Bazı İslamcıların görmek istemediği gerçeği İsrailli General Amos Gilad adeta alarm zilleri eşliğinde İsrail’in gözüne sokmaya çalışıyor. Söylediklerinin meali şu: Esat gider, İsrail biter. Bu aynı zamanda kelim Sıddıki’nin tezlerine de uygun.
O da İsrail’e komşu Arap rejimlerinin İsrail’in zırhı olduğunu söylüyordu. Yine bundan dolayı 2003 sonrasında İsrail komşu Arap rejimlerinin yıkılmaması noktasında oğul Bush yönetimine telkinlerde bulundu ve frenine bastı. İsrail Savunma Bakanlığında görevli General Amos Gilad, sürekli olarak Esat rejiminin ayakta kalması lehinde uyarı üzerine uyarı yapıyor. Sanıyor musunuz ki, Batılıların bir yıldır Beşşar katliamına seyirci kalmaları acizliklerinden. Suriye halkı da Saraybosna halkı gibi Batı karşısında büyük bir teessür ve hayal kırıklığı yaşıyor. Mitterrand gibiler Avrupa’nın ortasında bir İslam devleti istemeyiz diyerekten Bosnalıların çığlıklarına kulaklarını kapamışlardı. Sonra da Dayton anlaşmasıyla mafsalları ayrı, hecin bir devlet kurulmuştu. Batılılar aynı şekilde İsrail’in yanında bir İslami rejim istemeyerek burada da aynı duyarsızlıklarını tekrarlıyorlar. Suriye’nin Sırpları olan Beşşar ve çetesi karşısında Suriye halkı bir kez daha Bosna trajedisini yaşıyor. Bırakın Suriye halkının silahlandırılması insani yardım konusunda bile kimsenin kılının kıpırdadığı yok. Suriye halkının silahlandırılmasını isteyen sadece iki ülke var: Katar ve Suudi Arabistan. Bundan dolayı Tişrin gibi Suriye gazeteleri bütün öfkesini bu iki ülke üzerine kusuyor ve boca ediyor. Kağıt üzerinde Suriye halkının 70 kadar dostu var ama candan dostları çok daha az.
¥
Buna rağmen Amos Gilad yine de endişeli ve ‘Esat giderse sınırımızda bir İslam imparatorluğu kurulur ve bu İsrail’in sonu olur’ diyor. Bazı İslamcılar da dürbünün tersinden bakarak ne ve nasıl görüyorlarsa; Esat giderse ABD gelir, Batı gelir veya başka bir zalim gelir diye ağıt yakıyorlar. Pes doğrusu! Amos Gilad, Esat’ın devrilmesinin İsrail’in yıkılışı anlamına geleceğini ifade ediyor (Removal of Assad will be devastating for Israel: Gilad/ http://www.yalibnan.com /2011/11/16/removal-of-assad-will-be-devastating-for-israel-gilad/). ‘Esat’ın gitmesi İsrail’i yıkacak bir krize dönüşür’ diyor. Bu uyarıyı bir kez yapsa hadi sürç-i lisan oldu dersiniz ve geçersiniz lakin hem 16 Kasım 2011’de yaptı hem de 12 Mart 2012’de bir kez daha tekrarladı. Amos Gilad’ın altıncı hissi gelişmiş durumda. Tehlikenin nereden geleceğini biliyor. Zira bu durumda İran ile Sünni dünya arasında Suriye üzerindeki çelişki ve çekişme bitecek ve İsrail’in çevresinde yeknesak bir yapı oluşacak. Bir homojen yapı oluşacak. İran’ın da İsrail’in de çıkarları da bu homojen yapının oluşmaması yönünde. Bu durumda İsrail’i kuşatan Sünni eksen zuhura gelecektir. Suriye ile Mısır’ı ve oradan da Kuzey Afrika’yı dolaşan bu eksen aynı zamanda İhvan eksenidir. Şimdiden Hamas İran ekseniyle yollarını ayırmış ve yuvası olan İhvan eksenine geçmiştir. Amos Gilad bu hususta şunları söylüyor: “Esat’ın bir halk devrimiyle devrilmesi Ortadoğu’nun Mısır, Ürdün ve Suriye Müslüman Kardeşlerinin oluşturacağı bir İslam imparatorluğu ile yüzleşmesini kaçınılmaz kılacaktır” (If Assad is ousted by the popular revolt, Gilad said that the Middle East would be facing an Islamic empire led by the Muslim Brotherhood in Egypt, Jordan and Syria). Ürdün’deki Haşimi Krallığının korkusu da bundan. Lakin İsrail’in sonu konusunda Türkiye’ye de bir rol biçiyor ve şöyle diyor: “Israel feels the dangers coming from Egypt, so it decided to develop relations with Turkey so it will not have to fight Muslims, which would certainly cause the end of Israel, Gilad added.” Yani Mısır Türkiye ile bir ittifak geliştirirse, enerjilerini dahile boşaltmayan bu ittifak İsrail’in sonunu getirir. Böylece Müslümanlar arasında tezada dayalı yıpranma dönemi sona erecek ve İsrail üzerine gerçek anlamda hamle yapabilecek güce erişeceklerdir. Bunun anahtarı Suriye’de eksen kaymasıdır.
¥
İran yapısı gereği dikotomiktir yani tezat üretici bir yapı arz etmektedir. Bir taraftan Sünni dünya içinde zemin kazanmaya çalışıyor ve diğer taraftan da Irak meselesinde ve şu anda Körfez’de ve Suriye’de olduğu gibi zıtlaşma içine girmekte ve bu da Müslümanların enerjilerini atıl hale getirmekte ve gücünü bölmektedir. İran tarih boyunca ayrılıktan ve ihtilaftan beslenen bir yapı arz etmektedir. Bu yapının İslam birliğini temin etmesi hatta parçası olması muhal gözüküyor. Bu bir kez daha tarihten aktüele inerek; Afganistan’dan Suriye’ye kadar ki coğrafyada denendi ve sınandı. Toptancı ve kutuplaştırıcı ve Maniheist yapı iç kargaşayı besliyor. Ehli sünnet ise buluşturucu, kaynaştırıcı, yapıştırıcı dolayışıyla ittifaklara açık sofistike bir yapıyı akla getiriyor. İhtilaflardan değil ittifaklardan besleniyor. Tarih okuması bütüncüldür. Hem sahabeleri hem de Ehl-i Beyti aynı potada buluşturması bunun ispatıdır. Suriye rejiminin ayakta kalması İsrail’in sınırında tezat yapının ayakta kalması demektir ve İsrail bu tezat yapıdan beslenmektedir. Fakat korkunun ecele faydası yoktur. İsrail sınırında cepheler netleşmiştir. Önemli olan zihinlerin netleşmesi ve gönüllerin sefa bulmasıdır. Fetih ortamı bunu gerektirir. Amos Gilad’ın sözleri aynı zamanda şu anlama gelmektedir: Esat yanındaki ve yakasındaki cephe, komplo diyerek halka komplo kurmuştur.
YENİ AKİT