Suriye iç savaşının başlangıcından bugüne Esed rejiminin kimyasal silah kullanımından sistematik işkence ve tecavüze kadar geniş birçok alanda işlediği insanlığa karşı suçlar, Birleşmiş Milletler (BM) ve bağımsız insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansıyor.
Son olarak BM Suriye Araştırma Komisyonu, Esed rejiminin İdlib'de sivilleri, sağlık kuruluş ve çalışanlarını kasten vurarak savaş suçu işlediğini açıkladı. Buna karşın uluslararası mekanizmalar savaş suçlusu rejimi durdurmak için harekete geçemiyor.
AA muhabiri Esed rejiminin bugüne dek işlediği suçların hesabını vermekten nasıl kaçabildiğini ve on yıldır yargılanamamasının temel nedenlerini uzmanlardan edindiği görüşler doğrultusunda derledi.
Esed rejimi Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanabilir mi?
UCM, 1998 yılında İtalya’nın Roma şehrinde BM'ye üye bazı ülkelerin "Roma Statüsü" olarak adlandırılan anlaşmaya imza atmasıyla soykırım suçları, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçlarında yargı yetkisi kullanmak üzere kuruldu. 1 Temmuz 2002'de yürürlüğe giren anlaşmaya bugün 139 ülke imzacı statüsünde bulunarak söz konusu suçlarda UCM’nin yargısını kabul ediyor.
UCM’nin bahsi geçen suçları soruşturması ve yargılamaya tabi tutması için, suçun Roma Statüsü'ne imza atmış üye ülkenin topraklarında gerçekleşmesi veya suçlunun mahkemeye üye ülkenin vatandaşı olması gerekiyor.
Bu kuralın istisnası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) UCM’ye soruşturma yetkisi tanımasından geçiyor.
BMGK üyesi Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Fransa ve Birleşik Krallık’ın anlaşmalı şekilde Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısını yetkilendirmesi durumunda, savcı, suçu ve suçluları soruşturmaya başlayabiliyor.
Suriye Devleti’nin Roma Statüsü’nü imzalayan devletlerin arasında yer almaması ve BMGK’de Çin ve Rusya’nın veto haklarını kullanarak Suriye’deki savaş suçlarının soruşturulmasına karşı koruma kalkanı oluşturmaları, UCM’nin ülkedeki savaş suçlularına yönelik soruşturmasına engel teşkil ediyor.
Batılı ülkeler Suriye'deki savaş suçlarını BMGK gündemine taşımış, sunulan önergeler Rusya ve Çin tarafından veto edilmişti.
Arakanlılar üzerinden Bangladeş-Ürdün bağlantısı
Uluslararası Ceza Mahkemesi, geçen yıllarda Rohingya Müslümanlarını zorunlu göçe maruz bırakarak savaş suçu işleyen ve Roma Statüsü’nü imzalamayan Myanmar üzerinde yargı yetkisinin olduğuna karar verdi.
Bu karar, suçun bir kısmının UCM’ye üye ülkenin topraklarında gerçekleşmesi durumunda, mahkemenin üye olmayan ülke üzerinde yargı yetkisini kullanabileceği sonucuna varılarak alınmıştı.
Böylece Myanmar üye ülke olmadığı halde, tehcir suçunu 2010 yılında Roma Statüsü’ne taraf olan Bangladeş’i içine alacak şekilde işlediği için UCM savcısı soruşturma başlatma kararı almıştı.
Benzer şekilde Suriye’nin zorunlu göçe tabi tuttuğu vatandaşlardan bir kısmının Roma Statüsü’nü imzayalan ülkeler arasında yer alan Ürdün’e göçmesi, hukukçuları Ürdün üzerinden Suriye rejimini yargılama konusunda harekete geçirdi.
Savaş suçları dosyaları üzerinde çalışan Uluslararası Hukuk Uzmanı Hakan Camuz, Ürdün’e göçe zorlanan 28 Suriyeli vatandaş ve iki binin üzerinde Suriyeli savaş suçları mağduru müvekkil üzerinden UCM’ye başvuru yaptıklarını, mahkemenin bunu değerlendirmesini beklediklerini aktardı. Camuz, dosyanın takibini sürdürdüklerini ve sonuca ulaşmak için çalışmalarına devam ettiklerini vurguladı.
Evrensel yargı yetkisine sahip ülkelerin yargılama fırsatı
Evrensel yargı yetkisine sahip ülkeler insanlığa karşı işlenen suçlarda, suç failini veya faillerini vatandaşlıklarına, suçu nerede işlediklerine veya nerede yaşadıklarına bakmaksızın yargılayabiliyor.
Geçen nisan ayında Almanya evrensel yargı yetkisine dayanarak Esed rejiminin savaş suçluları arasında olduğu iddia edilen Enver Raslan ve İyad el-Garib hakkında insanlık suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama kararı alarak şahısları mahkeme karşısına çıkarttı.
Avrupa’da bir ilk teşkil eden bu yargılama, Esed rejiminin sığınmacı statüsüyle ülke dışına kaçan savaş suçlularının yargılanabileceklerine dair umutları artırdı.
Ancak Almanya, söz konusu kişilerin kendi topraklarında bulunmasından faydalandı.
İnsan Hakları Avukatı Gülden Sönmez, evrensel yargı yetkisine sahip ülkelerde suç duyurularının söz konusu savaş suçlusunun ülkeye girmesi halinde başlatıldığını ve dünyanın birçok yerinde Suriyelilerin bu suç duyurularını yapmaya devam ettiklerini anımsattı.
Muhaliflerin UCM’ye başvuruları henüz sonuç vermedi
Rejimin mağdur ettiği sivillerin bireysel çabalarının yanında, Suriye’deki siyasi muhalefetin çatı kuruluşu Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonunun (SMDK) girişimleri de sürüyor.
SMDK Tutuklu ve Kayıp Şahıslar İşleri Koordinatörü Yasir El-Ferhan, BM İnsan Hakları Konseyi Suriye Uluslararası Soruşturma Komisyonu ile protokol imzaladıklarını, savaş suçu teşkil eden delillere ulaşmada yakın bir temas içinde çalıştıklarını ifade etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin kapısını 2013 ve 2017 yılında olmak üzere iki defa çaldıklarını belirten El-Ferhan, "Hukuk Komisyonumuz Esed rejimi, Rusya ve İran’ın imza attığı katliamlara, rejimin kimyasal silah kullanımı, keyfi tutuklama ve infaz suçlarına dair elindeki tüm bilgi ve belgeleri mahkemeye teslim etti." dedi.
Esed rejiminin savaş suçları
Esed rejiminin 2011 baharından itibaren kışlalardaki askerlerini ve güvenlik güçlerini harekete geçirerek diğer illere de sıçrayan rejim karşıtı gösterileri güç kullanarak bastırmaya çalışması, barışçıl halk gösterilerinin iç savaşa evrilmesine yol açmıştı.
Rejimin iç savaşta kimyasal silah kullanımı, keyfi tutuklama, tecavüz ve işkence, sivil yerleşim yerlerini bombalama, terör örgütleri ve paralı milisleri istihdam etme, yasaklı silah kullanma, tehcir, abluka ve hastaneleri hedef alma başta olmak üzere geniş bir alanda işlediği savaş suçları, BM ve bağımsız insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansımıştı.
AA, 23 Haziran'da, Esed rejiminin Suriye iç savaşında savaş suçları işlemiş 158 görevlisinin isimleri ve yöntemlerine ilişkin bir haber yayımlamıştı.
AA