Kenan Alpay gündemi yorumluyor:
Suriye halkına Esed rejiminden başka hiç bir alternatif tanımamakta inat eden Rusya-İran bloğuna AB-ABD cephesinden hiç bir zaman güçlü ve sonuç alıcı bir itiraz yükseltilmedi. Güya barış arayışını sürdüren BMGK nihayet ateşkes ilan etme ve müzakerelere başlama çağrısı yaptı. Fakat Esed rejimi, PKK-PYD, İran, Hizbullah ve Rusya dışındaki bütün silahlı grupları resmen ve mutabakatla 'terörist' ilan etmek üzere seferberlik için de start verildiği bir zaman diliminde yapıldı bu çağrı.
Suriye'de çok boyutlu işgali derinleştiren Rusya-İran cephesinin tehditlerinin artmasıyla eş zamanlı olarak Türkiye'nin İsrail'le diplomatik ilişkilerini tekrar güçlü bir biçimde tesis edileceğine dair haberler arttı. Analizlerin odağındaki haberlerin tek kaynağı İsrail basınıydı. Her ne kadar Türkiye tarafından doğrulanmasa da resmen yalanlanmadığı için kamuoyunda ciddi endişelerin beslendiği ortada.
Aslında Türkiye hemen her dönem ABD tarafından İsrail'le ilişkileri geliştirmesi yönünde baskılara muhatap oldu. Lakin bu duruma ilaveten Rusya ile giderek tırmanan kriz, Suriye ve Mısır'daki gelişmeler üzerinden artan yalnızlaştırma operasyonu gibi gelişmeler Türkiye'yi bir taraftan AB'yle diğer taraftan da İsrail'le ilişkilerde farklı mecralara doğru sürüklemeye başladı.