Esed rejimi ile yeniden ilişki kurma ihaneti

Taha Kılınç, Esed katilinin Umman'a gerçekleştirdiği ziyareti bu ziyaretin tarihsel kökenini analiz ediyor.

Taha Kılınç / Yeni Şafak

Maskat’a ziyaret

Beşşar Esed, iki gün önce -20 Şubat- Umman’ın başkenti Maskat’a resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. 2011’de Suriye’de başlayan halk ayaklanmasından bu yana Umman’a ilk kez ayak basan Esed, havaalanında Sultan Heysem bin Târık ve diğer yetkililer tarafından en üst düzey protokolle karşılandı. Gün boyu devam eden temasların ardından, Esed, beraberindeki bakan, danışman, işadamı, gazeteci ve istihbaratçı kalabalığıyla birlikte Şam’a döndü. Suriye heyeti yolculuk sırasında Irak, Kuveyt, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hava sahalarını kullandı.

6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem Suriye’yi de ciddi bir şekilde etkilediği için -çeşitli tahminlere göre can kaybı sayısı 5 bini geçti-, Umman’ın Esed’e kucak açması “Deprem diplomasisi” başlığı altında yorumlandı. Umman resmî kaynakları da hem yapılan açıklamalarda hem de sosyal medya paylaşımlarında ziyaretin bu yönünü öne çıkardı. Ancak özellikle son iki yılda Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere dikkatle bakıldığında, Esed’in Maskat temaslarının aslında “Suriye’yi yeniden Arap Birliği saflarına katma” sürecinin bir devamı olduğu rahatlıkla görülür:

Abu Dabi yönetiminin Şam’daki büyükelçilik misyonunu yeniden faal hale getirmesinin ardından, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zâyed 9 Kasım 2021 günü Suriye’ye giderek Beşşâr Esed ve diğer yetkililerle görüşmüştü. İki ülke arasındaki temasların sıklaştığının açık bir işareti olarak, 18 Mart 2022’de bu defa bizzat Esed BAE’yi ziyaret etmiş, Dubai Emiri ve BAE Başbakanı Muhammed bin Râşid’le bir araya gelmişti. Geçtiğimiz hafta Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedî, -2011’den bu yana ilk kez- Şam’a gitmiş, bunu BAE Dışişleri Bakanı’nın yeni bir ziyareti takip etmişti.

Deprem ise Suriye ile Arap dünyası arasındaki bu yakınlaşma sürecine yeni bir aşama kazandırdı. 7 Şubat günü Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ilk kez telefonda Beşşâr Esed ile görüşürken, Suudi Arabistan ve BAE, Suriye’de depremden etkilenen bölgelere yüklü miktarda yardımlar gönderdi. 2011’deki halk ayaklanması sırasında Esed rejimine yönelik en sert tutumu takınan Arap ülkesi Katar’dı kuşkusuz. Katar, bu tavrının devamı olarak, deprem bölgesindeki yardımlarını sadece Suriye’nin kuzeyinde, muhaliflerin kontrol ettiği mıntıkalarla sınırlı tutarken, Suudi Arabistan ve BAE hem muhaliflere hem de rejimin elindeki alanlara yardım ulaştırdı. Ve son olarak, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhân, “Suriye hükümetiyle diyalog gerekiyor. Mevcut statükonun problemleri çözme noktasında hiçbir işe yaramadığını görüyoruz, bu konuda Araplar arasında konsensüs var” dedi. Riyad, Şam’daki diplomatik misyonunu yeniden hizmete sokacağı yönünde verdiği işaretleri zaman içinde kesmiş, BAE’nin 2018’de neticeye ulaştırdığı söz konusu uygulamayı hayata geçirmemişti. Suudilerin Esed rejimiyle -en azından kamuoyunun gözleri önünde- verdiği tek poz, İstihbarat Şefi Hâlid el-Humeydân’ın 2021’de Şam’a gerçekleştirdiği ziyaretten ibaret kalmıştı.

Tüm bu detaylar göz önüne alındığında, Beşşâr Esed’in Umman’ın başkenti Maskat’ta boy göstermesi hiç sürpriz değil. Kaldı ki, Suriye’nin Arap Birliği’nden dışlanmasının ardından Şam’daki büyükelçisini 2012’de geri çağıran Umman yönetimi, 2020’de Esed rejimiyle diplomatik münasebetlerini tesis ederek büyükelçisini yeniden Şam’a gönderen ilk Körfez ülkesi -BAE, elçiliğini açmakla yetinmişti- olmuştu. Esed’in Maskat ziyaretinin ayrıca bir farkı vardı: Uygulanan protokol seviyesinin yanı sıra, önceki ziyaretlerin aksine olup bittikten sonra basına duyurulmadı, bilgilendirmeler eş zamanlı olarak yapıldı. Bu, Umman ve Suriye’nin hem Arap kamuoyuna hem de uluslararası camiaya açık bir mesajıydı.

Dış politikasını “Herkesle dost / hiç kimseye düşman” mottosu çerçevesinde şekillendiren Umman, Arap dünyasında ayrı bir yerde duruyor. Maskat yönetiminin aynı anda İsrail, İran, ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Mısır, Türkiye vb. bütün ülkelerle sıcak temasları bulunuyor. Umman’da hâkim dinî inanç konumundaki İbâdîliğin tarihteki Hâricîliğin modern bir uyarlaması olduğu gerçeğini, Şiî İran’ın Ortadoğu’daki uydusu Şam rejiminin Nusayrî kökleriyle yan yana koyduğunuzda, denklem daha da renkleniyor.

Günübirlik bir ziyaret, elbette karmakarışık denklemleri çözüvermek için tek başına yeterli değil. Ama başkentlerin siyaset labirentlerinde atılan adımları dikkatle takip etmek, uzun soluklu siyasetler geliştirmek için olmazsa olmaz şartlardan.

Yorum Analiz Haberleri

Meğer ne büyük sapmaymış!
Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?