Esed Rejiminden Kaçan Bir Diplomatın Tanık Olduğu Katliamlar

Esed rejiminden kaçan diplomatlardan Lema Ahmed İskender Baas rejiminin gerçekleştirdiği katliamları Al-Quds Al Araby’e anlattı.

Bilal Süslü / Haksöz Haber

Suriyeli diplomat Lema Ahmed İskender misafir odasının başköşesini diktatör Hafız Esed’in büyük bir resminin işgal ettiği bir evde büyüdü. Bu Lema’nın ailesi için garip değildi. Çünkü Lema, Esed rejiminin en ünlü enformasyon bakanı olan Ahmed İskender Ahmed’in kızıdır.

Ancak, Lema’nın ayrılması Pakistan İsLemabad’daki Esed rejiminin Suriye konsolosluğuna danışman olarak atanmasından sonra muhtemel değildi. Suriye halkının gözünde Lema, alevi mezhebinden gelen ve Hafız Esed diktatörlük rejimi mitini yaratan enformasyon bakanı Ahmed İskender Ahmed’in kızıydı.

Lema Ocak 2013’te aylar süren hazırlıklar sonunda Özgür Suriye Ordusu’na katıldığında geçmişini mesajının bir bir parçası haline getirmek istedi.

Lema kendi durumunu kandırılan ve ya yanlış yönlendirilen rejim yanlılarına örnek olarak göstermektedir. Al-Quds Al Araby’e yaptığı açıklamada “Esed güçlerinin 1976 yılının Ağustos ayında katliam gerçekleştirdiği Filistin mülteci kampı Tel el-Zaatar’da olanları 2000 yılına kadar duymamıştım. Bu benim yaşadığım ilk şoktu” diyor.

Lema yetiştiği ortamın yapısını şöyle açıklamaktadır: “Babam1973 ve 1983 yılları arasında 10 yıl boyunca Esed rejimin enformasyon bakanıydı. Hafız Esed’in resimleri evimizde başköşede  asılıydı. Hayatta örnek aldığınız bir kişinin suçlu olduğuna inanmak çok zordur.”

Kafamda ilk sorular Şam Üniversitesi Ticaret Fakültesi’nde okurken belirdi. Ünlü bir ekonomist olan hocamız Arif Dalila yeni durumları idrak etmemizi sağlayan kişiydi. Profesör Dalila bana “Bir suçluyu savunuyorsun’”dedi. Tel el-Zaatar’da olanları bana ilk söyleyen kişi oydu.

Bu olaydan sonra her zaman güvendiği bir kişi olan babasının arşivindeki bir belgede babasının Tel-el-Zaatar’da korkunç bir yanlışlık yapıldığını yazmış olduğunu gördü. Sonrasında Lema dışişleri bakanlığında çalışırken Esed rejiminin gerçekte ne olduğunu gördü.

Yolsuzluğun sistematik bir süreç olduğunu öğrendi ve iki seçeneğinin olduğunu fark etti: Ya mafya ağları veya rejim için çalışmak ya da uzaklaşmak.

Lema hikayesine Arap baharının başlangıcı ile devam ediyor. Bu süreçte sessizliğe gömülmüşken eğer Suriye’de de ayaklanma çıkarsa bu ayaklanmaya katılmaya kendi kendine karar verdiğini söylüyor.

İşten ayrılmak her zaman bir seçenekti ama korkutucuydu çünkü bunu yapan kişiler her an davayla karşı karşıya kalabilirdi. Lema : “Rejimin gözleri insanların üzerindeydi.” diye ekliyor.

Lema gözlerinden yaşlar akarken şunları söylüyor:"Yusuf el-Azma’nın komşusuydum. Arabamla her gün Daraya ve Mudamiya kavşağı yakınlarına gitmek zorundaydım. Her gün sokakta yeni birini yatarken gördüğümü söylersem abartmış olmam. Bir şey yapamıyorduk, yalnızca uzaklaşıyorduk."

Lema kendi evi yakınlarında meydana gelen iki katliama tanık oldu. Katliamların ilki Cedidetü’l Fadl’da bir diğeri ise 2012 Ağustosunda Cedidetü’l Artuz’da gerçekleşti.

Lema "Evet, olanlara bizzat tanık oldum. Kanlar hala yerdeydi." diyor.

Sonra sözlerine şöyle devam ediyor: “Evimizin bitişiğinde bir roket atar vardı. Korkmuştuk. Kapılar kapalı şekilde tam dört gün evden çıkmadık. Her şeyi duyduk. İnsanların seslerini duyduk. Sonra insanları üst üste yığıp yaktılar. Bunun kokusu her yere yayıldı.”

Çeviri Haberleri

Clarissa Ward'ın 'kurgulanmış' Suriye haberi CNN'in önyargısını bir kez daha ortaya çıkardı?
Suriye’nin ‘gulyabanisi’ Mahir Esed nerede?
Baas çetesini deviren 11 günün hikayesi
Bir zalim, Filistin'in özgürlüğünün gerçek müttefiki olamaz!
Ölüm her yerdeydi: Kimyasal silah kurbanları yaşadıklarını ilk defa korkusuzca anlatabiliyor!