Eski arkadaşlarım ne yapıyor?

Sevgili arkadaşımın partisi iktidar olmuştu... Yıllar yılı bayrak sallamanın mükâfatı olarak üst düzey bir makama tayin edildi...

O artık sıradan bir “arkadaş” değil, şoförü, sekreteri, özel kalem müdürü ve korumaları olan bir “üst düzey yetkili” idi...
Günlerden bir gün hal-hatır sormak istedim...
Bendeki cep numarasını çevirdim...
Telefon açılır açılmaz, arkadaşımla konuştuğumu zannederek, konuşmaya başladım...
Ve sözün tam anlamıyla çuvalladım. Çünkü telefonu arkadaşım değil, “şoförü” olduğunu söyleyen, benim için tamamıyla yabancı biri açmıştı...
Apışıp kalmıştım. Telefonun sahibinin arkadaşım olduğunu, sadece bir selam vermek istediğimi söyledim...
Adam, “Nedir bu beyefendinin eski arkadaşlarından çektiğimiz” tavrıyla lütfedip telefonu Özel Kalem Müdürü’ne verdi...
Özel Kalem Müdürü beyefendi, derdimi dinledikten sonra, şöyle konuştu:
“Beyefendi şu an bir toplantıda. Aradığınızı arzedeceğim.”
Artık bana telefonu kapatmak ve eski arkadaşım aramadan o numarayı bir daha çevirmemek düşüyordu.
Tabii ki aramadı...
Ne zamana kadar mı sürdü bu ayrılık?..
“Sayın Üst Düzey”imizin partisi iktidardan düşüp, “Sayın Üst Düzey”imiz yeniden makamsız kalıncaya kadar...
Buna benzer olayları öyle çok yaşadım ki...

Yıllardır meslek icabı politikacılarla istikballerini politikaya endekslemiş insanların çok yakınında bulundum...
Onları gözlemleme, hatta okuma ve değerlendirme fırsatı buldum...
Zaman içinde bazılarıyla yakınlaştık: Arkadaşlıklar, dostluklar kurduk...
Politikacı arkadaşlarım muhalefette iken, arkadaşlığımız hiç sorun olmazdı. Ancak iktidara geldiklerinde, aramız açılmaya başlardı...
O efsunlu “iktidar” kavramı aramıza girer, ister istemez bir birimizden uzaklaşırdık.
Zaten bendeniz iktidardaki dostlarla sıkı fıkı olmayı sevmem...
Fazla yakınlarına gidersem, bir beklentim olduğunu düşünürler diye ödüm çatlar...
Bu yüzden mümkün mertebe mesafeli dururum.
Yine de herhangi bir davette karşılaştığınızda, eski dostunuza sıcak bir selam vermek gelir içinizden...
Ama teşebbüsünüz yarım kalır: Zira nereden çıktığı belli olmayan iki zebella gibi korumanın kafakoluna gelip durdurulursunuz!..
Sizi durduranları merak edip şaşkın şaşkın bakınırken, eski dostunuz sanki orada değilmişsiniz gibi, karşısındaki “üst düzey görevli” ile sohbetine devam eder...
Kırıldığınızı, incindiğinizi hissedersiniz.
Lakin keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner ve eski dostunuz yüksek makamdan aşağı düşer...
Artık yanında müsteşarlar, müşavirler, şoförler, sekreterler, özel kalem müdürleri ve eski dostlarını kafakola alıp uzaklaştıran korumaları yoktur...
O da sizin gibi bir âdemoğludur!
Yine bir davette filan karşılaşırsınız. Bu kez o sizin üzerinize gelir. Yapmacık bir hayretle, “Nerelerdesin be sevgili kardeşim, amma da kendini özlettin!..” benzeri hasret cümleleri eşliğinde sımsıkı sarılır...
O durmadan anlatırken, siz, geçici makam ve mevkilerin bunca afraya-tafraya değip değmediğini düşünmeye dalarsınız...
Ne olursa olsun, aranızda o eski sıcak ilişki tekrar kurulamaz. Çünkü yüreğiniz çözülmüştür.

Politikaya ve politika eksenli yapılanmaya çok dostumu kurban verdim...
Sımsıcak ilişkilerim buzladı, kardeşliği aratmayan arkadaşlıklarım tökezledi...
Artık yoruldum, dostlarım! İktidara, yahut yüksek mevkie gelince, telefon numaralarını değiştiren, ya da telefonlarını korumalarına, sekreterlerine, özel kalem müdürlerine veren burnu büyüklerden yoruldum!..
Artık bıktım, dostlarım! Eski arkadaşlarının telefonlarını, çağrılarını, selamlarını kulak ardı eden eski dostlardan bıktım!..
Ve yüksek mevkideki insanları eski dostlarından, arkadaşlarından ve muhitinden koruyan dalkavuklardan bıktım!

VAKİT