Beşşar Esed rejiminin alıkoyarak cezaevinde işkence ettiği kadınlardan Samar el Halit, geceleri işkence edildiği için çığlık atan çocukların seslerinden uyuyamadıklarını söyledi.
Suriye'de 8 yıldır devam eden savaşta hapsedilen, işkence ve kötü muamele gören kadınlara dikkat çekmek ve özgürlüklerini talep etmek için oluşturulan Uluslararası Vicdan Hareketi, dün İstanbul Haliç Kongre Merkezinde bir araya geldi. Hareket, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne kadar çeşitli aktivitelere katılacak.
AA, bu vesileyle rejimin cezaevlerinde işkence görmüş kadınlardan Samar el Halit'e ulaştı.
Şam’da 2014 yılında tutuklandığını söyleyen Halit, "Şam'da evime giderken beni bekleyen ekip vardı. Zorla alıkoydular. Beni alan kişi sivildi. 'Bir hareket yapmadan yürü. Kaçmaya çalışırsan ölürsün' dedi. 'Ailen ve çocukların elimizde. Bir tek sen kaldın' diye tehdit ettiler." dedi.
Daha sonra cezaevine götürüldüğünü söyleyen Halit, "Sesler duymaya başladım. Çığlıklar. İşkence görenlerin sesini duyuyordum. En çok çocuk sesleri duymaya başladım. 'Neredeyim?' kendime soruyordum. Çok soğuktu. Bir bölümden alıp hücreye koydular. Orada çok korktum. Sürekli 'çocuklarım ve ailem ne olacak?' diye soruyordum. Kendimi unuttum. Onları düşünmeye başladım. On gün kimse gelmedi, sorgulamadı. Sürekli kapıya vuruyordum soru sormak için. Kimse konuşmadı, cevap vermedi. Sadece işkence sesleri duyuyordum, bir çocuk sesi duyuyordum." ifadelerini kullandı.
"Senin sıran geldi. Derini yüzeceğiz"
Samar el Halit, 10 günün sonunda sorgulanmak için başka bir odaya götürüldüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
"Elimi ve gözümü bağlayıp sorguya götürdüler. 200 metre kadar yürüdüm. 'Senin sıran geldi. Derini yüzeceğiz.' dediler. Buz gibiydi. Soğuktan ellerim mosmor olmuştu ve her yerim kaşınmaya başlanmıştı. Sorgucu, iki saat öylece bekletti. 'Sen silahlı gruplara bağlısın. Onların nerede olduğunu söylemiyorsun. Sen vatan hainisin' diyordu. Küfür ediyorlardı."
Kuran kursu sahibi olduğunu belirten Halit, "Halkı kin ve nefrete teşvik etmekle suçlanıyordum. 'Ya her şeyi kabul edersin ya da (yanındaki işkenceciyi göstererek) bu seni tepeler.' diyordu. Yaptığım ve yapmadığım her şeyi itiraf edeceğimi söyledim. Ailem ve çocuklarımı öldürmekle tehdit ettiler. Takatsiz kaldım." diye konuştu.
"Sen laftan anlamayacaksın. Seni öldüreceğiz"
Sonra bayıldığını söyleyen Halit, şunları aktardı:
"(Sen laftan anlamayacaksın. Seni öldüreceğiz) dediler. Ondan sonra işkenceye başladılar. Elektrik verdiler. Sürekli 'itiraf et' diyorlardı. 'Silahlı grupların nerede olduğunu söyle, onları sakladığını itiraf et' dediler. Geceleri işkence gören çocukların feryadından uyuyamazdık. Sadece çocukların bağırışlarını duyuyorduk. Bir aileden 3 kadın ve 3 çocuk vardı. Karanlıkta çocuğa bakardım. Çocuğu orada görünce kendi çocuğum aklıma gelir, bağırmaya başlardım. 'Çocukların yan hücrede' derlerdi bana."
"İnsanların görüntüleri çok kötüydü. Herkes kaşınıyordu." diyen Halit, şöyle devam etti:
"Kurtçuklar insanların ciltlerini yemeye başlamıştı. Olduğumuz hapishane çok karanlıktı. Dokunarak anlıyorduk. Işık sadece hücrenin kapısı açılınca görünüyordu. Beni tek kişilik hücreye aldılar. Çok dardı. Oturacak bile yer yoktu. Kemiklerim kurudu ayak üstü durmaktan. Böyle 6 ay devam ettiler sorguya. Sonra toplu bir alana bıraktılar. Doktorlar, alimler, bilim insanları vardı. Hapishanede çürüyorlardı. Onlar benden çok daha fazla işkence görmüşlerdi. Hepsinin durumu birbirinden kötüydü. Bazı kadınlar oradan çıktı. Bazıları hala orada."
Halit, üzerinde tüm işkence aletlerinin kullanıldığını belirterek, "En basiti ellerimizi yukarıda bağlayıp bekletirlerdi. Gençlere iç çamaşırlarıyla önümüzde işkence yaparlardı. Sürekli çocuk çığlıkları duyardık. 6 ay üstümdeki elbise ile kaldım. Birisi kapıyı açıp içeri girer diye tuvalete girmeye korkardım. 6 ay banyo yapmadım." ifadelerini kullandı.
Halit, işkencecilerin mahkumlara isimleriyle değil, numaralarla hitap ettiklerini kaydetti.
Muhalif kaynaklara göre, Suriye'de rejimin cezaevlerinde en az 500 bin kişi alıkonuluyor. Tespit edilebilen 13 bin 500'den fazla kadın, rejimin zindanlarında işkence gördü ya da tecavüze uğradı. 7 binin üzerinde kadın halen rejimin cezaevlerinde ölümü bekliyor.