Esed Münkirinin Kılıcını Sallayan Can'lar Türkiye'de Politik Gündemi Belirlemeye Çalışıyorlar!

Türkiye'de dindar ve İslamcı çevrelerin politik gelişmeleri yakından takip zaafı devam ede dursun, sol, Kemalist ve Alevici unsurların her olayı Müslümanların aleyhine değerlendirme çabası ise aynı tempoda devam ediyor.

HAKSÖZ-HABER

Bu durum en yoğun bir şekilde Suriye ile ilgili gelişmelerde karşımıza çıkmakta.

İlk günden itibaren diktatör ve eli kanlı zalim Esed'den yana tavır alan CHP, hafta sonu rejimi paklama çabası çerçevesinde Konferans düzenlerken müttefiki HDP de boş durmuyor.

HDP'nin müfrit mezhepçi kimliğiyle bilinen İstanbul milletvekili Ali Kenanoğlu, AK Parti iktidarının muhacir kardeşlerimize yönelik olumlu politikalarını karalama amaçlı soru önergesi veriyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya güya müphemlikleri ortadan kaldırma iddiasıyla "Suriye'de, radikal İslamcı örgütlerin çatısı altında savaşmış kişilere istisnai vatandaşlık hakkı tanındı mı?" şeklinde propaganda yapıyor.

Rojava-Kobani sürecinde Türkiye devleti ve iktidardan hiç utanmadan PYD, PKK, YPG militanlarına yardım edilmesi, koridor açılması, yaralıların Türkiye'de tedavi edilmesi için eylem yapanlar bugün Suriye halkının meşru direnme hakkını ifa eden Mücahitleri sahipsiz bırakmak için çabalıyorlar.

*

Ali Kenanoğlu’nun açıklaması:

Sevgili Can’lar,

Suriye'de yaşanan savaş sonrasında Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Suriyeliler Türkiye sınırları içerisinde geçici koruma statüsünde yaşamaktalar. Türkiye'ye göç eden ve sayıları 4 milyonu bulan Suriyelilerin bir kısmına ise (kamuoyunda Naim Süleymanoğlu'nun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçişiyle tanınan) istisna vatandaşlık hakkı tanınmış durumda.

İçişleri Bakanlığı'nın açıklamalarına göre "Türkiye’de bilimsel, teknolojik, kültürel, sanatsal, ekonomik, sosyal alanlarda hizmet geçenler ya da geçeceği izlenim oluşanlar veya sanayi tesisleri getirenler ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulan kişiler; ülkemizin menfaati veya herhangi bir sebepten vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler" istisnai vatandaş olma hakkına layık görülmekteler. Bu hak yine İçişleri Bakanlığı'nın belirttiği başvuru sürecini ön-gerektirmektedir. Ancak, iddialar ise sürecin bu şekilde işletilmediği yönünde.

İddialara göre, istisnai vatandaşlık hakkı verilmesi süreci, bakanlıkça açıklanan ön-başvuru sürecine/hukuki prosedürlerine riayet edilmeden hukuk dışı bir şekilde işletilmektedir: bu hakkı elde eden kişilerden bazılarına, herhangi bir başvuruda bulunmamış olmalarına rağmen, bakanlık tarafından, kendileriyle iletişime geçilerek, geçici koruma statüsünden istisnai vatandaşlık’a "terfi" olduklarının bildirildiği dile getirilmektedir.

Konuyu meclis gündemine taşıyan HDP İstanbul Mv. Ali Kenanoğlu, bu kapsamda, İçişleri Bakanlığı'nın yanıtlaması talebiyle hazırladığı soru önergesinde bakanlığa çeşitli sorular yöneltti.

*

Bu da Ali Kenanoğlu’nun bahse konu soru önergesi:

Suriye’de, Radikal İslamcı Örgütlerin Çatısı Altında Savaşmış Kişilere İstisnai Vatandaşlık Hakkı Tanındı mı?

TÜRKİYE CUMHURİYETİ BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Aşağıda belirtilen soruların İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU tarafından anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğü ’nün 96. ve 99.maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ali KENANOĞLU

İstanbul Milletvekili

Son zamanlarda kamuoyunda yürütülen tartışmalarda, Suriye’de yaşanan iç savaştan ötürü Türkiye’ye göç eden Suriyelilere ilişkin çok sayıda konuda spekülatif iddialar ileri sürülmektedir. Tartışmaların spekülatif düzeyde seyretmesinin sebebi kamuoyunun Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Suriyelilere ilişkin doğru bilgilere erişiminin olmamasından kaynaklıdır. Tartışmaların spekülasyon boyutunda ilerlemesinin önüne geçebilmek adına çeşitli verilerin kamuoyuyla paylaşılması ihtiyaç niteliğindedir.

Üzerine spekülatif tartışmaların yürütüldüğü başlıca konulardan bir tanesi de istisnai vatandaşlıktır. İstisnai vatandaşlık, kamuoyunda, 1986 yılında dünya halter şampiyonu olan Naim Süleymanoğlu’na tanınmasıyla bilinmektedir. Geçici koruma statüsüne sahip bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyeli arasından istisnai vatandaşlık elde edebilmenin yolu teknolojik, bilimsel, ekonomik, sosyal, sportif, kültürel ve sanatsal alanlarda olağanüstü hizmet sahibi olmak ve/veya olacak olmasıyla birlikte Türkiye’ye sanayi tesisleri getirilmesini ön gerektirmektedir.

İddialara göre, istisnai vatandaşlık hakkı, bakanlıkça açıklanan ön-başvuru sürecine/hukuki prosedürlerine riayet edilmeden hukuk dışı bir şekilde işletilmektedir: bu hakkı elde eden kişilere, herhangi bir başvuruda bulunmamış olmalarına rağmen bakanlık tarafından kendileriyle irtibat kurularak geçici koruma statüsünden istisnai vatandaşlık’a terfi ettirildikleri bildirilmektedir.

Bu bağlamda;

-İstisnai vatandaşlık statüsü verilen Suriyeli sayısı kaçtır? Bu kişilere hangi hizmetleri karşılığında vatandaşlık verilmiştir?

-İstisnai vatandaşlık elde eden kişilerin aileleri de bu haktan yararlanmakta mıdır?

-İstisnai vatandaşlık hakkı elde etme sürecinin ön-başvuru sürecine riayet edilmeden siyasal saiklerle işletildiği yönündeki iddialar doğru mudur? Eğer doğruysa;

-İstisnai vatandaşlık elde eden kişilerin kaçı ön-başvurucu sürecini geçerek bu hakkı elde etmişlerdir?

-Ön-başvuru sürecinin bu kişiler nezdinde işletilmemesinin gerekçesi nedir?

-Bu kişilere ne tür hizmetleri karşılığında istisnai vatandaşlık hakkı tanınmıştır?

-Suriye sınırları içerisinde radikal İslamcı silahlı örgütler çatısı altında savaşmış kişiler arasından da istisnai haktan bu şekilde yararlanan kimseler var mıdır?

 

Yorum Analiz Haberleri

Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?