HAKSÖZ-HABER
Bugün Erzurum’da Çağrı Derneği, Abdurrahman Gazi Vakfı ve Palandöken Vakfı’nın öncülüğünde Suriyeli kardeşlerimiz için bir etkinlik yapıldı.
Erzurum Lalapaşa Camii'nde kılınan Cuma namazı sonrasında Suriye’de katledilen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazı kılındı ve direnenler için dua edildi.
Erzurumlu Müslümanların Suriye halkının yanında olduğunun vurgulandığı eylemde “Despot Diktatörlere de Emperyalist Müdahaleye de Hayır!”, “Kerbela’yı Tarihte Arama, Zamanın Kerbelası Hama!”, “Yaşasın Zalimler İçin Cehennem!” yazılı pankartlar açıldı.
Çok sayıda döviz ve tevhid bayraklarının da taşındığı eylemde yapılan basın açıklamasında “Suriye halkının geleceği için Beşşar Esad ve Katil Baas çetesinin, bir an önce yönetimden ayrılması gerektiğine inanıyoruz. Bununla beraber Suriye’ye Emperyalist NATO’nun müdahalesine de kesin olarak karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz. ‘Ne Yezid Esad diktatörlüğü ne de Emperyalist müdahale!’ Suriye bir an önce Müslüman Suriye halkının iradesine bırakılmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
NE DİKTATÖR BAAS ÇETESİ, NE DE EMPERYALİST MÜDAHALE!
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Yaşadığımız bu günler Ortadoğuda, “Arap Baharı” adıyla adlandırılan, belki de son yüzyılın en önemli gelişmelerinden birine sahne olmaktadır.On yıllardan beridir Küresel Sömürü Odaklarının memnuniyeti uğruna, kendi halklarına ithal bir hayatı dayatan, bu uğurda toplumlarını sömürülmeye müsait hale getirmek için halklarına en büyük zulümleri reva gören, BAAS diktatörlüğünün etkin ve egemen olduğu ülkelerde müslüman halka yönelik baskıcı, yasakçı ve şiddete dayalı bir politika izlenmiştir.
Emperyalizme uşaklık eden Ortadoğu Diktatörleri, yoksulluk ve zulmün kucağına attıkları mazlum halklarının aksine, ülkelerinin yer altı-yer üstü zenginlik kaynaklarını Emperyalist güçlere peşkeş çekip Karun misali bir servetin, zevkin ve semirmişliğin içinde yüzmüşlerdir.
Ne var ki Allah günleri insanlar arasında çevirip durmakta ve zalimlerin sonunda nasıl bir inqılabla tersyüz olacaklarını bize hatırlatmaktadır. Ve Rabbimiz, zalimleri mazlumların eliyle alaşağı etmeyi dilemektedir : “Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara (mustazaflara) lütufta bulunalım, onları (yeryüzünde) önderler yapalım ve onları (ötekilerin mülküne )varisler kılalım” (Kassas: 5)
Şahitlikte bulunduğumuz bu günlerde, katil zorbalara karşı kaybedecek bir şeyleri kalmayan mustazaf Ortadoğu müslümanları, Tunusda kıyamın fitilini ateşlemiş, Mısırda ve Libyada iktidarları devirmeyi başarmıştır. Yemen, Bahreyn ve Suriyede de tüm baskı ve şiddete rağmen mazlum halkların direnişi devam etmektedirler.
Yaklaşık yarım asırdır Esad ailesi ve Baas çetesinin zulmü altında inleyen Suriye halkı ne hazindir ki bundan tam otuz sene önce Baba Hafız Esad zamanında, tüm dünyanın gözleri önünde, Hama Şehrinde yaklaşık 40.000 insanın şehadetiyle sonuçlanan bir katliama maruz kalmıştı. Bugün ise babasının izinden giden Beşar Esadın katilleri tarafından katledilen Suriyeli sayısı 8000’ i aşmış haldedir. Hama, Humus Dera gibi şehirler adeta savaş meydanına dönmüştür. Dünya ise bu sınır tanımayan barbarlık karşısında sözde kınamalar, etkisiz kararlar ve toplantılar ötesinde adeta üç maymunu oynamaktadır. Libyada kokusunu aldıkları petrol için adeta dünyayı ayağa kaldıran batının pragmatist tutumu bir yana, halkı müslüman olan ülkelerin, İslam Konferansı Örgütü ve Arap Birliğinin pasif tutumları eli kanlı Baas çetesini adeta daha da yüreklendirmiştir.
Suriye üzerinde Emperyal çıkarları gereği Baas çetesine destek veren Rusya ve Çin’in tutumlarını anlamakta zorlanmıyoruz. Lakin halkı müslüman olan Lübnan'ın, İslam Devleti olma iddiası taşıyan İran gibi devletlerin katil Baas çetesinden yana tavır takınmasını üzüntü ve hayretle karşılıyoruz. Zulme karşı kıyam geleneğinin ve Hüseyni mektebin taşıyıcısı olma iddialarının, Yezidlerle bir safta olma pratiğiyle kirletildiği gerçeğinden yola çıkarak İran ve Lübnanın bu zulme, bu tecavüze, bu ihanete daha fazla destek olmamaları ve mezhebi fanatizm uğruna müslüman halkların vahdet umutlarını daha fazla yaralamamaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Zira hiçbir stratejik hesabın mazlum Suriye halkının kanı üzerinden meşruiyet bulamayacağını, Allahtan korkan bir topluluk için, adil şahitler olarak, takva merkezli tavır takınmanın en kazançlı strateji olduğunu biliyoruz. Onları Allah (c.c) ın Hud Suresi’nin 113. Ayetine davet ediyoruz : “Zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez”.
Suriye halkının geleceği için Beşşar Esad ve Katil Baas çetesinin, bir an önce yönetimden ayrılması gerektiğine inanıyoruz. Bununla beraber Suriye’ye Emperyalist NATO’nun müdahalesine de kesin olarak karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz. “Ne Yezid Esad diktatörlüğü, ne de Emperyalist müdahale…!” Suriye bir an önce müslüman Suriye Halkı’nın iradesine bırakılmalıdır.
Bu cümleden olmak kaydıyla biz, müslüman Erzurum halkı olarak, “zulüm kimden gelirse gelsin zulme karşı, mazlum kim olursa olsun mazlumdan yana” tavır takınarak mazlum Suriye Halkı’nın özgürlük mücadelesini tüm yüreğimizle destekleyip selamlıyoruz. Yıllardan beridir topraklarının bir kısmı Siyonist İsrail tarafından işgal edildiği halde, direniş adına bir tek kurşun bile sıkmaya cesaret edemeyen ve bu sayede İsrail için en güvenli sınır bölgesini oluşturan korkak Baas çetesinin kendi halkına karşı aslan kesilip, kadın, çocuk, yaşlı demeden gece gündüz kudurmuşçasına şehirleri bombalamasını şiddetle lanetliyoruz.
Bizler Rabbimizin lütuf ve keremiyle yüzlerce yıldan beridir kardeş olduğumuz halklarla, aramıza koyulan tüm yapay sınırlar,ayrlıklar ve ötekileştirme çabalarına rağmen et ve tırnak gibi bir olduğumuzu, kardeşlik hukuğu gereği elimizden gelen tüm gayretimizle mazlum Suriye halkının zaferi için yardımcı, duacı olmamız gerektiğini biliyoruz. Çünkü biliyoruz ki “müminler ancak kardeştir” ve biliyoruz ki “ müslümanlar bir vücut gibidirler. Bir organ zarar gördüğünde acıyı bütün vücut hisseder.” Bu sayededir ki, “müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, ona sırtını dönmez, onu zalimlerin insafına terketmez.”
Yanı başında müslüman kardeşleri katledilirken hiçbir sıkıntı duymadan, zalimi lanetleyip mazluma taraf olduğunu ilan etmeden susmanın vebalinden korktuğumuz için burada toplanmış bulunuyoruz. Rabbimiz, şahitliğimizi kabul et. Hatalarımızı, acziyetimizi, sorumsuzluğumuzu bağışla. Şahit olduğumuz Arap İntifadasını, İslam ümmetinin yeniden dirilişine , müslüman halkların vahdetine , Tevhid, Adalet ve Özgürlüğün hakim olduğu bir dünyanın başlangıcına vesile kıl.
Suriye halkının kıyamını bir kere daha selamlayıp Allahtan mazlumlara sabır ve zafer bahşetmesini diliyoruz. Allaha emanet olun.