Esed zalimine karşı İdlib'i savunmak terör müdür?

Heyet Tahrir-i Şam üyesi 2 kişinin Türkiye’ye geçişlerinde gözaltına alınması hangi akla hizmet ediyor?

HAKSÖZ-HABER

Heyet Tahrir-i Şam üyesi 2 kişinin Suriye'den Türkiye’ye geçişleri esnasında nasıl olur da ‘terör örgütü üyeliği’ bahanesiyle gözaltına alınarak tutuklanır? Zalim Esed rejimine karşı İdlib halkını müdafaa etmenin ‘terör’ ile ilişkilendirilmesinin yol açtığı çelişkiyi kim nasıl izah edecek?

Türkiye’de bazen çok şaşırtıcı ve son derece sinir bozucu hadiseler yaşanıyor. Onlardan birisi de 2 HTŞ üyesinin ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla Suriye-Türkiye sınırında gözaltına alınması.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Suriye'den Türkiye'ye “yasa dışı yollardan” girmeye çalışan 9 kişinin yakalandığını bildirdi.

Bakanlık açıklamasında, Hatay Reyhanlı'daki hudut birliklerinin yakaladıkları kişilerden ikisinin HTŞ mensubu olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca HTŞ’den “terör örgütü” olarak bahsedilmesi de dikkatlerden kaçmadı.

Sanırsınız Türkiye’ye savaş açmış ve eylem yapmak üzere sınıra sızmış PKK militanları yaka paça yakalanmışlar! Oysa gerçek böyle değil. Bırakalım Türkiye’ye karşı bir savaş durumunu, HTŞ'nin Suriye içinde bile sivillere yönelik bir saldırısı söz konusu değil. Bilakis HTŞ İdlib halkını koruduğu gibi Türkiye ile de koordinasyon içinde hareket ediyor. Dolayısıyla bu gözaltı hadisesinin hiçbir mantıklı izahı yok.

Kimse boşuna "uluslararası toplum ve terörün finansmanı yasası" gibi izahların arkasına sığınmasın! ABD’nin Türkiye’ye açıkça savaş açmış PKK/YPG’yi gözetip kolluyorken ve mesela emperyalist işgalci Rusya’nın da bundan farkı yokken Türkiye’nin üstelik de İdlib’de koordinasyon halinde olduğu bir yapılanmayı sözüm ona “uluslararası toplum ve anlaşmaların baskısı”ndan ötürü “terör örgütü” ilan etmesi olacak iş mi?

İçeride Esed katilinin sözcülüğünü yapanlar daha önce de birçok kez İdlib’de Türkiye ile HTŞ’yi karşı karşıya getirmek istedi ancak her iki tarafın da olgun tutumları sonucunda sahada böyle bir durum yaşanmadı. Nitekim bu gözaltı hadisesi ve sonrasında MSB tarafından kullanılan dilin ülkedeki Esedsever medya kesimlerinde son derece memnuniyet yarattığı gözleniyor. Sormak gerekmez mi: İdlib’de koordinasyon halinde olduğunuz bir yapıdan “terör örgütü” diye söz etmekle ve üyelerini tutuklamakla ne yapmaya çalışıyorsunuz? Kime nasıl yaranmayı umuyorsunuz? Affedersiniz ama bu icraatınızla kendi ayağınıza sıkmış olmuyor musunuz?

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!