caizse bu meblağ ne öldürüyor ne güldürüyor ama en azından yaşamlarına devam edebilmeleri için bu ailelere büyük katkı sağlıyor. Yine bu nakdi yardımlar Ramazan ayında zekât, fitre ve sadaka cinsinden yardımlar ile devam ediyor. Kurban Bayramında ise kesilen hayvanlar hem fakir halkın et yemesine hem de hayvanların satın alındığı bölgede para döngüsünün artmasına katkıda bulunuyor. Mesela ahırında fazladan bekleyen hayvanını aldığınız kişilere bir gelir oluyor. Ellerine geçen paralar hesapta olmayan alışverişlere harcanıyor. Ve bölgede bir para akışı sağlanıyor. Bu çok önemli. Su kuyusu ihtiyacı Afrika'da ne ise burada da o,  ne eksik ne de fazla.

Yetim ve fakir çocuklara kıyafet yardımı yapıyoruz. Şu an bu konularda imkânımız yok ama sağlık ve bebek gıdaları hususunda yardım çok önemli diye düşünüyoruz.

Afganistan'da bir beslenme krizi yaşanıyor mu?

Tabi ki fakirlik ve yokluğun hâkim olduğu her yerde bu kaçınılmaz bir sorun. Afganistan'da kilolu insan görmek imkansıza yakın, çocuklar çok zayıf ve çelimsiz. Beslenmek bir sorun, sağlıklı beslenememek bir başka sorun aslında. Fakat beslenme sorununu kökten çözebilmek yardım derneklerinin altından kalkabileceği bir sorun değil. Bizler kimi kurtarsak kârdır mantığı ile hareket ediyoruz. Topyekûn bir çalışma bölgenin istikrarına bağlı aslında.

Afganistan'da su, elektrik ve ısınma altyapısı nasıl?

Şehirlerde elektrik ve su mevcut. Şehirlerde ısınma kömür ve odun sobalarıyla gerçekleştiriliyor. Halkın çok büyük bölümünün yaşadığı kırsal kesimde ise ısınma odun ve tezek yakılarak gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Halkın büyük çoğunluğunun yaşadığı kırsal kesimlerde ise elektriğe ulaşım çok düşük oranlarda. Su ihtiyacı kuyularından temin ediliyor. Kuyunun bulunmadığı durumlarda nehir ve göllerden su alınıyor.

Afganistan'da Türkiye'den gelen yardımlara nasıl bakılıyor?

Afganistan’daki hemen her şehir Türkiye'nin bir vilayeti yapılsa garipsemeyecek bir duygu dünyasında bulunuyor. Türkiye'ye karşı müthiş bir sevgi ve muhabbet var. Bunu gezdiğim onlarca ülkenin hiçbirinde bu derece görmedim. Bu muhabbet gerçekten insanı şaşırtacak bir seviyede. Mesela ne zaman bir bölgeye gitsem bütün şehirde “Buraya bir Türkiye’den birisi gelmiş fakirlere kurban kesiyor, yardım dağıtıyor” diye yayılıyor haber. Şehrin diğer ucuna gittiğimde birileri ile tanışsam “Evet duymuştum Türkiye’den birinin geldiğini, sen misin o?” diye konuşmalara çok alışmıştım. Türkiye'den bırakın yardımı, birisi selam vermeye gitse bile bu insanlar çok mutlu oluyor. İşin tarihsel boyutunu bilmemem ama Türkî cumhuriyetlerde bile bu derece Türkiye sevgisi yok. Bu yardımlar bu muhabbeti daha da pekiştiriyor. Savaşın ortasında yardıma gelenleri Afganistan'ın yeni nesli unutmayacaktır!

Afganistan'da çalışma yapan Türkiyeli insani yardım dernekleri neden az?

Afganistan'da çalışma yapan Türkiyeli dernekler az değil aslında. Yardımların hep aynı kişilere gitmesi sorunu var. Eski Afganistan yönetimi döneminde neredeyse tüm yardımlar Kabil ve Mezarı Şerif'te hükümetin gösterdiği adreslere dağıtılmış. Asıl fakir halk ise Taliban kontrolündeki kırsal bölgelerde yaşıyordu. Hükümetin “muhalif bölgeler” olarak tanımladığı o bölgelerdeki insanlar zayıflasın ve zayıflayan bu halk Taliban'a isyan etsin diye o bölgelere ne yatırım yapılmış ne yardım edilmiş ne de yardım götüren derneklere izin verilmiş.

Devrilen Afgan Hükümeti muhalif bölge diye tanımladığı bölgelere ambargo uygulamış ve kendi tebaasını destekleyerek Türkiye'den gelen yardımları Afganlara karşı bir silah gibi kullanmış.  Afgan halkının refahı ile ilgilenmemiş. Maalesef Türkiyeli derneklerin hemen hepsi yardımları belli noktalara dağıtıp dönmüş. Aslında Afgan Hükümeti, Birleşmiş Milletlerden de insani yardım olarak dağıtılmak üzere büyük maddi destek alıyordu. Fakat bu yardım paralarını kendi hesaplarında yurt dışına kaçırmışlar veya kendi adamları arasında paylaşmışlar. Yardımları Türkiyeli derneklere adres olarak gösterdikleri noktalara dahi dağıtmamışlar. Nasılsa bu yardım dernekleri oralara bakmaz diye mi düşünmüşler bilinmez...  20 yıllık işgal sürecinde maalesef derneklerimiz belki başımıza bir iş gelir gibi çekincelerle asıl ihtiyaç sahibi Afgan halkına ulaşamamışlar.

Bir de aslında dernekler tarafından bölgeye ayrılan bütçeler de çok az. Yani Afrika'nın herhangi bir ülkesine ayrılan yardım bütçelerinin yanında Afganistan'a ayrılan bütçeler çok komik kalıyor. Hâlbuki Afrikalılardan daha zor günler yaşadı bu insanlar.

Savaş esnasında da Afganistan'da bulundunuz. Taliban ve eski Kabil Hükümeti'nin kontrol ettiği bölgeleri kıyaslar mısınız?

2020'de Afganistan'a gittiğimde de Afgan Hükümeti'nin çok fazla kalamayacağını gözlemlemiş ve tahmin etmiştim. Hükümet bölgelerinde halk sürekli olarak ekonomik duruma göre tavır alıyorlardı. Tabi dünyanın yolsuzluk şampiyonu diyebileceğimiz bir yönetimine sahip olan Afganistan'da ekonomi hiç iyiye gitmediği için halkın ana gündemi fakirlikti. Şehirlerde Batılı ülkelerin kültür emperyalizmi yoluyla Afgan halkını ahlaki zaafa uğratma çalışmaları da bulunmaktaydı.

2020'de Taliban ülkenin kırsal bölgesini elinde bulundurmaktaydı. Afganistan'da şehirleşme oranı düşük olduğundan taşradaki nüfus il merkezlerindekinden çok daha fazla. Taşra halkı gerçekten çok dindar, İslami kültürü içselleştirmiş bir halleri var.  Çektikleri tüm zorluklara rağmen ana gündemleri ekonomi değil İslam'ı muhafaza ve yaşamaktı. Afganistan'ın taşrasındaki dindarlık, dayanışma ve kararlılık gerçekten dıştan bakan biri için oldukça etkileyiciydi. Şimdi yeni dönemde bu iki topluluğun; taşralı ve şehirlilerin ilişkisi nasıl olacak ben de merak ediyorum doğrusu.

Afgan halkına yardımcı olmak isteyenler neler yapabilirler?

Öncelikle yardım etmek istedikleri ülkeyi ve bölgeleri iyi bilmeliler. Yardım derneğinin hangi noktalara yardım ettiklerini iyi anlamalılar. Bu aslında dünyanın hemen her noktası için geçerli. İnfaklarınızı teslim ettiğiniz yardım kuruluşu bu yardımı ülkenin hangi bölgesine götürüyor. Kimsesizlere mi dağıtıyor, devlet yetkililerinin akrabalarına mı? Başkentte mi dağıtıyor yoksa gitmesi zor olan noktalara mı gidiyor? Bağışçının dikkat etmesi gereken çok fazla konu var ki bu da aslında bir başka röportaj konusudur.

Kendi derneğimiz adına konuşacak olursam kapımız tüm bağışçılara açık. Diledikleri zaman ziyaretimize gelip bizi dinleyebilirler. Yeterince şeffaf çalışan bir derneğiz. Bağışçının yapacağı yardımı o an için insani açıdan en elzem olan yere ulaştırmak gayesindeyiz. Hayrın bereketli olmasını da önemsiyoruz. Afganistan ve Etiyopya için yardım yapmayı düşünenler Hasenat Uluslararası İnsani Yardım Derneği ile irtibata geçebilirler.

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"