Uluslararası ilişkiler ve dış politika uzmanı Galip Dalay, Esed’in devrilmesiyle Orta Doğu'da şekillenen yeni tabloyu değerlendirdi. Rusya'ya ilişkin dikkat çeken bir tespit de yapan Dalay, Esed’in devrilmesi ve İran’ın 'direniş ekseni'nin zayıflaması, Rusya'nın bölgedeki gücünün azaltılması açısından 1972’de Mısır’ın Sovyet askeri personelini sınır dışı etmesi ve Sovyetler’in Afganistan’da yenilgiye uğramasıyla eşdeğer olduğunu söyledi. Esed’in devrilmesiyle Rusya'nın süper güç olma statüsünü yitirdiğini belirtti.
Galip Dalay, Project Syndicate’te yayımlanan yazısında, Beşşar Esed’in devrilmesinin Rusya’nın uluslararası sahnedeki statüsüne ağır bir darbe vurduğunu belirtti. Dalay’a göre, Suriye’deki savaş sırasında sağladığı askeri müdahalelerle “bölgesel bir güç simsarına” dönüşen Rusya, Esed’in düşüşüyle “büyük güç” olma iddiasını kaybetti ve yalnızca bölgesel bir aktör olarak konumlanma riskini taşıyor.
SURİYE: KREMLİN’İN GÜÇ SEMBOLÜ
Dalay, Eylül 2015’te Rusya’nın Suriye savaşına askeri müdahalesinin, Kremlin’in dünya sahnesindeki yükselişinin zirvesi olduğunu ifade etti. Esed’in rejiminin çöküşünü engelleyen bu müdahale, Vladimir Putin’e stratejik kazançlar sağlarken, onu hem bölgesel hem de küresel bir güç figürü haline getirdi. Ancak Suriye’nin Putin’in prestij projesi olduğuna dikkat çeken Dalay, Esed’in hızlı bir şekilde devrilmesinin Kremlin’in statü ve prestij hedeflerini ciddi şekilde baltaladığını vurguladı.
Karar’ın naklettiğine göre, “Putin’in kimlik ve imparatorluk tasavvuru Ukrayna’daki savaşa dayanıyorsa, Suriye’deki varlığı statü ve prestij üzerine kuruluydu,” diyen Dalay, Esed’in devrilmesinin Rusya’nın bu prestijini kaybettiğini ortaya koyduğunu belirtti.
ORTADOĞU’DA YENİ DÖNEM: RUSYA’NIN ROLÜ AZALIYOR
Dalay’a göre, Esed rejiminin çöküşü Rusya’nın Ortadoğu’daki rolünü kökten değiştirebilir. Yeni Suriye yönetimi, Putin’in varlığını en az Esed dönemi kadar güçlü bir şekilde sürdüremeyeceği bir pozisyonda bırakabilir. Tartus ve Hmeymim’deki Rus askeri üslerinin geleceği belirsiz hale gelirken, bu durum Kremlin’in Ortadoğu ve Akdeniz’deki stratejik varlığını zayıflatabilir.
Esed’in düşüşü ayrıca, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde bir ayrışmayı da beraberinde getirebilir. Dalay, bu durumun Türkiye ile Batı arasında daha güçlü bir iş birliği ihtimaline kapı aralayabileceğini öngörüyor. Suriye iç savaşının başlamasıyla ABD ve Türkiye arasında derinleşen ayrışmaların aksine, Esed sonrası dönemde Batı ile Türkiye’nin Suriye’nin geleceği konusunda daha yakın bir iş birliği geliştirme potansiyeline işaret ediyor.
RUSYA’NIN BÜYÜK GÜÇ STATÜSÜNE AĞIR DARBE
Dalay, Esed rejiminin çöküşünün, Rusya’nın gücünü azaltması açısından, 1972’de Mısır’ın Sovyet askeri personelini sınır dışı etmesi ve Sovyetler’in Afganistan’da yaşadığı yenilgiden daha ağır bir darbe olduğunu belirtti. Esed sonrası dönemde Rusya’nın hala İran gibi bölgedeki bazı önemli ortaklarıyla iş birliğini sürdürebileceğini ifade eden Dalay, bu bağların Kremlin’in Suriye’de kaybettiklerini telafi etmeye yetmeyeceğini de vurguladı.
Dalay’ın analizine göre, Esed’in devrilmesiyle Rusya artık yalnızca nükleer silah ve doğalgaz kaynaklarına sahip bir “orta ölçekli güç” olarak algılanıyor. Bu durum, Kremlin’in büyük güç iddialarını sürdürmekte açıkça yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor.