Erzurum’da Suriye Direnişi Selamlandı

Suriye İntifadasının 3. Yılında Erzurum'da Direniş Selamlandı.

Erzurum’da İslami kuruluşların oluşturduğu Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu’nun çağrısıyla öğle namazını müteakiben Lalapaşa Camii avlusunda toplanan Müslümanlar, Suriye direnişinin yalnız olmadığını haykırdılar.

 “Yaşasın Suriye Direnişimiz!”; “Müminler Bir Saldırıya Uğradıklarında Topyekun Karşı Dururlar!”; “Baas’ın Safında Duranlar Ümmetle Aynı Safta Olamaz!”; “İşbirlikçilerin İhanetini İslam Ümmeti Asla Unutmayacak!”; “Sessiz Kalmak Zulme Ortak Olmaktır! Baas Vahşetine Karşı Susma Haykır!” pankartlarının açıldığı eylemde Özgür Suriye ve tevhid bayraklarıyla birlikte “Suriye İslami Direnişle Özgürleşecek!”; “Allah’ın Yardımıyla Zafer Yakındır!”; “Ümmetin Kalbi Atıyor!”; “Katil Esed Döktüğün Kanda Boğulacaksın!”; “Diktatör Beşşar Esed: Katliam, Zulüm, Fesad!”; “Baas’ın Safında Duranlar Ümmetle Aynı Safta Olamaz!” dövizleri açıldı.

Zafer Ergat’ın sunumunu gerçekleştirdiği eylem Hakan Alkan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. Eylemde konuşma yapan Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer, 50 yıllık Baas diktatörlüğüne karşı bütün zorluk, eziyet ve kuşatmalara rağmen Suriye halkının izzetli bir şekilde direnmesiyle gurur ve onur duyduklarını belirtti. 2 yıllık tabloda binlerce şehit, yüzbinlerce yaralı ve kayıp, milyonlarca mülteciye rağmen izzetli bir direnişin de olduğunu ve bununla iftihar ettiklerini söyledi.

Suriye İntifadasının tarihin ibretlik tablolarından birini oluşturduğunu söyleyen Musa Üzer, ABD, Rusya, İran, Çin’in statükonun devamı için hep birlikte çalıştıklarını ifade etti. Üzer konuşmasında yıllarca ‘Kerbela edebiyatı’ yapanların bugün acınacak durumda olduklarını ifade ederek; “ Yezid’in yanında durarak, saf tutarak, ok atarak, Müslümanlara kurşun atanları tarih affetmeyecek, ümmet affetmeyecek, onlar ahretlerini berbat etmişlerdir.

İki yıllık süreçte Suriyeli Müslümanlar büyük zorluklara, imkansızlıklara karşın kararlı ve istikrarlı bir tarzda sürerken ne yazık ki yeterince sahip çıkamadık. Kardeşlik hukukunu çiğneyen değerlendirmelere şahit olduk. Türkiye’de Baas rejiminin açık katliamlarına rağmen Esed savunusu yapan çevreler var. Türkiye toplumu adına utanç verici bu tabloda sol/sosyalistler, ulusalcılar, Chp, İrancı dar, küçük çevre ve kişiler ve bunların medyadaki temsilcileri, kerameti kendinden menkul içimizden çıkmış yazar-çizerler, ağabeyler sesleri gür bir şekilde Baascılık yapıyorlar. 3. Yılında ortaya koyduğumuz eylemler ve bundan sonra yapacağımız eylemlerle bu sessizlik zaafımız ortadan kalkacaktır.”

Musa Üzer konuşmasında, Suriye’nin Müslüman halkının direniş destanı yazdığını ve bu mücadeleye tıpkı sloganlarında ifade ettikleri gibi yalnızca Allah’a güvenerek yaptıklarını Baas lobisinin direnişi karalamak için her türlü iftirayı attığını, Batı’dan silah aldıkları yalanını söylediklerini ifade etti. Suriye’nin özgürleştirilmiş topraklarına herkesin gidip ziyaret etmesini, direnişin hangi zor şartlarda ve kıt cephaneyle yapıldığını görmelerini istedi. Direnişin kendi silahını kendisinin ürettiğini, Filistinli mücahitlerin Suriye intifadasına katkılarından bahseden Üzer, Suriye’nin geleceğinin de tıpkı Mısır, Tunus, Libya’da olduğu gibi Allah’ın yardımıyla İslamcıların olacağını söyledi.

 “Yaşasın Suriye Direnişimiz!”; “Ne ABD Ne Rusya Yaşasın İntifada!”; “Lebbeyk Ya Allah!”; “Yaşasın Suriye Cihadımız!”;  “Kahrolsun Baas, Kahrolsun İşbirlikçiler!”; “Katil Esed Hesap Verecek!”; “Suriye Cihadı Onurumuzdur!”; “Kahrolsun Baas, Kahrolsun İşbirlikçiler!” sloganlarının atıldığı eylem Mustafa Nurullah Çekiç’in basın açıklamasını okumasının ardından Şevket Gökşan hocanın okuduğu dua ile sona erdi.

Basın Açıklamasının Tam metni:

3. YILINA GİREN SURİYE KIYAMI’NA SELAM OLSUN!

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Ortadoğu’da, “Arap Baharı” adıyla adlandırılan devrim sürecinde mustazaf halkların özgürlük ve adalet taleplerine en şiddetli müdahale BAAS Diktatörlüğünün egemen olduğu Suriye Devleti’nden geldi.

Geride bıraktığımız iki yılda ortaya çıkan manzara hem uluslar arası camianın Müslümanlara karşı sergilediği ikiyüzlü tutumun hem de kardeşlik sorumluluklarımızı yerine getirmekte sergilenen zafiyetlerin anlaşılması için önümüze ibretli tablolar sermektedir.

Yaklaşık yarım asırdır Esad ailesi ve Baas çetesinin zulmü altında inleyen Suriye halkı ne hazindir ki bundan otuz sene önce Baba Hafız Esad zamanında, tüm dünyanın gözleri önünde, Hama Şehrinde yaklaşık 40.000 insanın şahadetiyle sonuçlanan bir katliama maruz kalmıştı. Bugün ise babasının izinden giden Beşar Esad’ın katilleri tarafından katledilen Suriyeli sayısı 70.000’ i aşmış haldedir. Hama, Humus Halep gibi şehirler adeta haritadan silinmiş, 3 milyon mesken harabeye çevrilmiş, 80 bin insan izine rastlanmayacak halde kayıplara karışmış, 130 bini aşkın yaralı ve sakatın yanı sıra, milyonlarca Suriyeli gerek ülke içinde gerekse komşu ülkelere kaçmak şartıyla muhacir konumuna düşmüştür.

 Dünya ise bu sınır tanımayan barbarlık karşısında sözde kınamalar, etkisiz kararlar ve toplantılar ötesinde adeta üç maymunu oynamaktadır. Libya’da petrol için adeta dünyayı ayağa kaldıran, Mali’de Fransız çıkarlarını korumak adına hiçbir meşru gerekçe göstermeden Müslüman halkın başına ateş yağdıran batının pragmatist tutumu bir yana; halkı Müslüman olan ülkelerin, İslam Konferansı Örgütü ve Arap Birliğinin pasif tutumları eli kanlı Baas çetesini daha da yüreklendirmiştir.

Suriye üzerinde emperyal çıkarları gereği Baas çetesine destek veren Rusya ve Çin’in tutumlarını anlamakta zorlanmıyoruz. Suriye halkını ve Müslüman halkları zerre kadar umursamayan “Birleşmiş Milletler” isimli kirli teşkilatın suskunluğunu anlamakta da zorlanmıyoruz. Lakin halkı Müslüman olan devletlerin umursamazlığını ve hele hele azılı Baas Rejimini kendisi için “Kırmızı çizgi” ilan edip silahtan paraya, istihbarattan “savaşçı sözde hacılara” varana dek seferber olan İran Devleti’nin akıl tutulmasını hayretler içinde seyrediyoruz. Yine İsrail’e karşı savaşmasını umduğumuz Lübnan Hizbullah’ının Baas Çetesini korumak için binlerce savaşçısını seferber edip profesyonel keskin nişancılarla mazlum Suriye Halkına kan kusturmasını şiddetle kınıyoruz.

Zulme karşı kıyam geleneğinin ve Hüseyni mektebin taşıyıcısı olma iddialarının, Yezitlerle aynı safta olma pratiğiyle kirletildiği gerçeğinden yola çıkarak, İran Devleti ve Lübnan Hizbullah’ının bu zulme, bu tecavüze, bu ihanete daha fazla devam etmemeleri ve mezhebi fanatizm uğruna Müslüman halkların vahdet umutlarını daha fazla yaralamamaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Zira hiçbir stratejik hesabın mazlum Suriye halkının kanı üzerinden meşruiyet bulamayacağını, Allahtan korkan bir topluluk için, adil şahitler olarak, takva merkezli tavır takınmanın en kazançlı strateji olduğunu biliyoruz. Onları “Hud Suresi’nin 113. Ayetine” davet ediyoruz : “Sakın zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez”.

Siyonist İsrail karşısında bir tek kurşun bile sıkmaya cesaret edemeyen; ama Suriyeli kadın ve çocuklara karşı scud füzeleri, varil bombaları kullanmaktan çekinmeyen korkak Baas Çetesinin bu cinayetlerine rağmen, her fırsatta yalan haberler uydurup, anlamsız tartışmalar, temelsiz komplo teorileri üreten ve kardeşlik hukukunu ayaklar altına alan iftiralarla Suriye Halkının haklı direnişini karalamaya çalışan Baas sözcülerini de lanetliyoruz.

Suriye halkının geleceği için, Beşşar Esad ve Katil Baas çetesinin, bir an önce devrilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu uğurda “Ya Allah senden başka kimsemiz yok!” nidasıyla haykıran onurlu Suriye Direnişi’nin zafere ulaşması için Müslüman halkların varıyla yoğuyla seferber olup kardeşliklerini göstermeleri gerektiğine inanıyoruz.

Bu cümleden olmak kaydıyla biz, Müslüman Erzurum halkı olarak, “zulüm kimden gelirse gelsin zulme karşı, mazlum kim olursa olsun mazlumdan yana” tavır takınarak, sabırla ve imanla 3. Yılına giren Suriye Halkı’nın özgürlük mücadelesini tüm yüreğimizle destekleyip selamlıyoruz.

Çünkü biliyoruz ki “müminler ancak kardeştir” ve biliyoruz ki “ Müslümanlar bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı zarar gördüğünde acıyı bütün vücut hisseder.” Bu sayededir ki, “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, ona zulmetmez, ona sırtını dönmez, onu zalimlerin insafına da terk edemez.”

Rabbimiz! Yanı başında Müslüman kardeşleri katledilirken hiçbir sıkıntı duymadan, zalimi lanetleyip mazluma taraf olduğunu ilan etmeden susmanın vebalinden sana sığınırız.

Rabbimiz! Hatalarımızı, acziyetimizi ve sorumsuzluğumuzu bağışla. Ümmetin bu suskunluğundan dolayı bir avuç zalimin insafına terk edilmiş olan Suriyeli Kardeşlerimizin ahını zalimlerden yanına bırakma. Şahit olduğumuz Suriye Kıyamı’nın tüm zalimlere, hainlere, işbirlikçi katillere rağmen zafere ulaşacağı günü yakın eyle. Suriye Halkının Tekbir sesleriyle sürdürüp on binlerce şehid verdiği davasında Sen onları muzaffer eyle. Şahadetlerini kabul eyle. Suriye Devrimini Müslüman halkların vahdetine, Tevhid, Adalet ve Özgürlüğün hakim olduğu bir dünyanın başlangıcına vesile kıl.

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi