Esed Rejimi Zindanlarda En Az 500 Bin Kişiyi Alıkoyuyor

Türkmendağı 3. Sahil Tümeni Komutanı Tarık Solak, Esed rejiminin cezaevlerinde 500 bin civarında esir olduğunu tahmin ettiğini söyledi.

Türkmendağı'ndaki 3. Sahil Tümeni Komutanı Tarık Solak, Beşşar Esed rejiminin cezaevlerindeki tutukluların durumuna ve Türkmendağı ile İdlib'deki gelişmeleri değerlendirdi.

Solak, alıkonulanlar mevzusunun Suriye iç savaşındaki en büyük krizlerden olduğunu vurgulayarak Soçi'de 30-31 Temmuz'da düzenlenen 10. Garantörler Toplantısı'nda alıkonulanların serbest bırakılması için kararlaştırılan pilot projenin kendilerine umut ışığı yaktığını belirtti.

Rejimin cezaevlerinde 500 bin civarında esir olduğunu tahmin ettiğini söyleyen Solak, kendisinin de rejimin en büyük işkencelerini yaptığı ve Uluslararası Af Örgütünün "insan mezbahası" olarak nitelendirdiği Saydnaya Askeri Cezaevi'nde 2,5 yıl hapis yattığını dile getirdi.

Solak, 2011'de, rejim karşıtı gösteriler başladığı sırada rejim ordusunda üsteğmen olarak görev yaptığını ifade ederek Saydnaya'ya gönderilme hikayesini şöyle anlattı:

"Tümenimiz İsrail sınırındaydı. 270 kişiydik. Ordudan ayrılıp muhaliflere katılmak istiyorduk. O zaman muhalif de yoktu. Sivil insanlara katılmak istiyorduk. Aramızdan biri rejime ihbar etti. Rejim zaten namaz kılanların, halka yakın olanların listesini tutuyordu. Subayların yüzde 70'ini içeri aldılar."

"Yemeğimizi tuvalete boşaltırlardı. 'Oradan yiyin.' derlerdi"

Solak, 33 gün boyunca yerin iki kat altında, yalnızca bir tuvaletin sığabildiği alanda kaldığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Koğuşa geçtikten sonra işkence farklı şekilde devam etti. 20 kişiydik. Bizi her yemekte döverlerdi. Elektrik verirlerdi. Yemeğimizi tuvalete boşaltırlardı. 'Oradan yiyin.' derlerdi. Su borularıyla öldüresiye döverlerdi. Bunları yapan askeri görmek yasaktı. Ayak sesini duyduğunda, ellerini başına koyup duvara yapışman gerekirdi."

Türkmen komutan, Saydnaya'da kaldığı 2,5 senede yalnızca bir kez sıcak suyla banyo yapabildiğini söyledi.

"Çıktığımda 40 kilogramdım"

"Nasıl çıktığımı ben de bilmiyorum. Af çıktı dediler. 14 Haziran 2014'te çıktım." diyen Solak, hapishaneden çıkarken yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Cezaevindeki son 3 ayda arkadaşlar önce yemeden içmeden kesilip, kusmaya başlayıp, sonra ishal olup ölüyorlardı. Ben de hepsini yaşadım. Son aşamadayken çıktım. Artık ayaklarımın üstünde duramıyordum. Ölmeyi bekliyordum. Bir gün beni çıkardılar. Sürüyerek götürdüler. Emanetlerimi verdiler. Serbestsin dediler. Eski tümenime götürdüler. Orada geçici bir kimlik verdiler. 'Beraat ettin.

10 gün sonra tekrar subay olabilirsin.' dediler. Tabii ki ben dönmedim. Bir arkadaşım akrabalarının yanına, Şam'a götürdü beni. Şam'da bir doktor acilen ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Ben de öleceğimi düşündüğüm için memleketime, Lazkiye'ye gitmek istedim. Kardeşlerim gelip beni aldılar.

Antakya'da 6 ay hastanede kaldım. Çıktığımda 40 kilogramdım. Kan ve et parçası tükürüyordum. 5 ameliyat oldum mide ve bağırsaklarımdan. Bağırsağımı bir metre kestiler."

Solak, halen böbreklerinde sorun olduğunu, ağırlık kaldıramadığını, hatta eline silah dahi alamadığını belirtti.

"Okulları dahi cezaevine çevirdiler"

Memleketine döndükten sonra 2. Sahil Tümeni'ne katıldığını ifade eden Solak, kısa sürede komutanlık görevini üstlendiğini kaydetti.

Cezaevine girmeden önce nişanlandığını belirten Solak, "Nişanlıma, aileme öldüğümü söylemişler. Ama nişanlım 'Cesedini görmeden inanmam.' demiş. Döndüğümde tedavi sürecimden sonra hemen evlendik. Şimdi bir kızım var." diye konuştu.

Türkmen komutan, "Sadece Saydnaya'da 4 bin civarı kişi var. Ülke genelinde en azından yarım milyon tutuklu var. Okulları dahi cezaevine çevirdiler. Cezaevi olduğu bilinmeyen yerler var." ifadesini kullandı.

Uluslararası Af Örgütü, Şubat 2017'de "Suriye: İnsan Mezbahası, Suriye'de Saydnaya Hapishanesinde Toplu İdamlar ve İmhalar" başlıklı bir rapor yayımlamıştı. Raporda, Şam kırsalındaki cezaevinde Eylül 2011- Aralık 2015'te, çoğunluğu sivil 5 ila 13 bin kişinin yargısız infaz edildiğine dikkati çekilmişti.

Türkmendağı'nda son durum

Solak, son haftada rejim ve destekçisi İran'ın komuta ettiği milisler ve başını terörist Mihraç Ural'ın çektiği THKP-Acilciler grubunun Türkmendağı'nı ele geçirmek üzere yığınak yaptığını anımsatarak "Türkiye'nin orada ateşkes gözlem noktasında varlığı söz konusu. Türk askerleri, 'Biz olduğumuz yerden çekilmeyiz. Rejim saldıramaz.' diyorlar. Biz de onlardan güç alıyoruz. Toprağımızı savunmak için hazırlığımızı yaptık." diye konuştu.

Yığınağın rejim adına İran destekli terörist gruplar tarafından yapıldığını vurgulayan Solak, "Rejimin ordusu kalmadı malum. İran tüm Suriye topraklarına el koymak ve Türkiye-Rusya anlaşmasını bozmak için Türkmendağı'na da yerleşmek istiyor. " ifadelerini kullandı.

"Rusya bize dedi ki 'Türkiye'ye ve size güveniyoruz "

Solak, Soçi'de Rusya'nın muhalefet heyetiyle yaptığı görüşmelerde yalnızca İdlib konusunu ele aldığını belirterek "Rusya bize dedi ki 'Türkiye'ye ve size güveniyoruz. İdlib'deki radikal grupları elemine edin. Biz operasyon yapmak istemiyoruz.' Ancak herhangi bir süre vermedi. İdlib'deki ateşkesin her 6 ayda yenilendiğini düşünürsek, eylülde yenilecek. Eylülden itibaren 6 aylık sürede bunu bekliyor olabilirler." şeklinde konuştu.

“Garantörümüz Türkiye'nin stratejisine bağlıyız”

Rusya'nın verdiği sözlere inanmadıklarını dile getiren Solak, "İdlib ile ilgili güvence vermediler ama 9. Astana toplantısında da Dera ile ilgili güvence vermişlerdi muhaliflere. Ama ilk işleri Dera'yı ele geçirmek oldu. O nedenle biz savunmak için hazırlığımızı yaptık. Ama garantörümüz Türkiye'nin stratejisine bağlıyız. İlk aşama radikal grupların çözülmesi." dedi.

Solak, Astana görüşmelerinin sürdüğü son 1,5 yılda Astana toplantıları kayıtlarında "Nusra Cephesi" olarak geçen grubun yavaş yavaş çözüldüğünü, kopmalar olduğunu anımsattı.

“İdlib giderse ne Bab ne Afrin korunabilir”

Türkmen komutan, "Ama bir kısmı savaşmadan bırakmayacaktır. Onlara yönelik bir eylem planı hazırlanır. Ancak henüz böyle bir çalışma yapılmadı." ifadesini kullandı.

Türkmen muhalif gruplar olarak önceliklerinin İdlib'i güvenceye almak olduğunun altını çizen Solak, "Türkmendağı'nı almışız, 5 milyon kişinin barındığı İdlib giderse, bunun bizim için hiç kıymeti yok. Öncelik İdlib'dir. İdlib giderse ne Bab ne Afrin korunabilir. Türkiye'nin vakti geldiğinde Türkmendağı'nı kaderi terk etmeyeceğine, bırakmayacağına inanıyorum." diye konuştu.

AA

Suriye Haberleri

Katil Esed güçleri ve İran’a bağlı çeteler İdlib’e saldırdı
Tel Abyad'a saldıran PKK/YPG bir çocuk öldürdü
Umutol İnsani Yardım Derneği, Suriye’de 150 briket ev yaptı
Hamas yöneticisi Nassar: “Halkını katleden Esed direnişin timsali olamaz”
Suriye’ye dönüşlerin “gönüllü” olduğundan emin misiniz?