“Esed’in savaş suçları Nazilerin işlediği cürümleri de aştı!”

“Naziler gaddarlıklarını belgelemeleri ile ünlüydü, ancak kurbanların kimlik bilgilerini içeren tek tek fotoğraflarını çekmek onların bile aklına gelmemişti.”

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Stephen Rapp eski bir savaş suçları savcısı. Daha önce Sierra Leone ve Ruanda’da işlenen savaş suçları hakkında incelemeler ve hukuki raporlar kaleme almış bir isim. Savaş suçları konusunda oldukça deneyimli olan Rapp, CBS News’in haberinde aktarıldığına göre Beşar Esed’in işlediği suçlar karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.

Stephen Rapp

Şuan Uluslararası Adalet Komisyonu’na başkanlık eden Rapp, 900 binden fazla insanın kaçırılıp tek tek isim isim işkence fotoğraflarının, tacizlerin ve katliamların fotoğraflanıp belgelenmesini Nazilerin işledikleri suçlarla kıyaslayarak anlatıyor. Naziler savaş suçları tarihinin en ‘titiz’ zalimleri unvanına sahipti. Ancak Esed rejiminin yaptıkları ise vahşet tarihinde inanılması güç bir noktaya işaret ediyor. Rapp yine aynı kaynakta geçtiğine göre şaşkınlığı şöyle ifade ediyor: “Naziler gaddarlıklarını belgelemeleri ile ünlüydü, ancak kurbanların kimlik bilgilerini içeren tek tek fotoğraflarını çekmek onların bile aklına gelmemişti!

Tabi ki Rapp'ın burada kast ettiği “Caesar” kod adli askeri polisin gizlice kaçırdığı fotoğraflar. Suriye'de Esed rejimine bağlı askeri birlikler tarafından işkenceyle ve aç bırakılarak öldürülen rejim muhaliflerinin fotoğrafını çekmekle görevli "Caesar", 11 bin kurbana ait 55 bin fotoğrafla Suriye’den  kaçmış, Anadolu Ajansı da bu fotoğrafları kamuoyuna duyurmuştu. Yayımlanan fotoğraflar uluslararası kamuoyunda infiale neden olmuş, Birleşmiş Milletler, Suriye'de işlenen insanlık dışı işkence suçlarıyla ilgili soruşturma açılması ve sorumluların cezalandırılmasına yönelik çağrıda bulunmuştu.

"Caesar" ABD Kongresi'nde yaşadıklarını anlatırken...

Stephen Rapp’ın aktardıkları ise yeni bilgiler içeriyor. İşkenceyle katledilen cesetlerin üzerinde bulunan üç rakamın manası çözüldü. "Birincisi tutuklu sayısı, ikincisi o kişiye ölümüne işkence yapan istihbarat şubesinin numarası. Doktor tarafından verilen üçüncüsü sayı ise kaç ceset olduğunu gösteren ardışık sıralı bir numara." Aynı zamanda cesetlerin son halinden anlaşılması güç olduğu için bu rakamlar sayesinde cesedin ‘daha önceden’ kadın mı yoksa erkek mi olduğu da belirtilmiş oluyor.

İşkence için sayısal sistem kuran Esed rejimi İran ve Suriye tarafından desteklenmeye devam ediliyor. Batı dünyası Suriye’de yaşanan cürümlere sessiz kalırken Suriyeli Müslümanların Türkiye ve bir yönüyle Katar dışında uluslararası platformlarda destekçisi bulunmuyor.  

Esed, işkence sistemlerine harcadığı mesaiyi daha yaşanabilir bir ülke için harcasaydı bugün bunların hiçbirisini konuşmuyor olabilirdik. Türkiye’deki İran’a ve Rusya’ya bağlı şebbihalar ise Esed’in işlediği suçları görmezden gelmeye devam ediyorlar. Stephen Rapp'ın savaş suçlarına tarihine geçen Nazilerin durumundan yaptığı alıntı Esed’in karnesini gözler önüne seriyor aslında. Rapp’ın belirttiğine göre, “Nazilerin, Müttefikler tarafından yargılandığı meşhur Nürnberg Duruşmaları’nda dahi bu kadar fazla savaş suçu kanıtı bulunmuyordu!

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye