Esed Reformları Başlattı

Ahmet Varol

Adam reform yapmayı düşünüyordu ama bir türlü derin devleti ve ülkenin dinamik güçlerini aşamıyordu! Sonunda o da korku duvarını aştı; dinamik güçlere “gidin ulan başımdan!” diye bir kükredi ve on bir yıldan beri sözünü ettiği ama bir türlü uygulamaya koyamadığı reformları fiilen başlattı. Böylece olağanüstü hal uygulamasını kaldırıp olağan hâle geçti ve törenlerle reformlar döneminin açılışını yaptı.

Meğer ki olağanüstü hal uygulaması onun katliamları tüm ülkeye yaymasının, şehirlere tanklarla girmesinin, evleri rastgele tank ve top ateşine tutmasının önünde biraz olsun engel teşkil ediyormuş. Olağanüstü halin kalkmasıyla bu engel de kalkmış oldu. Yoksa ülkenin derin devletini ve dinamik güçlerini, vicdanları yapılan katliamlara, işlenen cinayetlere, gerçekleştirilen baskınlara ve tutuklamalara tahammül edemediği için istifa eden subaylar mı oluşturuyordu? Onları mı aşamıyordu Beşşar Esed reformları başlatmak için?

Kendisine verilen on bir yıl mühleti sadece insanları oyalamak için kullanan, Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları karşısında yaptığı açıklamalarda da Suriye halkının reformlara hazır olmadığını, bunun için bir nesil daha geçmesine ihtiyaç olduğunu iddia eden Esed’in şimdi “bakın işte reformları başlatıyoruz; bize bir on gün veya yirmi gün süre tanıyın” derken inandırıcı olabilmesi için iyi bir örnek ortaya koymuş, ümit verici bir uygulamayla başlangıç yapmış olması gerekirdi. Olağanüstü halin kaldırılması çok kötü bir reform örneği oldu. Olağanüstü halin devam ettiği günlerde meydanlara çıkan, gösteriler yapan insanlar mermilere hedef olurken şimdi evlerinin balkonlarında yahut kapılarının önünde hiçbir şeye karışmadan keskin nişancıların veya tankların mermilerine hedef olarak öldürülüyorlar. Olağanüstü hal devam ederken iyi kötü cep telefonlarının kameralarıyla çekilen videolar dünya kamuoyuna yansıtılıyor ve insanlar caddelerde sürüklenirken, kafalarına tekmeyle vurulurken, askerler üstlerine çıkıp tepinirken çekilen görüntüleri bütün dünya görüyordu. Şimdi gece karanlığında evlere baskın düzenleniyor; kim nereye nasıl götürüldü kimsenin haberi olmuyor. Üstelik aile efradı da “bu tutuklamadan kimsenin haberi olmasın; aksi takdirde başınıza gelecekleri bilirsiniz!” diye tehdit ediliyor.

Böylesine kötü ve korkunç bir reform örneği halkı nasıl tatmin edebilir? Rejimin böyle bir başlangıç yaptıktan sonra “bize on veya yirmi gün süre tanıyın” demesi halkla alay etmek, onu hafife almak değil midir?

Beşşar Esed’in kendi sözcülerine de hiç saygılı olmadığı ortaya çıktı. “Aman Suriye başka! Siz Beşşar’ı tanımıyorsunuz, o aslında iyi adamdır. Bu karışıklıkları çıkaranlar İsrail’in ve ABD’nin hesabına çalışıyor. Gelin siz onların düştüğü tuzağa düşmeyin. Beşşar’a destek verin, onun elini güçlendirin ki reformlar konusunda daha cesaretli adımlar atabilsin!” diye ortalığı velveleye veren adamlarının hepsini yalancı çıkardı. Hepsini rezil rüsva etti. Hadi halkına bir değer vermiyor, onları önemsemiyor, yıllardan beri baskı altında tuttuğu onca insanın hayatlarını zaten beş para kıymetinde görmüyor hiç olmazsa kendi adamlarına, sözcülerine biraz kıymet verseydi de onları yalancı çıkarmasaydı. Ama halkına nankörlükte bu kadar ileri giden başkandan daha fazla ne beklenebilir? Umarım onun sözcülüğünü yapanlar Beşşar’ı bizim değil asıl kendilerinin tanıyamadıklarını artık anlamaya yanaşırlar.

Bu arada şunu da ifade edelim ki ABD’nin Suriye’ye yönelik tehditleri bir oyundur. Onun veya genelde dış güçlerin müdahalesi Esed’in sadece bileğini güçlendirir. Özgürlük ve hak isteyen Suriye halkının ise önünü tıkar. Bilindiği üzere Esed’in “biz farklıyız” derken en çok kullandığı malzeme Filistin, İsrail ve ABD ile ilgili iddialarıdır. Herhangi bir dış müdahale onun bu konudaki gerekçelerini güçlendirirken halkın özgürlük mücadelesine olumsuz yansıyacaktır. Dolayısıyla bu mücadelenin sivil alanda kalması, sivil desteklerle güçlendirilmesi, uluslararası emperyalizmin oyunlarından korunması gerekir.

26-27 Nisan Salı ve Çarşamba günleri İstanbul’da “Suriye İçin İstanbul Buluşması” isimli bir uluslararası toplantı düzenlendi. Bu toplantıdan aldığım notları da inşallah müteakip yazılarda değerli okuyucularımıza aktaracağım.

YENİ AKİT