Esed ile normalleşmenin mantıksızlığını görmek için seçim tiyatrosuna bakmak yeterli!

Türkiye'de "normalleşme" tartışmaları sürerken Esed katili ise Suriye'de meşruiyetini kanıtlamak için sahte seçimler gerçekleştirerek tüm dünya ile dalga geçiyor.

HAKSÖZ HABER

Türkiye'de "normalleşme" tartışmaları sürerken Esed katili ise Suriye'de meşruiyetini kanıtlamak için tiyatro seçimleri gerçekleştiriyor. Suriye'yi Suriyelilerden arındırarak milyonlarca insanı dünyanın dört bir yanına iltica etmeye zorlayan Baas Partisi tahmin edileceği üzere "Halk Meclisi" seçimlerini önde götürüyor. 

2020 senesinde rejimin iyimser tahminlerine göre %36 oranında katılımla gerçekleştirilen seçimlerden sonra 2024 senesindeki seçimlere katılım oranı merak konusu. Suriye'de hiçbir meşruiyeti ve hükmü olmayan Esed katiliyle normalleşmenin ne kadar akıl, mantık ve ahlak dışı olduğunu görmek için seçim tiyatrosunu incelemek yeterli olacak!


Charles Liester / Syria Weekly

Suriye'nin 'sahte' seçimleri

Suriye'de rejimin kontrolündeki bölgelerde 15 Temmuz'da Esed rejimi tarafından dikkatle yönetilen bir sürecin sonunda Halk Meclisi seçimleri yapıldı. Toplamda 250 sandalyenin doldurulacağı bu organın pratikte bir değeri yok zira yasa yapma yetkisi bulunmuyor. Tabii birkaç yılda bir Suriye anayasasını değiştirerek Esed'in yeniden cumhurbaşkanlığına aday olmasını sağlama sorumluluğu dışında... Bir sonraki “cumhurbaşkanlığı seçimleri” ise 2028'de yapılacak.

Bilindiği üzere rejim, iktidardaki Baas Partisi'nin hakimiyetini sürdürmesini sağlamak amacıyla her türlü gerçek muhalefeti bastırmaya devam etmekte. Mülteciler de dahil olmak üzere rejim kontrolü dışında yaşayan Suriyeliler seçim sürecinin dışında tutuluyor. 2020'deki son parlamento seçimlerinde olduğu gibi, seçim sürecinin SDG (PYD) kontrolündeki kuzeydoğuda gerçekleşmesi engelleniyor.  Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyde vilayetinde ise halk sahte seçim faaliyetlerini boykot etmek ve engellemek için harekete geçti. Günler öncesinden başlayarak yerel halk yolları kapatmak ve rejimin oy sandığı dağıtmasını engellemek için toplandı. Protestocular 14 ve 15 Temmuz'da seçim sandıklarını çaldı ve tahrip etti, hatta bazıları sembolik olarak bunları derme çatma çöp kutularına dönüştürdü. Benzer protesto eylemleri hemen yanı başlarındaki Dera'da da gerçekleşti.

Yetkililere göre Mayıs ayında 12,000'den fazla kişi aday olmak için isimlerini bildirmiş, rejimin Genel İstihbarat Müdürlüğü de 9,194 kişinin adaylığını onaylamıştır. Oylama gününe kadar 1.500'den biraz fazla kişi aday olmak için pozisyon aldı. 2020'de Baas liderliğindeki Ulusal İlerici Cephe ülke genelindeki tüm sandalyelerin üçte ikisinden fazlasını kazandı. Bu kez Baas Partisi'nin listesinde yer alan 169 adayın her birinin sandalyelerini kazanacağı neredeyse garanti olduğu için bir yasayı meclisten geçirmek ya da iş o noktaya gelirse Esed'i vatana ihanetle suçlayıp iktidardan uzaklaştıracak herhangi bir hamleyi veto etmek için gereken 167 sandalyeden daha fazlasını elde etmiş olacaklar. Esed aynı zamanda Suriye'nin Anayasa ve Yüksek Yargı Mahkemelerinin de lideri olduğundan, otoritesi tam olarak devam ediyor ve bu tartışmalar da her geçen anlamsızlaşıyor...

Esed'in kişisel otoritesi altında sandalye dağılımındaki ağırlık Suriye'nin rejime sıkı sıkıya bağlı bölgelerine doğru kayarken, Dera, Hasaki ve Rakka gibi daha zorlu bölgelere çok az sandalye ayrılmıştır. Bu arada Esed rejiminin Sosyalist ideolojisine uygun olarak, parlamentodaki sandalyeler “çiftçiler ve işçiler” (127 sandalye) ile “diğer toplum kesimleri” (123) arasında paylaştırılmıştır. Ancak zaman içinde rejim bu etiketleri giderek daha fazla işine geldiği şekilde yorumlayarak örneğin iş dünyasının elit kesiminin “çiftçiler ve işçiler” olarak seçime girmesine izin verip sonuçları daha da çarpıttı. Daha da kötüsü Suriye dünyada “blok oy” sistemini uygulayan tek ülke olmaya devam ediyor. Yani seçmenler oylarını sadece kendi bölgelerinde yarışan tek bir partinin tüm üyelerine verebiliyorlar. Örneğin seçmenlere tüm Baas Ulusal İlerici Cephe adaylarının önceden doldurulmuş olduğu oy pusulalarının verilmesi giderek yaygınlaşıyor.

2020'de parlamento seçimlerine katılım oranı %33'e düşerek 2016'da görülen %58'in neredeyse yarısına geriledi. Süveyda'daki protestolar, kuzeydoğudaki boykot ve Dera'daki muhalefet göz önüne alındığında, 2024'teki seçimlerin de bundan daha düşük olması bekleniyor. Tabii rejim rakamları “düzeltmezse”…


Syria Weekly'de yayımlanan bu makale Haksöz Haber tarafından tercüme edildi.

Yorum Analiz Haberleri

Laiklerin maneviyat arayışı
Fitneden daha kötüsü fitneye meftun olmaktır
Diyarbakırlı Ziya Gökalp’e kulak verilseydi..
“Süreç ve Esenyurt aynı sayfada değil”
Zulme sessiz kalmak en kötüsü...