Esed’in Katliamlarını “Zafer” Olarak Görmek!

Suriye’deki savaşa ilişkin Alman basınında yayımlanan bazı haberleri aktaran ve Esed’in sokaklara “zafer posterleri” astırdığını söyleyen Akif Beki, “zafer” olarak bahsedilen şeyin halkın katledilmesinden başka bir şey olmadığına dikkat çekiyor.

Bugün Karar gazetesinde “Esad’dan kime güle güle?” başlığıyla yayımlanan Akif Beki imzalı yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:

Alman basınının kehaneti tuttu, 2018 bitmeden Esad zafer ilan edecek demişlerdi.

AP ajansı dün fotoğraflarını yayınladı. Esad, zafer posterlerini sokağa çıkarmış bile.

Bugünün gelişini haber verdiklerinde rejim, daha yeni kimyasal katliam yapmıştı.

Dört ay önceydi; Batı bir kez daha, sınırlı bir hava saldırısıyla Şam’a cevap vermişti.

Nisan ayında, kimyasal silah kullandığı için güya Batı tarafından cezalandırıldığında söylemişlerdi. Alman gazetelerinde, ‘kazın ayağı pek de öyle değil’ yazıları döşenmişti.

Hani Süddeutsche Zeitung; ABD, İngiltere ve Fransa’nın sembolik müdahaleleriyle Esad’ın savaşı kazanmasının önlenemeyeceğini iddia etmişti.

Doğu Guta, Esad karşıtlarının son kalesiydi. Muhalifler, oradan da acımasız kuşatmalarla, hunhar kıyımlarla, kimyasal barbarlıklarla katledile katledile söküldüğünde...

“Esad, muhtemelen bu yıl zaferini ilan edecek” diye daha o günden bilmemiş miydi Süddeutsche Zeitung?

Die Welt gazetesi de “Esad’ın, kasaplığı ve Rusya’yla İran’ın gaddar desteği sayesinde iç savaşı kazandığını Batı çoktan kabul etti” diyerek noktayı koymamış mıydı?

Frankfurter Rundschau ise “Batı, Suriye’de kazanılacak bir şey kalmadığını idrak etmeye başladı. Şam rejimi kazandı. Savaş sonrasının devlet düzenini de Şam dikte edecek” öngörüsünde bulunmamış mıydı?

Ve Berliner Morgenpost, “Bütün bu olanlar Esad’a güç kazandırdı. Harekâtın düşük çaplı tutulması, Batı’nın Şam’daki diktatörü kabullendiğini ve ona hareket serbestisi sağladığını gösteriyor” buyurmamış mıydı?

Kontrollü kararlılık gösterileriyle, cılız askeri mesajlarla, göstermelik aksiyonlarla buraya kadar...

***

Geçen zamanda...

Rejim değişikliği hedefi, zaten unutulmaya terk edilmişti.

Batı nezdinde, ‘Esad giderse IŞİD öcüsü gelir’ denklemine oturmayı başarmış rejim.

Dikkatler de tamamen dağılmış, başka kriz noktalarına dönmüşken...

Esad, zafer posterleriyle boydan boya donatıyor Şam sokaklarını. Şehre uzanan ana arterleri de zafer pozlarıyla süslüyor.

AP’nin geçtiği fotoğraflardan birinde “Zaferin Efendisi” yazıyor güleç bir portresinin üstünde...

Bir başka fotoğrafı, şehrin çıkışında uğurlama tabelası. “Muzaffer Suriye’den Güle Güle” diye sesleniyor sırıtarak.

Nanik hareketleriyle, göz kırparak, ‘ne haber’ çekerek, ülkesinin enkazı üstünde yükselen ‘zaferi’nin tadını çıkarıyor.

Kim peki, Esad’ın arkasından ‘bay bay’ diye el salladığı mağluplar?

Katlettiği yüz binlerce vatandaşı, can korkusuyla kaçıp komşu topraklara sığınmak zorunda bıraktığı milyonlarca Suriyeli değilse kim?

Esad kazandığında, kaybeden kendi mazlum halkından başkası değildir.

Emperyalist güçler, saldırgan işgalciler dediği Batı koalisyonuna mı elveda diyor, hadi canım!

Okumadınız mı Alman gazetelerini? “Muzaffer Suriye’ye Hoş Geldin” tabelalarıyla selamlayıp kucak açtığı velinimetleri arasında olmasın onlar?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!