HAKSÖZ HABER
Esed rejimi yıllardır halkını kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katlediyor. Destekçisi Rusya ve İran’ın da desteği sayesinde gerçekleştirdiği katliamlar dünya kamuoyu tarafından yeterli tepkiyi görmüyor. Tepkisizlik rejimin iyice saldırganlaşmasına sebep oluyor…
Bu şekilde devam eden zulüm ve baskı politikalarının bir diğer boyutu ise hapishaneler. Esed rejiminin hapishaneleri insanlık tarihinin en kötü suçlarının işlendiği yerler arasında. Salyangoz romanını okuyanlar bilirler rejim hakkında menfi bir sıfat kullandığı için bile insanlar yıllarca ne olduğunu bilmeden işkence ve hakaretlere maruz kalabiliyorlar.
2013 yılında “Sezar” kod adlı bir “asker kaçağı” tarafından gizlice Suriye'den çıkarılan ve Beşşar Esed rejimi tarafından gözaltında tutulurken katledilen 53 bin 275 kişinin fotoğrafları rejim hapishanelerindeki durumun özeti aslında.
“Ey Özgürlük” isimli belgeselde de Esed rejiminin zindanlarında tutsak edilen mahkumlar kan donduran anılarını anlatmışlardı.
Muhammed Sardad ise geçtiğimiz günlerde rejim hapishanelerinden salınıveren 30 mahkumdan birisi. Ne için hapse girdiği bilinmeyen Sardad’ın 3 sene içinde aşırı kilo kaybı sebebiyle tanınamaz hale geldiği görülüyor. Sosyal medyaya düşen görüntüler Nazi Almanya’sında yaşanan toplama kampları gerçeğini hatırlatıyor. Yakın zamanda Bosnalı Müslümanlar da Sırp milliyetçileri tarafından toplama kamplarına alınmış ve Sardad’ınkine benzer görüntüler oluşmuştu.
Bosna toplama kampları
Çin rejiminin Doğu Türkistanlılara gördüğü muamelede akıllara geldiğinde zalimlerin Müslümanları yıldırmak için zindanlarda ne tür işkenceler yaptıkları akıllara kazınıyor. Esed rejiminin 2018’den 2021’e kadar Muhammed Sardad’da sebep olduğu fiziksel ve ruhsal tahribat bunun en büyük göstergesi. Bu suça müdahale edilmesi için suçun teşhir edilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz!