HAKSÖZ-HABER
Çarşamba günü yazdığı “Mavi Marmara’ya Çamur Atan Hamaney Rejiminin Karın Ağrısı” başlıklı yazısından ötürü İran partizanı siteler tarafından ağza alınmayacak hakaretlere maruz kalan Hakan Albayrak, hakaret eşliğinde gündeme gelen iddialara bugünkü yazısında cevap verdi.
“Eskiden İran’ı, Hizbullah’ı ve Suriye’yle stratejik işbirliğini savunuyordun; şimdi ne oldu?” şeklinde özetlenecek sorulara cevap veren Albayrak, Hamaney’e neden “statüko rehberi” dediğini de açıklıyor:
Karşı Devrim Rehberi Hamaney
Hakan Albayrak / Star
"Sen İran’la beraberdin, Hizbullah’ı göklere çıkarıyordun, Esed yönetimiyle stratejik işbirliğini savunuyordun; şimdi ne oldu da...” diye konuşuyorlar.
Şimdi ne oldu da!
Ne olduğunu görmediler mi?
“Lailahe İllallah” diyerek tağutun karşısına dikilen Suriyeli Müslümanlar, İmam Hüseyin radıyallahu anh ve yoldaşları gibi kıyımdan geçirildiler. Der’a, Duma, Deyrizor, Humus, Hama, Halep, İdlib bildiğiniz Kerbela’ya döndü, 60 bin Müslüman Esed putuna kurban edildi.
Katliam devam ediyor ve Hamaney rejimi (Hasan Nasrallah ve arkadaşları dahil) başından beri katillerle beraberler, hatta katillere rehberlik ediyorlar. Son yazımda Hamaney’in bazı adamlarının İsrail’le kavga eden AK Parti hükümetini nasıl aşağıladıklarını, Mavi Marmara’mıza nasıl çamur attıklarını yazdım; fakat Hamaney’in Türkiye’deki takipçileri hiç oralı olmayıp, sadece Hamaney’den bahsediş şeklimle ilgilendiler.
Hamaney rejimine bağlı ABNA’nın (AhlulBayt News Agency / Ehl-i Beyt Haber Ajansı) internet sitesinde, yazımla ilgili haber şöyle takdim edildi: “NATO askeri Hakan Albayrak’tan İmam Hamaney’e çirkin saldırı / NATO askeri Hakan Albayrak, yandaş gazete Star’da yayınlanan bugünkü yazısında İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamanei’ye ağza alınmayacak hakaretlerde bulundu. / ‘Çamur atan Hamaney rejimi, Statükü Rehberi’ ifadelerini kullanan Hakan Albayrak’ı LANETLİYORUZ”
ABNA’nın takdimi böyle olunca, okuyucu yorumları da ister istemez şöyle oluyor tabii: “Şerefsiz”, “şeytanın kulu”, “hain İsrail uşağı.”
Vay benim hassasiyetten kırılan kardeşlerim! Demek “İran İslam Cumhuriyeti” yerine “Hamaney Rejimi”, “İslam İnkılabı Rehberi” yerine “Statüko Rehberi” dememe ve Hamaney’in adamlarını birilerine çamur atabilecek tiynette kimseler olarak görmeme çok içerlediniz... Öyle çok içerlediniz ki, Hamaney adına attığınız çamurun haddi hesabı yok! Kusura bakmayın ama bende de biraz hassasiyet var be kardeşlerim.
Suriyeli devrimcileri “terörist”, Esed rejimini “masum” ilan eden Hamaney’e sizin gibi “Dünya Mustazaflarının Rehberi” diyemem.
Onbinlerce masumun cesedini, mücahit ve şehit kategorisine soktuğunuz Baasçı generallerin askerleri tarafından ırzlarına geçilen binlerce kadın ve dahî erkeğin âhını, Şebbiha köpeklerinin camilerdeki küfür ayinlerini, yerle bir edilen onca İslam beldesini ve Hamaney rejiminin bu mezalimdeki payını yok sayamam.
Hamaney rejimi diyorum, evet.
Hassas bir adam olduğum için İran demekten imtina ediyorum, İran devleti demekten bile mümkün mertebe kaçınmaya çalışıyorum, bu Yezidî siyasetle alâkası olmayan İranlılara haksızlık etmiş olmayayım diye.
“İran İslam Cumhuriyeti” demeye zaten hiç dilim varmıyor. Daha evvel de yazmıştım; seçilmiş yöneticilerin aslında yönetici olmadığı, ilk ve son sözü söyleme hakkının ‘adem-i mesuliyet’ zırhı giydirilmiş “rehber”e ait olduğu bir düzene cumhuriyet denilemez... Hapishanelerinde sistematik işkencenin hüküm sürdüğü, Irak’ta düpedüz mezhep faşizmini körükleyen, Suriye’de mustazaflara karşı müstekbirlerin yanında yer alan bir rejimi İslam’la anmak da olacak şey değil. Hamaney’e “İran İslam İnkılabı Rehberi” değil de “Statüko Rehberi” deyişim de hassasiyetimdendir, İslam İnkılabı’na saygımdandır.
Bu vesile ile, işkence ve yargısız infazlara isyan ettiği için statükonun adamlarınca “fazla duygusal” diye güya aşağılanan ve 1989’da Humeyni’nin halefliğinden azledilen Muntazeri’nin o şahane sözlerini hatırlatayım:
“”Ne yazık ki iş yapmak ve devrim değerlerini korumak yerine slogan attık. Halka değer vermek ve onu söz sahibi yapmak yerine halkın zeki ve aktif güçlerini hayal kırıklığına uğrattık, mücerretleştirdik. Bu yüzden şimdi öyle bir noktaya geldik ki, yönetimde kalabilmek için ilk sloganlarımızın ve değerlerimizin karşısında durmak zorunda kalıyoruz. İran hükümetinin ayakta kalması gerekçesiyle ahlaki ve İslami değerler ihlal edilemez. Sözkonusu değerler, uğruna devrim yaptığımız ve halka sloganlarımızla vaad ettiğimi değerlerdir. Devlet bir vasıtadır, gaye değil. Değerler gayedir.”
İşte böyle değerlendirmelerin ışığında “Statüko Rehberi” diyorum Hamaney’e.
Geçen yazımda belirtmeyi unutmuşum; Suriye Devrimi aleyhindeki siyasetinden ötürü Hamaney’e “Karşı Devrim Rehberi” de diyorum ben.
***
Son söz: Gün gelir, Hamaney’i ve şimdilik Hizbullah diye anmamaya karar verdiğim Lübnanlı malum kardeşleri gene savunurum, Allah Teala ömür ve imkân verirse; yeter ki çağımızın Yezid’lerinden Esed’e yoldaşlık etmekten, çağımızın Kerbela’sında çağımızın Hüseyin’lerini katledenlerle beraber olmaktan vazgeçsinler.
halbayrak@stargazete.com