Siyonist rejim Filistinlileri katletmeye devam ederken, Beşşar Esed yönetimi de Suriyelileri katletmeye devam ediyor.
Her gün biraz daha çirkinleşiyor, biraz daha İsrailleşiyor bu yönetim.
Hürriyet ve adalet isteyen silahsız göstericilere reva görülen amansız zulüm, bütün tahammül sınırlarını aşıyor.
Öyle ki, Baas Partisi'nin birçok duayeni bile 'Yeter artık!' diye haykırıyor.
Eski Baas Partisi yöneticileri, siyasetçiler ve komutanların öncülük ettiği bir grup ıslahatçı, 6 Nisan'da yayınladıkları bir bildiride, baskı rejimine isyan eden halkın kaba kuvvetle dizginlenemeyeceğini vurgulayarak, şu taleplerin acilen karşılanmasını istediler:
— Olağanüstü hal kanununun kaldırılması, buna benzer herhangi bir kanunun çıkarılmaması
— Hangi gerekçeyle tutuklu ya da hükümlü olursa olsun tüm siyasi ve düşünce suçu tutuklularının serbest bırakılması
— Ülke dışına sürgüne gönderilen tüm siyasilerin ülkeye geri çağrılması
— Ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal olarak gelecek perspektifini belirlemek için genç kuşakları ve ülkenin değişik kesimlerini bir araya getirecek ve aşağıdaki konuları vatansever bir ruhla ele alacak ulusal bir konferansın düzenlenmesi:
1. Çoğulcu demokratik bir devlet inşa etmek için anayasanın değiştirilmesi
2. Kuruluş ve faaliyet özgürlüğünü garanti edecek yeni ve çağdaş bir siyasi partiler kanununun çıkarılması
3. Fikir ve İfade özgürlüğünü garanti altına alacak yeni ve çağdaş bir basın yayın kanununun çıkarılması
Eski tüfek Baasçılar bile statükonun bir an evvel ve köklü bir şekilde değiştirilmesinden başka çare olmadığını söyleyebilirken, güya değişimi temsil eden Beşşar Esed hâlâ statüko üzerinde ufak tefek rötuşlar yapılarak vaziyetin idare edilebileceğini zannediyor.
Olağanüstü hal kalkacakmış, ama yerine terörle mücadele kanunu gelecekmiş... Yani: Muhaberat terörüne, işkencelere, yargısız infazlara yeni bir kılıfla devam!
Halk bu zokayı yutmayınca da sinirleniyor Beşşar Esed; içişleri bakanı vasıtasıyla halka diyor ki: 'Tamam işte, sokaklara kulak verip reform yapıyoruz, daha ne istiyorsunuz? Bu gösterilere hemen son vermezseniz canınıza okurum!'
A, evet, yabancı statüsündeki Kürtlere nihayet nüfus kâğıdı verilmesi de gündemdeymiş... Suriye'yi hürriyet ve adalete kavuşturtacak geniş kapsamlı bir acil reform paketinin parçası olsaydı bu adımı herkes coşkuyla karşılardı, ama şu haliyle bu adım da bir zokadan ibaret; Kürtleri ayaklanmadan uzak tutmaya dönük bir rüşvet; bir nevi 'grev kırıcılığı' tezgâhı; ama en mağdur ve mazlum Kürtler bile bu tezgâha gelmiyor, bu zokayı yutmuyor.
Bazı siyasi tutukluların salıverilmesi mi? O da sadra şifa değil, çünkü zindandan çıkarılan her tutuklunun yerine belki 100 kişi zindana tıkılıyor.
Bu "reformların" üzerindeki şaibe bulutu bir yana; barışçıl protestoları silahla bastırmaya çalışan, bunda ısrar eden, göstericilere uyguladığı şiddeti gittikçe tırmandıran bir yönetimin iyi niyetine kim nasıl inanabilir?
Beşşar Esed, 10 sene önce verdiği demokratik reform sözlerini bir türlü yerine getirmedi; 'Emperyalistler bizi kendi halimize bırakmıyor ki' deyip durdu; uluslararası tehdit altındayken hürriyet ve adalete değil güvenlik ve istikrara öncelik verilmesi gerektiğini ileri sürdü; fakat Suriye üzerindeki uluslararası baskıların kalktığı ve Tunus ile Mısır'daki devrimlerin reformlara çanak tuttuğu bir konjonktürde dahî dişe dokunur reformlar yapmaya yanaşmadı; 'Yakında belediye seçimleri düzenleyebiliriz' demekle yetindi...
'Benim halkım ayaklanmaz' deyip oturdu...
Suriye halkı ayaklanınca da Siyonistlerin provokasyonlarından dem vurdu...
Çok sıkışınca düzenin değişeceğini vaat etti, ama zulüm düzeninin en önemli ayağını teşkil eden olağanüstü halk uygulamasını yeni bir kılıf altında sürdürmeye niyetli olduğunu ortaya koyarak bu vaadi baştan boşa çıkardı...
Suriyelilere işkence eden, Suriyelilerin kanını akıtan, Suriyelileri iliklerine kadar sömüren akrabalarını ve yakınlarını, bizzat kendisinin tayin ettiği gaddar komutanları ve bizzat kendisinin palazlandırdığı yağmacı iş adamlarını tasfiye edeceğine dair bir işaret de vermedi...
Hal bu iken, üstelik Beşşar Esed yönetimi Banyas şehrini abluka alarak iyice İsrailleşme temayülü gösterirken, Suriyeliler nümayişlerine niçin son versinler?
'Nümayişlere son verelim ki reformların yapılması için gereken huzur ortamı oluşsun' diyebilselerdi, Beşşar Esed'in o ortamda mayışmayacağından emin olabilselerdi, bunu yaparlardı.
Ne var ki, nümayişler başlamadan evvel dişe dokunur bir reform için kılını bile kıpırdatmayan, şimdi Suriye cayır cayır yanarken bile doğru dürüst bir reform programı ve takvimi açıklamayan, işi şark kurnazlığı ile götürmeye çalışan Beşşar Esed zerre kadar itimat telkin etmiyor.
Bugüne kadar 'Haydi Beşşar, lanet olası statükonun ipini çek artık!' diyenler, sonunda 'Ey Beşşar, sana da lanet olsun!' deme noktasına geldiler.
Hatta Beşşar Esed ve yakın çevresi, Baas rejiminin en azgın unsurları olarak öne çıkmış bulunuyor.
Dahası, bazı Baasçılar 'Bizim partimiz aslında öyle azgın bir parti değil. Esed ailesi Baas Partisi'ni ve devleti tahakküm altına almasaydı, Beşşar Esed babasının kurduğu tahakkümü iyice derinleştirmeseydi, Suriye bu hale gelmezdi' diyorlar.
Nereden nereye...
Beşşar Esed'in Baas Partisi'ni ıslah etmesini bekliyorduk, ama böyle giderse belki de Baas Partisi içinden sağduyulu bir grup çıkıp Suriye'de ıslahatın önünü açmak için Beşşar Esed ve yakın çevresini tasfiye edecek!!!
YENİ ŞAFAK